
Yaşamının büyük bir kısmını İstanbul’da geçiren ve İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uzay Bilimleri ve Teknolojileri Mühendisliği mezunu olan Bora Uluyol, 13 yıl önce başladığı minyatür serüvenini Eskişehir’e taşıdı.
Şu anda atölyesini de açtığı bu şehirde çalışmalarına devam eden Uluyol, geleneksel minyatürlerin yanı sıra kendi özgün tasarımlarını da hayata geçiriyor. Piri Reis’in gemilerinden Binbir Gece Masalları’na, Cezeri’nin makinelerinden Kitab-ı Bahriye’ye kadar pek çok farklı konuda eser üreten sanatçı, aynı zamanda lamba gibi aksesuarların üzerine de minyatürler işleyerek sanatını daha geniş bir alana taşıyor. "Birçok alanda minyatür çalışması yapıyorum"
Çalışmalarıyla ilgili bilgiler paylaşan Bora Uluyol, "Çalışmalarımın bir kısmı geleneksel. Geleneksel dediğimiz zaman eski el yazmalarında olan minyatürlerin yorumlarını yapıyoruz. Fanlame’den yorumlar var. Kitab-ı Bahriye’den yorumlar var. Kitab-ül Hiyel’den yorumlar var. Piri Reis’in gemilerini çalıştım. Binbir Gece Masalları çalıştım. Cezer’in makinalarıyla ilgili çalışmalar var. Bir de benim kendi tasarımlarım var. Yine Minyatür tekniği kullanarak, başka tasarımlar yaparak ilerliyoruz. Biraz daha aksesuara yönelik çalışmalar da yapmaya başladık. Lambaların üzerine Minyatürler çalıştım. Onları da sergiliyoruz atölyemizde" şeklinde aktardı. "Kağıtlarımı Hindistan’dan getirtiyorum"
Minyatür sanatını icra edebilmek için gerekli malzemelerden bahseden Bora Uluyol,"Öncelikle bizim geleneksel iş çalışırken kağıdımız çok önemli. Kağıtları özenle seçiyoruz. Kağıtlarımızın murakka ve aherli olması lazım. Yani muhallebiyle birbirine yapıştırılıp, daha sonra tabaka olarak üst üste bindirilmesi gerekiyor. Kağıtlarımı Hindistan’daki çok eski bir atölyeden özel olarak getirtiyorum. Genel olarak kullandığımız malzeme ise sulu boya, akrilik ve ezma altındır" dedi. "Yabancı turistler daha fazla ilgi gösteriyor"
Dükkanına gelen yabancı turistlerin büyük bir ilgisi olduğunu belirten minyatür sanatçısı sözlerine şöyle devam etti:
"Doğrusunu söylemek gerekirse yabancıların ilgisi daha fazla. Ama Türkler içerisinde de tabii ilgilenenler oluyor. Gelen misafirlerimiz önce bir şaşırıyorlar. Kimse dolaşırken karşılarına galeri gibi bir yer çıkmasını beklemiyor. Yabancıların bir kısmı gerçekten çok ilgili, minyatürler ile ilgili bilgi almak istiyor. Sorular soruyorlar. Bir kısmı dolaşıp çıkıyorlar. Yani bu kişiye göre değişen bir durum. Ama yabancılar tabii geleneksel bir iş olduğu için çok daha fazla ilgi gösteriyor." "Bu sanat aceleye gelmez"
Minyatür sanatını yapabilmek için gerekli meziyetlerin en başında sabır olduğunu vurgulayan Uluyol, "Ciddi bir eğitim almadan güzel işler başaramayacağın, çok teknik gerektiren bir sanat. Fazlasıyla emek ve vakit harcamak gerekiyor. Bu işi kendi başıma yapmaya başladıktan bir ay sonra eğitim almadan yapılamayacağını fark ettim. Daha sonrasında Mimar Sinan’dan mezun, geleneksel sanat ile ilgilenen iki hoca ile iletişime geçtim ve onlarla çalışmaya başladım. Minyatür, diğer resim dallarıyla kıyaslandığında bitiş süreleri çok daha uzun olan bir sanat türüdür. Detay çalıştığın ve tekniğinin farklı olduğu için büyük bir sabır gerektiriyor. Bunun dışında bir de yavaş şekilde çalışmak lazım. Bu sanat aceleye gelmez. Yavaş yavaş yapılır" dedi. "Fiyat belirlemek en zor şey"
Eserlerin fiyatlarının nasıl belirlendiği ve paha biçmenin kendisi için çok zor olduğunu anlatan sanatı, "Buradaki eserlerin her birinin farklı bir fiyatı var. En zor şey fiyat koymak. Genelde detaylarına göre değerlendiririm. Yani yapılan işin detayı fiyatını belirlemekteki en önemli kriterdir. Ne kadar fazla detay varsa fiyatı da o ölçüde artıyor. Özellikle fiyatları insanların alabileceği seviyede tutmaya çalışıyorum. Mesela Kruz gemisinden çıkartılmış bir lambanın üzerine çalışılmış Preveze Deniz Savaşı tasviri. Oval bir lamba olduğu için zor bir çalışmadır. Cam üzerinde çalışmakta işi zorlaştıran başka bir etmen. Bu yüzden fiyatı en yüksek olan eserim bu lamba" diye vurguladı. "Çocukları minyatürle tanıştırdım"
Son olarak sanatseverler ile çok sayıda atölye yaptıklarını aktaran sanatçı sözlerini şöyle noktaladı:
"Her yaştan insanla keyifli atölyeler gerçekleştirdim. Çocuklarla yaptığım atölyelerde onları minyatürle tanıştırdım. Burada dersler versem de eğer minyatürü gerçekten öğrenmek istiyorsanız ya Güzel Sanatlar Fakültesine gitmeli ya da uzmanlarından detaylıca eğitim almalısınız çünkü bu uzun bir yolculuktur. Bir eser yapmak iki seneyi bulabilir. Ben atölye derslerimde öncelikle eskizi yapıyor sonrasında konturları çekiyor ve ders için kullanılmak üzere çizimimi hazırlıyorum. Öğrencilerime bunun üzerinde boyama tekniklerini öğretiyorum."
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA