Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Türkiye’nin SAFE mekanizmasına etkin katılımı hem ikili ilişkilerimiz hem de Avrupa’nın güvenliği açısından kritik önem taşımaktadır" dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Estonya Dışişleri Bakanı Margus Tsahkna ile Ankara’da bir araya geldi. Görüşmenin ardından iki bakan ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Fidan, Eston mevkidaşı ile görüşmesinde Estonya’nın güvenliği başta olmak üzere Baltık ülkelerinin durumunu görüştüklerini kaydetti. Türkiye ve Estonya’nın şu anki ikili ticaret hacminin 520 milyon dolar civarında olduğuna dikkati çeken Bakan Fidan, en kısa zamanda 1 milyar dolar mertebesine çıkarmayı hedeflediklerini aktardı. "Avrupa Güvenlik Mimarisi, caydırıcı kapasiteye ulaşmak zorundadır"
Savunma sanayiinin iş birliğinin geliştirmeyi hedeflediği alanlardan birini oluşturduğunu vurgulayan Bakan Fidan, "Teknoloji, dijitalleşme, siber güvenlik ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda ortak çalışmalar gerçekleştirmek istiyoruz. Görüşmelerimizle bölgemizdeki bağlantısallığın geliştirmesine sunabileceğimiz katkıları da ele alıyoruz. Bildiğiniz gibi Türkiye geçtiğimiz nisan ayında ‘Üç Deniz Girişimi’ne stratejik ortak oldu. Üç Deniz Girişimi çerçevesinde, Estonya ile beraber geliştirebileceğimiz projelere ayrıca önem atfediyoruz. Bugünkü görüşmelerimizde NATO kapsamındaki iş birliğimizi ve Avrupa Atlantik Bölgesi’nin güvenliği konusunu da ele alıyoruz. Türkiye NATO’nun doğu kanadındaki müttefikleriyle dayanışma içinde hareket etmektedir. Bu çerçevede NATO Baltık Hava Polisi misyonunda önümüzdeki yıl görev almayı planlıyoruz. Sürekli olarak vurguladığımız gibi Avrupa Güvenlik Mimarisi, caydırıcı kapasiteye ulaşmak zorundadır. Bu bakımdan dar siyasi hesaplar yerine stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi tüm tarafların çıkarınadır" ifadelerini kullandı. "Türkiye’nin SAFE mekanizmasına etkin katılımı hem ikili ilişkilerimiz hem de Avrupa’nın güvenliği açısından kritik önem taşımaktadır"
Türkiye’nin, Avrupa Birliği’nin (AB) savunma ve güvenlik alanındaki girişimlerinin NATO’yu tamamlayıcı nitelikle olması gerektiğini düşündüğünü belirten Fidan, "Bu alanda atılacak adımların AB üyesi olmayan müttefikleri de kapsayacak şekilde yürütülmesini açıkçası bekliyoruz. Keza, Türkiye’nin SAFE mekanizmasına etkin katılımı hem ikili ilişkilerimiz hem de Avrupa’nın güvenliği açısından kritik önem taşımaktadır" diye konuştu. "Türkiye’nin, AB adaylık sürecinde yaşanan tıkanıklıkların aşılabileceğine inanıyoruz"
Görüşmede, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin de ele aldığını aktaran Bakan Fidan, "Zamanın ruhu Türkiye-AB ilişkilerine uzun vadeli çıkarlarımız açısından bakılmasını gerekli kılmakta. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konudaki irademizi ortaya koymuştur. Her fırsatta da koymaya devam etmektedir. Aynı kararlılığı AB tarafının da göstermesi halinde, Türkiye’nin adaylık sürecinde yaşanan tıkanıklıkların aşılabileceğine inanıyoruz. Bu vesileyle Estonya’nın ülkemizin AB üyeliğine uzun yıllardır verdiği destek için ayrıca huzurlarınıza teşekkür etmek istiyorum" dedi. "Türkiye olarak müzakereleri desteklemeyi sürdüreceğiz"
Rusya-Ukrayna savaşı için adil ve kalıcı bir çözüm gerektiğini dile getiren Bakan Fidan, "Savaşı sona erdirmeye yönelik müzakerelerin önünde bazı zorluklar var. Ancak bu zorluklar diplomatik çözüm arayışlarını asla engellememeli. Türkiye olarak müzakereleri desteklemeyi sürdüreceğiz" şeklinde konuştu. "Kalıcı barış umudunun korunması ve bölgesel güvenliğin tesisi bakımından İsrail’in ateşkese riayet etmesi şarttır"
