Şu dört dağ, bir avuç deniz ve doksan bin nüfuslu bir aileyiz.
Neyi veya neleri paylaşamıyoruz ki.
Dağ da bizim deniz de. İneklerimizde var domuzlarımız da. Pazarlarımız da var sütümüz de.
Güneş benimdir diyen de yok, ben buraya kazık çaktım diyen de yok.
Sahillere halk plajları yapıldı keşke yapılmasaydı diyesi geliyor insanı.
Devletten izin almamışlar diyor bazıları, bazıları yok efendim izinsiz zaten yapılmazdı diyor.
Bir kısım yaşayanlarımız, buralar paralı olacakmış derken, bazıları olur mu öyle şey, adı üzerinde halk plajı elbette parasız olacak?
Kimileri, şezlong koyacaklar koymayacaklar diye laf yarışması yaparken, kimiler vay efendim, şemsiyeleri takılmış plajın giderleri nasıl yapıldı, hangi parayla yapılıyor dedikodusunu, dillendiriyorlardı.
İyi olmuş diyenler de vardı, sorumsuzca yapılıyor diyenlerde vardı. Kim bakacakmış, kim kontrol edecekmiş, efendim plaj palas olacakmış vs. vs..
Olan oldu, halk plajını halk açtı, şemsiyeler fora…
Plaj tıklım tıklım.
Vatandaş şaşkın ne oldu nasıl oldu diye birbirinin yüzüne bakıyor. Dedikodu bitti. Yetkililerdense bir açıklama yok.
Şezlonglar olmayınca şimdilik sorun çıkmayacağa benziyor.
Şemsiyeler mi? Birkaç haftaya kadar rüzgâra dayanır mı bilen yok.
Dedikodular yapanların cebinde fırsat bekler haldeler.