Manisa’nın Akhisar ilçesinde bulunan tarihi Ulu Cami’nin haziresinde yer alan mezar taşları, görenleri hem şaşırtıyor hem de geçmişe doğru duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. Kimi taşlar zarif süslemeleriyle, kimileri ise üzerlerindeki yazılarla mevtanın hayat hikayesini adeta günümüze taşıyor.
Manisa’nın Akhisar ilçesinde bulunan tarihi Ulu Cami’nin haziresinde yüzyıllardır ayakta duran taşlar, üzerlerindeki zarif süslemeler ve anlamlı yazılarla dikkat çekiyor.
Osmanlı döneminden kalma mezar taşları, sadece birer kabir taşı olmanın ötesine geçerek, dönemin estetik anlayışını ve yaşam tarzını gözler önüne seriyor. Kimi taşlarda ince ince işlenmiş motifler, kimilerindeyse vefat eden kişinin kimliği, mesleği ve hayattaki duruşu yer alıyor. Ulu Cami haziresinde yer alan bazı taşlar, zamanla yıpranmış olsa da üzerlerindeki yazılar hala okunabiliyor.
Caminin tarihi hakkında bilgi veren Akhisar Ulu Camii İmam Hatibi Osman Demirel, "Camimiz milattan önce hangi millet tarafından yapıldığı bilinmeyen bir ibadethane. İbadethane olarak yapılmış ama hangi millet yaptı, bilinmeyen. Ayasofya’da daha eski bir tarihe sahip bir yerdeyiz. Geçmişten günümüze, ben şöyle söylüyorum; insan dedelerimizin yapmış olduğu eserler bugün de burada cami olarak yaşattığımız bir medeniyetin ürünü burası" dedi. Osmanlı döneminde önemli bir ilim yuvası
Akhisar Ulu Camiinin Osmanlı Döneminde önemli bir ilim yuvası olduğuna da dikkat çeken Demirel, "Osmanlı döneminde Daru’l Hadis ve Daru’l Tefsir dediğimiz iki ana bölümü var. Hadis Külliyesi bir de Tefsir bölümü olan bir yer. Fıkıh bölümü ise Kırkağaç’ta oluşturulmuş. Camimizin karşısında bulunan Kur’an Kursumuzun olduğu yer ise Mevlevi Tekkesi sonradan Nakşi Tekkesi olarak hizmet vermiş" şeklinde konuştu. İncil’de adı geçen yer
Akhisar Ulu Camiinin İncil’de de adı geçen 7 kutsal kiliseden bir olduğunu belirten İmam Demirel, "İncil’de iki ayrı yerde bahsedilen bir yer Thyatira mektup. Thyatira kelime anlamı kutsal şehir olarak geçer. Kutsal şehir Hristiyanlık döneminde Yuhanna buradan İncil’i, İncil öğretilerini ve aynı zamanda bakır sanatını Yunanistan’a taşıdığı için ayrı bir önemi var buranın. İki bölümde yazılmış. Birisi bir bayan hakkında birisi de insanların sosyal yaşamında ahlaki zaaflarından bahsederek Cenabı Hakk’ın azabının yakın olduğu gibi uyarılarda bulunmuş" dedi. Cami haziresi 1957’de tek bir yere toplanmış
Caminin eski haziresinin kilisenin apsis kısmından Kur’an Kursuna olan kısma kadar devam ettiğini ve çok büyük bir mezarlık olduğunu kaydeden İmam Demirel, "Caminin haziresi 1800’li yıllardan sonra yapılmış. 1957 yılına kadar caminin haziresi büyük bir alanı kaplıyor. 1957’den sonra bunların içinde en önemli taşları bu küçük kısma ayırmışlar. Diğerlerinin ise kemikleri alınarak başka yere nakledilmiş" şeklinde konuştu.
Cami haziresinde çok önemli taşlar ve hayat hikayeleri olduğunu kaydeden İmam Demirel bu hazirenin daha iyi sergilenebilmesi için caminin güney kısmında gül bahçesinin olduğu yere taşınmasının gelecek nesillere aktarılması konusunda daha faydalı olacağına olan inancını ifade etti.
Hazirede kendisini en çok etkileyen mezar taşlarından birinin 1311 yılında Afife isimli genç bir kıza ait olduğunu kaydeden İmam Demirel, mezar taşında Afife Hanımın kına gecesi geçirdiği karın ağrısı sonrası vefat ettiğinin anlatıldığını söyledi.
HABER KAYNAĞI : İHA