Gazze’deki son gelişmelerin de görüşmede masaya yatırıldığını belirten Bakan Fidan, "Netenyahu, bütün dünyanın gözleri önünde ateşkesi ihlal etmek ve soykırımı yeniden başlatmak için bahane aramakta. Kalıcı barış umudunun korunması ve bölgesel güvenliğin tesisi bakımından İsrail’in ateşkese riayet etmesi şarttır. Türkiye olarak, Şarm el-Şeyh deklarasyonuna imza atarak önemli bir sorumluluk üstlendik. Bugün de ilgili tüm ülkelerle yakın temas ve işgüdüm halinde ateşkesin kalıcı olması için çaba harcamaktayız. Uluslararası toplumun da İsrail’e gerekli mesajları vermesi bu açıdan önem taşımaktadır" dedi. "Gazze’nin yeniden inşası için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz"
Ayrıca, Türkiye’nin, Gazze’ye yönelik insani yardımlarının da aralıksız devam ettiğini aktaran Bakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, AFAD ve Kızılay yetkilileri Refah Sınır Kapısında yardım çalışmalarının yürütüldüğünü vurgulayarak, "910 ton malzeme taşıyan insani yardım gemimiz 17 Ekim günü, El Ariş Limanı’na ulaştı. Müteakip insani yardım seferinin hazırlıkları da inşallah yakında tamamlanacak. Ayrıca, Filistinli kardeşlerimizi tedavi amacıyla ülkemize getirmek için tüm imkanlarımızı da hala hazırda seferber etmiş durumdayız. Gazze’nin yeniden inşası için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "10 Mart Mutabakatının tümüyle ve tamamıyla uygulanması elzemdir"
Suriye’de ulaştırma, sağlık ve enerji gibi konularda somut projelerin yürütüldüğünü aktaran Fidan, "Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliği açısından önem taşıyan 10 Mart Mutabakatının tümüyle ve tamamıyla uygulanması elzemdir. Bu entegrasyon fırsatının gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirilmesi Suriye’nin geleceği bakımından anlamlı bir gelişme olacaktır" dedi.
Rusya’nın Estonya hava sahasını ve bizim toprak bütünlüğünü ihlal ettiğinde NATO’nun 4. Maddesi ile ilgili konsültasyon sürecinin devreye sokulduğunu hatırlatan Estonya Dışişleri Bakanı Tsahkna, Türkiye’nin her zaman Estonya’nın yanında olduğunu söyledi. "Bizim için Türkiye son derece güvenilir bir ortak"
NATO’nun doğu kanadına bakıldığında Türkiye’nin önemli bir rol oynadığını aktaran Tsahkna, "Önümüzdeki yıl yine bu hava polisiyle ilgili misyonda Türkiye’ye yer alacak. Bu son derece önemli bir iş birliği olacak. Savunma sanayi açısından bakıldığında da tabii ki Estonya son derece önemli satın alımlar gerçekleştiriyor. Türkiye’den de bunları gerçekleştiriyoruz. Bizim için Türkiye son derece güvenilir bir ortak. Tabii ki birçok farklı alanda; dijitalleşme, enerji, eğitim, turizm gibi birçok farklı alanda da iş birliğimiz devam edecek ve önümüzdeki yıllarda da gelişmeye devam edecek" dedi. "İsrail’e çok baskı yapılması gerekiyor"
Türkiye’nin Gazze’de başta ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması sürecindeki çabalarının Avrupa’dan takip edildiğini belirten Tsahkna, barış görüşmelerini yakından takip ettiklerini dile getirerek, "Gazze’deki insani durum gerçekten felaket seviyesinde. Bu anlamda İsrail’e çok baskı yapılması gerekiyor ve bu barış çabalarının sürdürülebilmesi için ABD Başkanı Donald Trump’ın sürdürdüğü bu barışla ilgili olarak yine Türkiye gibi başka ülkelerinde bu baskıyı sürdürmesi gerekiyor ve bu durumdan bir şekilde çıkmaması gerekiyor. Bu konuya çözüm bulabilmek tabii ki kolay değil" diye konuştu.
