Ağrı’da 2007 yılında göreve başlayan ve daha sonra Eskişehir’e giden Emel Sezgin, ilkokul birinci sınıfta karnesini verdiği ilk öğrencilerinden Merve Nur Kandemir’e üniversite mezuniyetinde sürpriz yaptı. Sezgin’in öğrencisine üniversite diplomasını takdim ettiği törende duygusal anlar yaşandı.
Ağrı’da 2007 yılında göreve başlayan Emel Sezgin, ilkokul birinci sınıfta karnesini verdiği ilk öğrencilerinden Merve Nur Kandemir’in üniversite mezuniyet törenine katılarak diplomasını da takdim etti. İlkokul yıllarından sonra da bir süre görüşen öğretmen ve öğrencinin yolu, yıllar sonra tesadüfen yeniden kesişti. Merve Nur Kandemir, karşılaşmanın ardından Emel Sezgin’i evine davet etti. Bu ziyarette üniversiteye başlayacağını paylaşan Kandemir, öğretmeninden mezuniyetine gelmesini rica etti. Emel Sezgin, verdiği sözü tutarak, öğrencisinin mezuniyet töreni için Eskişehir’den Ağrı’ya geldi. Tören sırasında öğrencisine diplomasını bizzat takdim eden Sezgin, sahnede gençlere hitaben kısa bir konuşma yaptı, şiir okudu. "Adımı hatırlayan tek öğretmenim"
İlkokul öğretmeninin elinden üniversite diplomasını almanın gururunu yaşadığını belirten Merve Nur Kandemir, "Bugün burada Emel öğretmen de bizimle. Hem birinci sınıf hem de ikinci sınıf öğretmenimdi. İkinci sınıftan sonra da sosyal medya aracılığıyla görüşmeye devam ettik. İletişimimizi koparmamaya çalıştık ama zamanla hayatın zorlukları nedeniyle istemeden de olsa bağımız koptu. Uzun süre kendisini aradım ama bulamadım. Ta ki üniversiteye başlayacağım yıl, bir gün Ağrı’da Millet Bahçesi önünde karşılaşana kadar. Önce tanımakta zorlandım. ‘Emel öğretmenim siz misiniz?’ diye sordum. Gözlerime birkaç saniye baktıktan sonra ‘Merve Nur Kandemir’ dedi. Adımı ve soyadımı hatırlayan tek öğretmenimdi. Sarıldık, ağlaştık. Sonra onu evimize davet ettim, geldi ve elimden kahvesini içti. Üniversiteye başlayacağımı söyledim. Çok sevindi ve o gün, ‘Bir gün mezuniyetine geleceğim’ diye söz verdi. Mezuniyetime geldi. Bu benim için büyük bir sürprizdi. Çok duygulandım. Diğer öğrencilerden farklı olarak kendimi çok şanslı ve özel hissettim. Emel öğretmen gibi bir öğretmene sahip olduğum için minnettarım. Yaklaşık bir ay önce mezuniyet tarihimiz netleşince kendisiyle tekrar iletişime geçtim. Davet ettim, geleceğini söyledi. Ancak birkaç gün önce sağlık sorunları nedeniyle izin alamadığını ve gelemeyeceğini belirtti. Çok üzülmüştüm. Bugün onu karşımda görünce hem şaşırdım hem çok mutlu oldum. İlk karnemi veren öğretmenim, bugün üniversite diplomamı da takdim etti. Ardından bir şiir okudu. Sarıldık. Bu anı hayatım boyunca unutamayacağım" dedi. "İlk karnesini verdim, şimdi üniversite diplomasını verme onurunu yaşadım"
Öğrencisiyle yıllar sonra yeniden karşılaşmanın ve onun da aynı mesleği seçerek öğretmen olmasının gururunu yaşadığını belirten öğretmen Emel Sezgin ise, duygularını şöyle dile getirdi:
"2007 yılında Ağrı’da öğretmenliğe başladım. Merve, ilk öğrencilerimden biriydi. Sınıfımda 47 öğrenci vardı, onlardan biriydi. İlk öğretmenlik deneyimimdi ve asla unutmayacağım bir süreçti. Yıllar içinde yüzlerce öğrencim oldu ama Merve’yi hiç unutmadım. Bugün yeniden Ağrı’da olmak benim için çok duygusal bir an. Zaten bizim mesleğimizin en özel yönü de bu. Yıllar geçse bile öğrencilerimizle kurduğumuz bağlar kaybolmuyor. Merve’yle o dönemde yollarımız kesişti. Belli ki öğretmenliğe ilk adım attığım o yıllarda ona güzel bir dokunuşta bulunmuşum ki bugün kendisi de bir meslektaşım oldu. Bu da bana ayrı bir mutluluk veriyor. Yıllar sonra Merve’yle tekrar karşılaştık. Yaklaşık 3-4 yıl önceydi, Erzurum’a hizmet içi eğitime gelmiştim, fırsat bulunca da ilk görev yerim olan Ağrı’ya uğramak istedim. Tesadüfen dolaşırken arkamdan bir ses ’Emel öğretmenim’ diye seslendi. Dönüp bakmaya çekindim önce. Döndüğümde o kara gözlerle karşılaştım. ‘Emel öğretmenim’ diyen Merve’ydi. Sarıldık. O an benim için de çok özel bir andı. Çünkü ben çok değişmiştim. Fiziksel olarak nasıl tanıdı şaşırdım. Ama o beni hiç unutmamıştı. Merve o gün bana üniversite sınavına hazırlandığını söyledi. Eğitim fakültesi yazacağını belirtti. O anda benden bir söz aldı; ‘Ne olur mezuniyetime gelin.’ Ve ben o gün bu sözü verdim. Bugün de o sözümü tutmak için buradayım. Mezuniyet tarihi belli olduktan sonra tekrar haberleştik. Geleceğimi söyledim ama birkaç gün önce bazı sağlık sorunlarım nedeniyle izin alamadım, gelemeyeceğimi ilettim. Bu da ikimizi çok üzmüştü. Ama sonunda yollar buraya düştü, geldim. Açıkça söylemeliyim ki, evet Merve için geldim ama bir o kadar da kendim için geldim. Çünkü bu duyguyu yaşamak istedim. Hayatım boyunca kaç kez böyle bir anı tekrar yaşayabilirim ki? Mesleki olarak da yolun sonuna yaklaştım. Bundan sonra kaç öğrenciye diploma verme fırsatım olur bilmiyorum. O yüzden bu anı kaçırmak istemedim. Bugün sahnede Merve’ye üniversite diplomasını verdim. Bu benim için tarifsiz bir andı. Artık o da bir öğretmen. Onunla birlikte sahnede bir şiir okudum, öğrencilere seslendim. Her zaman söylediğim gibi ilme gönül verin, bilimin yolunda yürüyün. Değerlerinizi kimseye ezdirmeyin. Bugün Merve ve diğer gençleri adeta güvercin kanatlarında uğurladım. İlkokulda Merve’ye ilk karnesini ben vermiştim. Bugün üniversite diplomasını da ben verdim. Üstelik Merve o ilk karnesini hâlâ saklamış. Onunla birlikte o belgeyi görünce çok duygulandım. El yazımla yazdığım onur belgesini, o ilk karnesini gördüm. Şimdi de üniversite diplomasını verme onurunu yaşadım. Bu gurur tarif edilemez."
HABER KAYNAĞI : İHA