Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen IAB Connect’te açıklanan araştırma sonuçları, pazarlama liderlerinin 2026’da yapay zekayı yalnızca içerik üretiminde değil, strateji ve kampanya yönetiminde de temel araç haline getireceğini gösterdi.
Dijital reklamcılık ve pazarlama iletişiminin 2026’ya yön verecek trendleri, Bahçeşehir Üniversitesi’nde (BAU) düzenlenen IAB Connect etkinliğinde ele alındı. Sektör profesyonellerini bir araya getiren etkinlikte, BAU İletişim Fakültesi ile IAB Türkiye (İnteraktif Reklamcılık Derneği) iş birliğiyle hazırlanan "Türkiye’nin Pazarlama Liderleri Eğilimler Araştırması 2025-2026" sonuçları açıklandı. Araştırma, pazarlama alanında yapay zekanın içerik üretiminin ötesine geçerek, marka stratejisinden kampanya yönetimine kadar tüm süreçlerin merkezine yerleştiğini ortaya koydu.
Araştırmanın Türkiye’de pazarlama liderlerinin 2026’ya hazırlıkta son derece net ve istikrarlı bir gündeme sahip olduğunu ortaya koyduğunu belirten BAU İletişim Dekanı Prof. Dr. Kemal Suher "Bulgular, pazarlamanın artık veri, yapay zeka ve teknoloji omurgası üzerinde şekillendiğini; performans ve kârlılık baskısının karar süreçlerini güçlü biçimde yönlendirdiğini gösteriyor. Ayrıca bu yıl, yapay zeka temelli araçların öncelikli kullanım alanlarında "strateji geliştirme" nin belirgin şekilde öne çıktığını görüyoruz. Bu da pazarlama fonksiyonunda yapay zekanın operasyonel bir destekten çıkıp doğrudan karar süreçlerine entegre olmaya başladığının güçlü bir göstergesidir. Kısacası: 2026 pazarlaması, dijitalleşmiş, veriye dayalı, çok kanallı ve yapay zeka ile güçlenen bir büyüme modeli üzerine kurulmuş durumda" dedi. "En büyük kırılma noktası yapay zeka destekli performans yatırımları olacak"
Araştırmanın yürütücülerinden BAU İletişim Fakültesi Reklamcılık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gül Şener, dijital pazarlamanın yeni döneminde en büyük kırılma noktasının yapay zeka destekli performans yatırımları olacağını söyledi. Ekonomik parametrelerin pazarlama liderlerini daha büyüme odaklı hale getirdiğini belirten Şener, markaların hem kârlılığı hem müşteri kazanımını artırırken uzun vadeli marka yatırımlarını da ihmal etmediğine dikkat çekti.
Şener, pazarlama profesyonellerinin hâlihazırda yapay zekayı süreçlerine entegre ettiğini ancak 2026’da kullanımın çok daha derinleşeceğini ifade etti. Buna göre; markalar, yapay zekayı yalnızca farklı içerik üretiminde değil; strateji oluşturma, veri analitiği, otomasyon, ölçümleme ve kampanya yönetimi gibi temel pazarlama fonksiyonlarında kullanmaya başlayacak. "En büyük engel, uzman iş gücü eksikliği"
Etkinlikte sunulan araştırma, Türkiye’deki pazarlama liderlerinin yapay zeka kullanımındaki en büyük engelinin bu alanda uzman iş gücü eksikliği olarak gördüğünü de ortaya koydu. Yapay zekanın sisteme entegrasyonunun değil, bu teknolojiyi gerçek anlamda bilen ve kullanabilen insan kaynağının yetersizliğinin sorun oluşturduğunu belirtildi. Altyapı ve maliyet ise ikinci temel engel olarak sıralandı. "Önümüzdeki 12 aya ışık tutuyor ve sektör için önemli bir yol haritası sunuyor"
Doç. Dr. Gül Şener şunları söyledi:
"Bu yılın en temel trendi şu: Kârlılık ve müşteri kazanımı gibi performans odaklı yatırımlar artık yapay zeka ve otomasyon destekli altyapılarla yapılıyor. Yapay zeka sadece içerik üretimi için değil, markanın strateji oluşturmasından kampanya yönetimine kadar çok daha makro ölçekte, kurumsal seviyede kullanılıyor. Türkiye’de pazarlama liderleri yapay zekanın önündeki en büyük engelin teknolojinin kendisi değil, uzman iş gücü eksikliği olduğunu söylüyor. 2026’da pazarlamanın her alanında yapay zekadan çok daha yoğun faydalanılacak; bu da şirketlerde yapay zeka yetkinliğine sahip çalışan ihtiyacını hızla artıracak. Araştırma önümüzdeki 12 aya ışık tutuyor ve sektör için önemli bir yol haritası sunuyor."
Etkinlikte düzenlenen panellerde " Geleceği Şekillendiren Trendler" "Veriyle Gelen Güç: Perakende Medya ile Yeni Nesil Reklamcılık", "2026 ve Ötesi: Dijital Dünyanın Geleceği" konu başlıkları da konuşuldu.
HABER KAYNAĞI : İHA