Açıklamaların ardından, Bakan Fidan basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bakan Fidan, kendisine yöneltilen, "AB üyesi olmayan Türkiye ve İngiltere gibi NATO ülkelerinin Avrupa güvenliğine katkıları neler olabilir? Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine ilişkin öngörüleriniz nelerdir?" sorusu üzerine, "AB ile ilgili ilişkilerimiz başka bir aşamaya geçiyor. Bu hafta özellikle dün yapılan Şansölye Merz tarafından ziyaret önemliydi. Toplantılar sonrası iki liderin Türkiye’nin AB üyeliği konusunda iradelerini yeniden beyan etmeleri aslında Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde en önemli bir gelişmelerinden birisi diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanımız bu konudaki Türkiye’nin stratejik hedefinin AB üyeliği olduğu konusundaki iradelerini beyan etmişlerdir. Şansölye Merz de Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilgili üyelik konusunda Almanya’nın pozitif görüşünü ve desteğini ifade etmişlerdi. Bu bence kıymetli. Bundan sonra tabii epey zamandır yapılmayan, dondurulan yüksek düzeyli temasların başlatılması, mekanizmaların işletilmesi fevkalade önemli. Bunlar tabii üyelikle ilgili konular. Üyeliğe gidilirken arada atılması gereken bazı konular var. Vize serbestliği, gümrük birliğinin güncellenmesi ve başka birkaç teknik konu daha var. Bu konudaki görüşmelerimiz devam ediyor" değerlendirmesinde bulundu. "İngiltere, Türkiye ve Avrupa Birliği’nin yeni Avrupa güvenlik mimarisinin oluşturulmasında ortak hareket etmeleri gerektiği konusunda vizyon sahibi stratejik politikacılar hemfikir"
Bakan Fidan, Türkiye-AB ilişkilerini yeni dönemde, yeni bir ruhla, mevcut jeopolitik ortamın oluşturduğu yeni atmosferde ele alındığına işaret ederek, "İngiltere, AB, Türkiye, Norveç gibi kuzey kanadında olan Doğu, Batı, Kuzey kanadı, bütün bunların bir araya gelip Avrupa Bölgesi’nin genel manada AB ile aşan bir Avrupa Bölgesi var. İngiltere’nin, Türkiye’nin içinde olduğu. Yeni bir güvenlik mimarisi anlayışı nasıl olabilir? Bölgemiz bu güvenlik mimarisinin altında daha nasıl istikrar, refah, huzur üretebilir? Sadece bölge halkları için değil, bölgenin etkilediği bütün coğrafyalar için. Türkiye bu çalışmaların, bu arayışların içerisindedir, içinde olmaya da devam etme yönünde bir irade beyanı mevcuttur. Dostlarımızın bu konudaki stratejik görüşe sahip olan ve bu işin kıymetini bilen, ehemmiyetini anlayan dostlarımız bu meseleye büyük önem vermekteler. İngiltere, Türkiye ve Avrupa Birliği’nin yeni Avrupa güvenlik mimarisinin oluşturulmasında ortak hareket etmeleri gerektiği, belli bir senkronizasyonun olması gerektiği konusunda bu işin uzmanları ve vizyon sahibi stratejik politikacılar hemfikir. Bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor" dedi. "Siyasi mutabakatın da fiili uygulamaya dönmesi yönündeki aşamalarda sürekli çalışıyoruz"
Şarm el-Şeyh’te imzalanan anlaşma sonrası İsrail’in barış mutabakatını ihlal etmesi ve insani yardımlara yeterli miktarda izin verilmemesinin sorulması üzerine Bakan Fidan, şu ifadeleri kullandı:
"Gerçekten çok yoğun bir mesai ile ve emekle ulaşılan ateşkesin devam ettirmesi yönünde kaygılarımız var mı? Var. Özellikle İsrail’in Netanyahu hükümetinin nihai hedeflerini engelleyecek olan bu ateşkesin ve barış anlaşmasının kırılgan bir zeminde devam etmesi için belli çevrelerin ciddi çalışması olduğunu görüyoruz. Ama buna rağmen ateşkesin devam etmesi, orada devam eden artık soykırımın yeniden başlamaması ve yerlerinden edilmiş insanların evlerine dönmeleri konusunda bir insani mutabakat var. Bu insani mutabakatın siyasi mutabakata, siyasi mutabakatın da fiili uygulamaya dönmesi yönündeki aşamalarda sürekli çalışıyoruz." "İstediğimiz miktarda insani yardımların içeriye girmesinin önünde hala İsrail tarafından konulan engeller var"
