Erciyes Üniversitesi (ERÜ) bünyesinde faaliyet gösteren İlaç Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (ERFARMA) bilimsel araştırmalar aralıksız devam ederken, yürütülen çalışmalardan bir tanesi de kanser hücrelerine yönelik akıllı bir molekülün geliştirilmesi. ERFARMA Merkezi Müdürü Doç. Dr. Gülay Sezer, "Bu molekülleri hedefe ulaştıracak küçük yapıda olan partiküllerin içerisine hapsedilmesi ve aktif olarak ilgili dokuya veya hücreye ulaşmasını sağlayacak bir hedeflendirme gerçekleştirilmektedir" dedi.
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından araştırma üniversitesi olarak belirlenen Erciyes Üniversitesi, tıp bilimine olan katkılarını sürdürüyor. Üniversite bünyesinde faaliyet yürüten Aşı Araştırmaları ve Geliştirme Enstitüsü’nde Prof. Dr. Aykut Özdarendeli ve ekibi tarafından koronavirüse karşı Türkovac aşısı geliştirilirken, çalışmaları devam eden Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) aşısı da dünyada ilk kez insan üzerinde uygulamaya geçilecek aşamaya yaklaştı. Yine üniversitede kurulu olan İlaç Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde de çalışmalar aralıksız sürüyor.
Merkez hakkında bilgiler veren ERFARMA Müdürü Doç. Dr. Gülay Sezer, "Merkezimize önce Ar-Ge faaliyetleri olarak baktığımızda; çeşitli araştırma grupları merkezimizde yer almaktadır. Merkezimizde bulunan ileri teknolojik alt yapısı, donanımı ve cihazları ile birçok hastalığın tedavisi ve teşhisine yön vermektedir. Hizmet faaliyetlerimiz de bulunmaktadır. Öğrencilerimizin en iyi şekilde eğitim alması, pratiklerini yaparak kendilerini geliştirmeleri için merkezimizin imkanlarını kullanabilmektedirler. Yaklaşık 17-18 araştırma grubu bulunmakta. Her birinin fazlasıyla öğrencisi de bulunmaktadır. Bunun haricinde idari personelimiz bulunmaktadır. Zaman zaman yurt dışından projeler kapsamında gelen misafir öğretim üyelerini de merkezimizde ağırlamaktayız. Gerek yurt içi, gerek yurt dışından stajyer öğrencilerimizi de merkezimize kabul etmekteyiz. Anadolu’nun merkezinde yer alması ve Erciyes Üniversitemizin köklü bir üniversite olması, farkı ve avantajını ortaya koymakta. Tıp Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Mühendislik ve Fen Fakültesi ile oldukça köklü bir üniversite. Merkezimizin de araştırma üniversitesi olması bizim için diğer bir avantajdır. Yakın zamana baktığımızda; pandemi sürecinde ülkemizin yerli ve milli aşısının geliştirilmesi, ruhsatlandırılması, tüm aşamaların Erciyes Üniversitemizin katkılarıyla gerçekleştirilmiştir. Haliyle çok avantajlı olduğumuzu düşünüyorum. Şu anda bulunduğumuz ERFARMA Uygulama ve Araştırma Merkezi, üniversitemizin alt yapı kaynaklarıyla gerçekleştirilmiş ve şehrimize önemli katkılar sunan hayırsever iş insanlarının bulunması bizim için bir artıdır" dedi. "Çeşitli hastalıkların teşhis ve tedavisine yönelik projeler gerçekleşiyor"
ERFARMA’da geniş bir yelpazede çalışmaların devam ettiğini aktaran Doç. Dr. Sezer, "Merkezimizde yer alan çok fazla araştırma grubu var; dolayısıyla farklı alanlarda çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Farmakolog ve toksikolog, kimyager, biyolog, biyomühendislik ve biyomedikal mühendisliği gibi çok çeşitli alanlarda hocalarımız merkezimizde görev yapmaktadır. Çeşitli hastalıkların teşhis ve tedavisine yönelik projeler geliştirilmektedir. Bunlar daha yoğun olarak kanser tedavisine yönelik olarak sürmektedir. Bundan başka rejeneratif amaçlı kullanılabilecek; merkezimizde bioprinting dediğimiz, 3 boyutlu hücre kültürü ve organ-doku basımında özellikleri rejeneratif anlamda araştırma ve geliştirmelere yön verecek çalışmalar, kozmetik ürünlerinin geliştirilmesi gibi çalışmalarla çok geniş bir yelpazede araştırmalar sürmektedir. Sadece beşeri ilaçlar değil, zirai ilaçlar anlamında da ERFARMA faaliyet sürdürmektedir" ifadelerini kullandı. Kanserli hastalara umut ışığı
Merkezde yapılan bir çalışmada; kanserli hücrelere yönelik akıllı bir molekülün geliştirilmesi olduğunu da sözlerine ekleyen Doç. Dr. Gülay Sezer, "Kanser ile ilgili projelerimiz, gerek ülkemizdeki kuruluşlar tarafından gerekse de yurt dışından fonlanmakta ve desteklenmektedir. Meme kanseri hücrelerine yönelik akıllı bir molekül geliştirilmesi. Bu molekülleri hedefe ulaştıracak küçük yapıdaki partiküllerin içerisine hapsedilmesi ve aktif olarak ilgili dokuya veya hücreye ulaşmasını sağlayacak bir hedeflendirme gerçekleştirilmektedir. Yani, kanser hücrelerine ulaşacak molekülün oluşturulması ama bir taraftan da sağlıklı hücrenin korunması. Bunların preklinik çalışmalarını biz merkezimizde gerçekleştirebilmekteyiz. 2 ve 3 boyutlu hücre kültürü ve üniversitemizde in-vivo laboratuvar hayvanları modellemesi için uygun şartlarımızın bulunmasından dolayı, preklinik çalışmaları burada gerçekleştirebileceğimiz bir proje yürütmekteyiz. Diğer kanser türlerine yönelik olarak da benzer ve farklı moleküller ile çalışmalarımız devam etmektedir" diye konuştu.
Biyoanalitik merkez haline gelmek istediklerini de vurgulayan Sezer, "Mevcut konumumuzu daha da ileriye taşımak, araştırma ve geliştirme faaliyetlerimizi devam ettirmek; bir taraftan ülkemizin ihtiyacı olan hizmetleri sunmak, diğer taraftan Türkiye’nin önde gelen biyoanalitik merkezi haline gelmek, mevcut cihazlarımızı daha da geliştirmek istiyoruz. Klinik çalışmalar sırasında elde edilen biyolojik numunelerin analizi için yurt dışına değil, büyük oranda ülkemize katkı sağlamak amacıyla, iyi laboratuvar uygulama şartlarına (GLP) sahip bir biyoanalitik merkez haline gelmek istiyoruz. İlaç araştırma ve geliştirme sürecinde, özellikle biyoteknolojik ürünlerin önemi günümüzde oldukça fazladır. Biyoteknolojik ürünlerin üretilebileceği bir alt yapıya sahip olmak, gelecekteki hedeflerimiz arasındadır" dedi.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA