Dün Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda AdaletBakanlığı’nın 2024 Yılı Bütçesi görüşüldü. Komisyonda söz alan Muğla MilletvekiliAvukat Gizem Özcan “Adaletin kılıcı da terazisi de Türkiye’de farklı işliyor” diyerekbir konuşma yaptı.“İki Türkiye arasında uçurum giderek derinleşiyor”Konuşmasına Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a iki Türkiye arasında uçurumun giderekderinleştiği zor bir süreçte görev yaptığını hatırlatarak başlayan Özcan, sözlerini şuşekilde sürdürdü: “Neden ‘İki Türkiye’ diyorum? Biri saraylıların ülkesi, orada hukuktanımazlık var, korunup kollanma var, karanlık odaklar var, uyuşturucu var, kara paravar; diğeri ise yoksulların, ezilenlerin, alın terinin hakkını alamayanların ülkesi, oradageçim derdi, kadın cinayetleri, iş cinayetleri, itiraz edince yenilen biber gazı, gözaltıvar. Adaletin kılıcı da terazisi de bu iki Türkiye'de farklı işliyor.”“Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz!”“Eğer karanlık dehlizlerde planlanan bir cinayet işlediyseniz, gözaltına alındığınızdasırtınız sıvazlanır, göstermelik cezalarla tahliye edilirsiniz. İşte, Ogün Samast, ülkeninbağrına hançer gibi saplanan Hrant Dink cinayetinin faili geçen hafta serbest kaldı.Sayın Bakan, bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz.Samast bir tetikçiydi, cinayeti tertipleyenler ise aramızda. Neden karanlık odaklarınüzerine tamamen gidemiyorsunuz?“Görevini paranın sıcaklığında feda edenler gerekli cezaları almalı”Eğer siz bu ülkede koruyup kollanan değil de geçim derdiyle yaşayan, maddi durumusadece ona el verdiği için devletin yurdunda kalan bir üniversite öğrencisiyseniz,aileniz bir gün asansör kazasında ölmenize şahit olabilir. İşte, Zeren Ertaş ve Zeren'inbabasının ağzından dökülen sözler: "Ben devlete inancımı kaybettim."Sayın Bakan,görevini paranın sıcaklığında feda edenler kamuoyu vicdanını rahatlatacak cezalaralmadıkça adalete güveni tesis edemeyiz. Sadece asansör kazası mı? İşte, Amasra'dakimaden kazası... Neden yüreğimize su serpecek kararlarla geleceğe güvenle bakmamızsağlanmıyor? Bunlar olmadığı müddetçe daha çok insanımız maalesef ki adalete olaninancını kaybedecek.”“Burak Oğraş’ın hayatını kaybettiği otelin sahibi FETÖ borsasıyla anılan işinsanı”“Burak Oğraş kardeşimiz 2011 yılında staj yaptığı Antalya Rixos Otelinin havuzunda,stajın bitmesine on beş gün kala, şüpheli biçimde hayatını kaybettiğinde sadece 16yaşındaydı. Ulusal Kriminal Büro verdiği bilirkişi raporunda soruşturmada toplanmasıgereken delillerin toplanmadığını söyledi. Buna rağmen, Oğraş'ın ölümü intihar gibigösterildi. Neden? Çünkü o otelin sahibi FETÖ borsasıyla anılan iş insanı. Hani bizim
"Üzerine gidin, niye gitmiyorsunuz" dediğimiz şu FETÖ borsası. Aile on iki yıldıryılmadan adalet mücadelesi veriyor. Sağ olsun, bir savcı dosyayı yeniden ele aldı veTamince'yi ifadeye çağırdı. Bu adımı olumlu görüyor, sonuna kadar gidilmesini talepediyoruz.“Adalet mücadelesinden hepimizin öğreneceği çok şey var”“Demek ki, adalet mücadelesinden hepimizin öğreneceği çok şey var, tıpkı CumartesiAnnelerinden öğreneceğimiz çok şey olduğu gibi. Yıllardır bir mezar, bir mezar içinher hafta nöbet tutuyor annelerimiz, onların adalet arayışına sessiz kalmayın SayınBakan.Yine, Sinan Ateş'in ailesi ’Hangi karanlık odaklar canımıza kıydı?’ diye soruyor,ortaya çıkarmak da sizin göreviniz Sayın Bakan.”“Bu kara para kimin parası?”Sadece bu ay 4 üniversite öğrencisi canına kıydı. Yine, bu ay onlarla aşağı yukarıyaşıt, lüks villalarda yaşayan ve lüks otomobillerden inmeyen sosyal medyafenomenleri kara para akladığı için gözaltına alındı. İşte, iki Türkiye'nin acı birfotoğrafı. Ancak tek bir soru burada yanıtsız: Bu kimin parası? Bu kara para kiminparası? Buna cevap vermedikçe Uluslararası Mali Eylem Görev Gücünün gri listesindekalmaya maalesef ki devam edeceğiz. Konuşmanızda "Yedi yargı paketi çıkardık."dediniz. Neden Uluslararası Mali Eylem Görev Gücünün istediği yasal adımları atıpülkemizi gri liste ayıbından kurtarmadınız?“Çocuklarımızın yüzde 87'si et ve balık yiyemiyor”Evet ‘İki Türkiye’ dedik ama biz adalet mücadelesinin hedefinin tek olduğunubiliyoruz: Demokratik bir hukuk devleti kurmak. Bu da ancak bahsettiğim uçurumuadaletin terazisi ve kılıcıyla yok etmekten geçiyor. Dün Çocuk Hakları Günüvesilesiyle ‘Her çocuğun yeterli beslenme ve barınma hakkı vardır.’ dediniz, altınaimza atıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığının eylül ayında okullara gönderdiği birgenelgeyle okul öncesi öğrenciler için başlatılan ücretsiz öğle yemeği uygulamasınason verdiğini de biliyoruz. İşte bunun için ülkemizde çocuklarımızın yüzde 87'si et vebalık yiyemiyor, yüzde 50'si meyve tüketemiyor, yüzde 42'si peynir ve süttüketemiyor. Böyle bir ortamda, iktidarınız, çocuklara 1 öğün yemeği çok görüyor. Sizde bizim, çocuk hakları konusunda çok önemli adımlar attığınızı kabullenmemizibekliyorsunuz. Nasıl inanalım Allah aşkına? Nasıl!” diyerek sözlerini tamamladı.