Şarm el-Şeyh’te atılan imzaların siyasi mutabakatın en üst seviyesi olduğuna dikkati çeken Fidan, "Trump’la beraber Cumhurbaşkanımız ve diğer garantör devletlerin imza atmış olması bu açıdan tarihi bir dönüm noktasıydı. Şimdi birkaç alanda beraber aynı anda çalışıyoruz. Birincisi ateşkesin devam etmesi için, ortada yanlış anlaşılmaların olmaması için taraflarla müzakereler sürekli devam ediyor. İnsani yardımların içeriye girmesi için gerekli çalışmalar var. Ama üzülerek ifade etmek isterim ki istediğimiz miktarda insani yardımların içeriye girmesinin önünde hala İsrail tarafından konulan engeller var. Diğer taraftan ikinci aşamaya nasıl geçilmeli, istikrar gücü ve diğer barış planında belirtilen organların nasıl hayat bulacağı meselesi şu anda tartışılan konular. Bazılarında ileri tartışmalar yapılıyor, bazılarında başlangıç aşamasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı çıkarılmasıyla alakalı bir çalışma bir taraftan devam ediyor. Diğer taraftan ulusal istikrar gücüne yönelik askeri formasyon nasıl teşekkül ettirilecek ona yönelik devam eden sessiz çalışmalar var belli ülkeler tarafından. Biz bunların hepsini takip ediyoruz, hepsinin içerisindeyiz" dedi. "Sekiz ülkenin siyasi liderleri Trump ile New York’ta bir araya gelerek çok önemli bir tarihi anlaşmanın zeminini oluşturmuşlardı"
Gazze’nin yeniden imarına ilişkin siyasi olarak çalışmalar devam ettiğini dile getiren Fidan, "İstihbarat teşkilatımız gerekli alandaki çalışmalarla ilgili muhataplarıyla çalışmalarını yapıyorlar. Diplomatlarımız yoğun çalışma halindeler. Askerlerimiz kendi muhataplarıyla muhtemel askeri oluşumlar için neler olur, olmalı buna yönelik toplantılara iştirak ediyorlar. Çok yoğun, kurumları da esas alan bir çalışma trafiği var. Tabii ki bu çalışma trafiğini sürekli Cumhurbaşkanımızı bilgilendiriyoruz. Onun bir çerçeve talimatı var. O yönde bu çalışmalar koordine edilmekte. Diğer taraftan biz geldiğimiz aşamayı değerlendirmek ve bir sonraki aşamada hep beraber neler yapabiliriz diye New York’ta Trump’la beraber bir araya gelen ülkelerin Dışişleri Bakanları ile Pazartesi günü inşallah İstanbul’da bir toplantı gerçekleştireceğiz. Bu toplantı bizim açımızdan oldukça önemli. Biliyorsunuz bu sekiz ülkenin siyasi liderleri Trump ile New York’ta bir araya gelerek çok önemli bir tarihi anlaşmanın zeminini oluşturmuşlardı. Orada bir görüş birliği oluştu. O görüş birliğinden sonra da bir barış planı ortaya çıktı. Bu barış planına da gerçekten devam eden krizin çözülmesi için herkes açısından bir umut ışığı oldu. Şimdi bunun önünde engeller var mı? Sorunlar neler? Bir sonraki aşamada neler yapmamız gerekiyor? Batı’daki dostlarımızla neler konuşacağız? Amerika ile devam eden görüşmelerde ne türden destekler var? Bunların hepsini Pazartesi günü yapacağımız inşallah toplantıda ele alacağız. Bu ve buna benzer çalışmalarımız devam ediyor. Her gün çok sayıda basına yansıyan yansımayan telefon görüşmelerimiz var. Diplomatlarımızın temasları da devam ediyor" ifadelerine yer verdi.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA
 
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			   
			  