
Yaratıcı zihin, özgürlükten beslenir. Ancak üretim, bazen bir ihtiyaç olmaktan çıkar ve bir zorunluluk hâline dönüşür. Zihnin “yapmalısın” diyen tarafı, içsel motivasyonu bastırdığında, üretim isteği yerini sessiz bir dirence bırakır.
Bu direnç çoğu zaman fark edilmez. Eylemsizlik gibi görünse de aslında pasif bir agresyon, kendi potansiyeline karşı bir öfke biçimidir. İnsan bazen başaramama korkusuyla ya da kontrol edemediği durumları sabote etme ihtiyacıyla “yapmama” yolunu seçer.
Atalet çoğu zaman tembellikten kaynaklanmaz; zorunlulukların içselleştirilememesinin sonucudur. Zihin “istemiyorum” diyemediğinde, “yapamıyorum”a sığınır. Eylemsizlik, bastırılmış öfkenin sessiz bir yansımasıdır.
Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, “Direncin altındaki asıl mesele; yetersizlik korkusu ile kontrol ihtiyacının çatışmasıdır. Kendini korumak isterken, büyüme fırsatını erteleriz. Ve o ertelemenin içinde, bir tür içsel isyan yankılanır.” diyor.
Mükemmeliyetçi zihin “yapamamak” düşüncesine kolay tahammül edemez. Bu nedenle adımı atmadan önce tüm ihtimalleri tüketir, hazırlık yapar, planlar; ama adım çoğu zaman atılmaz. Direnç, öfke, korku, utanç ve koruma içgüdüsünün birbirine karıştığı bir eylemsizlik hâline dönüşür.
Gerçek özgürlük, belki de “yapmak zorunda olmadığını” fark eden zihinde filizlenir. Yaratıcı potansiyeli serbest bırakmak için önce mecburiyet değil, içten gelen isteğin rehberliğiyle hareket etmeyi öğrenmek gerekir.
Editor : NUR DÜZEN