
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kerbela’da yaşanan neyse aslında Gazze’de de bir benzeri yaşanıyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nda düzenlenen Alevi İnanç Önderleri ve Cemevi Başkanları İstişare Toplantısı’na katıldı.
Toplantıda konuşma yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, sözlerinin başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını iletti ve toplantının hayırlı olmasını diledi. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın kuruluşunda Plan Bütçe Komisyonu Başkanı olduğunu hatırlatan Yılmaz, "Benim başkanlık yaptığım dönemde Plan Bütçe Komisyonu’nda kanun çıkmış oldu. Başka bazı unsurlarla birlikte bu başkanlığın kuruluşu sağlandı. Şimdi o kanun çalışmalarından sonra ilk defa ben doğrusu bu binayı görmüş oldum. Bu başkanlığın böyle somut, güçlü bir kurum olarak hayata geçtiğini görmekten büyük bir mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum" ifadelerini kullandı. "Doğu, batı, etnik köken ve inanç ayrımı yapmadan gölgesinde cem olduğumuz şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yerde 86 milyon vatandaşımız için çalışıyoruz"
İstişarenin önemine değinen Yılmaz, "Bugünkü tabirle ortak akıl, katılımcılık. Ne kadar istişare olursa hatalar o kadar az olur, işler o kadar bereketli olur. Dolayısıyla biz de her alanda sadece bu konuda değil, her alanda hükümet olarak istişareye büyük önem veriyoruz. Bir hadisenin tarafları kimse onlarla konuşarak, onlarla danışarak yol yürümek istiyoruz. 22 yıldır iktidarda kalabildiysek burada bu istişare kültürünün çok büyük bir rolü olduğunu, çok büyük bir payı olduğunu ifade etmek isterim. Bugün de yine aynı anlayışla devam ediyoruz. Çünkü bizim siyaset anlayışımızın odağında millet var. Milletin talebi, beklentisi neyse bizlerden, milletin değerleri neyse biz onu esas alıyoruz. Sizlerin bugün ifade edeceği görüşler, öneriler bu anlamda çok çok kıymetli. İnşallah başkanlığımız bu görüşleri toparlayacak, raporlaştıracak. Bizlere, ilgili tüm kurumlarımıza bunları iletmiş olacak. O bakımdan çok önemli bir çalışma olduğunu ifade etmek istiyorum. 23 yıldır kararlarımızı Anadolu’nun her bir köşesinden toplumun tüm kesimlerinden gelen seslere kulak vererek şekillendiriyoruz. Doğu, batı, etnik köken ve inanç ayrımı yapmadan gölgesinde cem olduğumuz şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yerde 86 milyon vatandaşımız için çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Alevi-Bektaşi kültürünün, inancının içinde insan olduğunu söyleyen Yılmaz, "Ben öyle görüyorum. En temel hadise insan. İnsanı merkeze aldığınız sürece çözülmeyecek bir mesele yok. Bugün de hem bölgemizin hem dünyanın buna çok ihtiyacı var. Bu insanı merkeze alan, muhabbeti merkeze alan anlayışa çok ihtiyacımız var. Dolayısıyla ben bu çalışmaların sadece ülkemiz için değil, tüm insanlık için hayırlara vesile olacağına inanıyorum" ifadelerine yer verdi. "Kerbela’da yaşanan neyse aslında Gazze’de de bir benzeri yaşanıyor"
Gazze’de yaşananlara dikkat çeken Yılmaz, "Bugün Gazze’de yaşananları hep birlikte görüyoruz. Kerbela’da yaşanan neyse aslında Gazze’de de bir benzeri yaşanıyor. Masum insanlar açlığa, susuzluğa mahkum edilerek katlediliyor. Bir soykırım uygulanıyor. Geçmişte Kerbela’da kimden yanaysak bugün de aynı taraftan yana olmak zorundayız. Mazlumun yanında zalimin karşısında olmak zorundayız. Ve bunu da hep birlikte yapacağız inşallah. Yapmaya devam edeceğiz" açıklamalarında bulundu.
Alevi-Bektaşi inancı ve kültürünün bu medeniyetin en güçlü damarlarından biri olduğunun altını çizen Yılmaz, "Cemevlerimiz birlik, muhabbet ve kardeşlik mekanıdır. Ehl-i Beyt muhabbetiyle bu topraklarda kardeşliğimizi büyütüyor, cemlerimizde meydan gelenimizle niyazlaşıyoruz. Bizi biz yapan değerlerden biri de Ehl-i Beyt sevgisidir. Alevi’si, Sünni’si, Kürt’ü, Türk’ü, doğusu, batısı, bütün ülkemizde bu sevginin varlığını hep birlikte görüyoruz. Bu da birliğimizin, kardeşliğimizin en güçlü dayanaklarından biridir. Bu manada Allah Resulü’nün güzide Ehl-i Beyti’ni sevmek, onlara hürmet göstermek her Müslümanın görevidir. Necip milletimiz tarafından Ehl-i Beyt’in özellikleri, faziletleri, menkıbeleri ve maruz kaldıkları elem verici olayları konu edinen müstakil eserler yazılmış, nesilden nesile bu aktarılmıştır" dedi. "Ekonomimizle, diğer politikalarımızla, teknolojimizle, savunma sanayimizle, bütün gücümüzle caydırıcı bir güç olacağız"
Muharrem ayı vesilesiyle bir kez daha anılan Kerbela hadisesinin her çağda adaletin, vicdanın ve kardeşliğin ne denli kıymetli olduğunu hatırlattığını aktaran Yılmaz, "Özellikle bugünkü ortamda, bölgemizde, dünyada bunu çok daha net bir şekilde görüyoruz. Maalesef uluslararası hukukun ayaklar altına alındığı, kuralların, kurumların içinin boşaltıldığı bir dönemden geçiyoruz. Gücü, gücü yetene tabiri caizse. Ben güçlüysem haklıyım diyen bir zihniyet görüyoruz ve bu tehlikeli bir zihniyet. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak ’hem haklı olacağız hem de güçlü olacağız’ diyoruz. Ekonomimizle, diğer politikalarımızla, teknolojimizle, savunma sanayimizle, bütün gücümüzle caydırıcı bir güç olacağız. Bir taraftan da barışı, diplomasiyi, kardeşliği ön plana çıkaracağız. İkisini bir arada yapmak durumundayız. Hem caydırıcı bir güç olacağız hem de barışı, hakkı, masumların hukukunu savunacağız. Ve ben inanıyorum ki bu mücadeleden her zaman olduğu gibi haklılar galip çıkacak. Er veya geç haklılar galip çıkacak. Biz de tarihin doğru tarafında konumlanarak, zalimden değil haklıdan yana olarak yolumuza devam edeceğiz. Bugün de benzer şekilde millet olarak içinden geçtiğimiz zamanlarda bu birlik ve kardeşlik değerlerine, bu insan hukukuna sarılmak, bunları yaşatmak bizlere, medeniyetimize en fazla yakışan tutumdur diye inanıyorum. Özellikle toplumun kanaat önderleri barış ve kardeşlik mesajlarını daha yüksek sesle dile getirmelidir" şeklinde konuştu.
"Terörsüz Türkiye" sürecinin içinde olduklarını belirten Yılmaz, "Cumhurbaşkanımız her ortamda söylüyor, ’bir olalım, iri olalım, diri olalım’ diyor. Hacı Bektaş’tan ilhamla hep birlikte Türkiye olalım diyor. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyle, güneyle bu ülkede kim yaşıyorsa kardeşlik olsun, huzur olsun, birlik olsun diyoruz. Yıllar yılı ülkemiz terörden çok çekti gerçekten. En büyük kayıp da tabii ki şehitlerimiz. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum burada. Allah hepsinden razı olsun diyorum. Gazilerimizi minnetle anıyorum. Onlar sayesinde biz bugün bu huzur ortamı içindeyiz. Ancak kırk yılı aşkın bu terör belası bize çok şey kaybettirdi. İnsan kaybı zaten hesaba gelmez ama onun ötesinde de ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine, demokrasimize zararlar verdi. Ben her zaman şunu ifade etmişimdir, şimdi de aynısını söylüyorum. Terör demokrasinin ve kalkınmanın düşmanıdır. Terörün olduğu yerde bir ülke gelişemez, kalkınamaz. Terörün olduğu yerde temel hak ve özgürlüklerinizi kamil bir şekilde yaşayamazsınız. Böyle bir ortam oluşmaz. Dolayısıyla terörün ortadan kalıcı bir şekilde kalktığı bir ortam hem kalkınmamıza, ülkemizin gelişmesine, refahına hem de demokrasimize, hak ve özgürlüklerimize büyük katkılarda bulunacaktır. Buna yürekten inanıyorum. Türkiye’nin ayağına yıllar yılı pranga olmuş bir sorundan bahsediyoruz. Bunun ortadan kalkmasıyla bugüne kadar olduğundan çok daha hızlı bir şekilde inşallah kalkınmamızı, gelişmemizi devam ettireceğiz" açıklamalarında bulundu. "Komisyonumuzun hedefi, terör örgütü kendisini feshetme kararı aldı biliyorsunuz. Bununla ilgili bir değerlendirmeler yapmak"
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kurulduğunu ifade eden Yılmaz, "Bir komisyon kuruldu biliyorsunuz bu konularla ilgili. Bütün partiler var. Bir grubu olan bir parti katılmadı sadece. Bugüne kadar da gayet olgun bir şekilde çalışmalarını yürütüyor komisyon. Ben katkıda bulunan bütün partilere, bütün siyasi görüşlere bir vatandaş olarak, bu ülkenin bir vatandaşı olarak şükranlarımı sunuyorum. İnşallah bugüne kadar geldiği gibi bundan sonra da aynı olgunlukla devam eder. Bazı konular vardır ki bunları siyasetin üstünde görmemiz lazım. Siyasi polemiklere, kısa dönemli siyasi kazanımlara heba etmememiz lazım. İnşallah bütün partiler bu olgunluk içinde meclisimizdeki bu çalışmayı tamamlarlar. Bu komisyonumuzun hedefi terör örgütü kendisini feshetme kararı aldı biliyorsunuz. Bununla ilgili bir değerlendirmeler yapmak, milletimizin temsilcisi olarak, milli iradenin tecelligahı bir kurum olarak meclisimiz bu değerlendirmeleri yapıyor. Bütün kesimleri dinliyor. Bir düzenleme ihtiyacı varsa bu terör örgütünün tasfiyesiyle ilişkili bu konularda fikirlerini bu komisyon ortaya koymuş olacak. Verimli bir şekilde çalışmalarını tamamlayıp ülkemizin bu uzun yıllardır çektiği sıkıntıların ortadan kaldırılmasına vesile olmasını diliyoruz. Bu süreçlerde de yine insani değerleriyle, birliği öne çıkaran değerleriyle Alevi-Bektaşi toplumunun çok büyük katkılarda bulunacağına ben yürekten inanıyorum" diye konuştu.
