Ayrılma kaygısı bozukluğu, bireylerin normal olmayan bir şekilde birine bağlanması ve o kişiden ayrılma düşüncesiyle yoğun stres, korku ve kaygı yaşaması olarak tanımlanıyor. Uzman Klinik Psikolog Kaan Üçyıldız, bu bozukluğun hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebileceğini belirterek, belirtileri ve başa çıkma yöntemlerini açıkladı.

Ayrılma kaygısı bozukluğunu sıradan bir endişe sürecinden ayırt edebilmek için bazı semptomların bilinmesi önemli. Bu bozukluğu yaşayan bireyler, sağlıksız şekilde bağlandıkları kişiden kopmak istemez ve bu düşünce yoğun kaygıya yol açar. Üçyıldız, ayrılma kaygısının temel belirtilerini şöyle sıraladı:

Bağlandıkları kişiden veya bulundukları ortamdan ayrılma korkusunu sürekli yaşamak.

Bağlı olunan kişinin kaza, hastalık veya ölüm riskini sürekli düşünerek endişelenmek.

Kaygının sosyal yaşamı kısıtlayacak düzeye ulaşması.

Yalnız kalma korkusu ve bağımlı davranışlar.

Ayrılma endişesine eşlik eden rüyalar ve kabuslar.

Karın ağrısı, kusma, baş ağrısı ve mide bulantısı gibi fiziksel belirtiler.

Üçyıldız, ayrılma kaygısının yalnızca çocukluk döneminde ortaya çıkmadığını, 20’li yaşlardan sonra da yoğun şekilde görülebileceğini vurguladı. Her ayrılık endişesinin kaygı bozukluğu anlamına gelmediğini de belirten uzman, bu sürecin doğru yönetilmesinin önemine dikkat çekti.

Kaygıyla başa çıkmak için uygulanabilecek pratik yöntemler arasında farkındalık geliştirmek, kaygı uyandıran düşüncelerle yüzleşmek, kaçınma davranışlarından uzak durmak ve vücudu gevşetmeye yönelik teknikler uygulamak yer alıyor. Ayrıca nefes teknikleri ve düzenli egzersizler, kaygıyı azaltmada destekleyici rol oynuyor.

Üçyıldız, “Ayrılma kaygısı bozukluğu, kişinin yaşam kalitesini ve sağlığını olumsuz etkileyebilir. Ayrılma endişesini normal kaygıdan ayırt edebilmek, sürecin doğru yönetimi açısından oldukça önemlidir” dedi.

HABERİ SİTEDEN OKU...