Kavgayla bir toplumun kazanacağı bir şey olmadığını ifade eden Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enerjimizi kendi içimizde harcamak yerine birlik içinde insanımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın geleceği için bu kaynaklarımızı, bu enerjimizi kullanmalıyız. Bizim amacımız bu. Bir taraftan da Orta Doğu’da bölgemiz üzerinde emperyalist birtakım tuzaklar kuran, oyunlar kuran güçlere en güçlü cevap, o güçlere karşı verilecek en güçlü cevap ’Terörsüz Türkiye’ sürecidir. İç cephemizi, kendi birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirerek bölgemiz üzerinde oynanmaya çalışan oyunlara da en güçlü cevabı vereceğiz. Dolayısıyla ’Terörsüz Türkiye’ sadece Türkiye için değil, tüm bölgemiz için aslında terörsüz bir bölge demek, daha istikrarlı bir bölge demek, daha müreffeh bir bölge demek, geleceğini daha sağlam temeller üzerinde kuran bir bölge demek. İnşallah bunu hep birlikte başaracağız." "Devletimizin iradesi açıktır. Hiçbir vatandaşımız inancı, kültürü veya kimliği nedeniyle ötekileştirilmeyecek"
Bu buluşmanın ortak değerlerinin etrafından kenetlemenin ne kadar kıymetli olduğunun altını çizen Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Devletimizin iradesi açıktır. Hiçbir vatandaşımız inancı, kültürü veya kimliği nedeniyle ötekileştirilmeyecek. Herkes eşitlik temelinde kucaklanacaktır. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığımız da bu iradenin kurumsal teminatıdır. Geçtiğimiz günlerde Hazreti Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’yi hep birlikte anarken de ifade ettim. Ne geçmişte yaşanan acılar ne de bugün karşılaşılan zorluklar bizi ortak geleceğimizden, kardeşlik iklimimizden alıkoyamaz. Cenab-ı Allah milletimizi cümle erenlerin, evliya ve enbiyanın mirasına müdrik eylesin. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim kılsın. Hep birlikte el ele vererek, farklılıklarımızı zenginlik görerek, ortak değerlerimizi büyüterek Türkiye’yi, ülkemizi daha müreffeh ve daha huzurlu yarınlara kavuşturacağız."
Bakan Ersoy ise programda yaptığı konuşmasında, Bakanlık olarak, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı çalışmaları sayesinde cemevlerinin kurumsal yapısının güçlenmesi, inanç önderlerinin fikir ve önerilerinin hayata geçirilmesinin büyük önem taşıdığını belirterek, "Çünkü biliyoruz ki, ortak akıl ve istişare ile yürütülen her çalışma, milletimizin birliğine ve geleceğine güç katmaktadır. Bu millet, Mevlana’dan, Yunus’tan, Hacı Bektaş-ı Veli Hazretlerinden öğrendi hayata sevgiyle, merhametle, adaletle bakmayı. Bizler bu öğretiyi gençlerimize, yeni nesillere yani geleceğimize doğru ve hak ettiği şekilde aktarabilmek istiyoruz. Bu istişare toplantısında ortaya koyacağınız fikirler, sadece bugünü değil, yarınlarımızı da şekillendirecek. Bizler, sizlerle birlikte, kültürel mirasımızı geleceğe taşıyacak, inanç ve kültür hayatımıza yeni ufuklar kazandıracak adımları atmaya kararlıyız" ifadelerini kullandı.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA