Eğitim

YENİ MÜFREDAT BEN YAPTIM OLDU ZİHNİYETİNİN BİR ÜRÜNÜ

Millî Eğitim Bakanlığı, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine okutulacak zorunlu derslere ait yeni müfredatı, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" ismiyle askıya çıkarmasının ardından Eğitimsen Marmaris Temsilciliği yaptığı açıklamada yeni müfredatın ben yaptım oldu zihniyetinin bir ürünü olduğunu ileri sürdü.

YENİ MÜFREDAT BEN YAPTIM OLDU ZİHNİYETİNİN BİR ÜRÜNÜ
03-05-2024 12:35
03-05-2024 12:40

Millî Eğitim Bakanlığı’nca, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerine okutulacak zorunlu derslere ait yeni müfredatı, "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" ismiyle askıya çıkarıldı. 10 yıllık bir çalışma olarak övülen yeni müfredatla ilgili Eğitimsen Marmaris Temsilciliği yeni müfredatın ben yaptım oldu zihniyetinin bir ürünü olduğunu ileri sürdü. Yapılan açıklamada, “Görüş ve öneri sunabilecek öğretmen ve akademisyenlere sadece bir haftalık bir süre tanınmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı 10 yıllık bir çalışmanın değerlendirmesini, akademisyen ve öğretmenlerden bu kadar kısa bir süre içinde beklemesi aslında eleştiriye kapalı olduğunun göstergesidir” denildi.

 Açıklamanın devamında, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin bir süredir kapalı kapılar ardında hazırlıkları sürdürülen müfredat değişikliğini kamuoyuna açıklayacakları belirterek, ‘Müfredat, hızla değişen dünya koşulları, güncel gelişmeler göz önünde bulundurularak devamlı güncellenecek canlı ve dinamik bir yapıda olmalı. Ana paradigmasından tutun, bize ait ve bizim değerlerimizle inşa edilmiş, bizim referans değerlerimizin ışığında oluşturulmuş bir eğitim sisteminin inşası için gerekli çalışmalarımızı tamamladık, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacağız inşallah’ açıklamasını yaptı. Bakan Tekin’in bugüne kadar yaptığı açıklamalardan çıkarılabilecek en somut sonuç, yeni eğitim müfredatının, tüm derslerde sarmal olarak ‘dini’ ve ‘milli’ değerleri temel alan, farklılıkları ötekileştiren bir içerikte hazırlıkların yapılmış olmasıdır” ifadeleri yer aldı.

 EĞİTİMDE DİNSELLEŞMENİN SON HALKASI

“Yıllardır iktidar eliyle adım adım hayata geçirilen eğitimde dinselleşmenin son halkasının yeni müfredat üzerinden tamamlanması hedeflenmektedir” denilen açıklamada ayrıca, “Bugüne kadar hazırlanan müfredatların genel amaçları kısmında her ne kadar insana, demokratik değerlere, evrensel yaklaşıma dönük vurgular yapılmış olsa da, uygulamalar ve araçlar düzeyinde tam tersi bir durum ortaya çıktı. Yeni müfredat açıklandığında, benzer bir durumla karşılaşılması şaşırtıcı olmayacaktır. Nitekim Milli Eğitim Bakanı’nın STK olarak tanımladığı tarikat ve cemaatlerin ısrarıyla, ÇEDES projesiyle tamamen dini değerlere dayalı ‘değerler eğitimi’ uygulamasının eğitimin tüm kademelerinde hayata geçirilmesi amaçlamakta ve gelen eleştirilere ise kulaklarını tıkamaktadır” denildi.

 

EĞİTİMİN NİTELİĞİNDE BOZULMA YAŞANIYOR

Ülkemizde halklar, inançlar, kültürler ve kimlikler açısından var olan farklılıklar ve çok renkliliğin eğitim müfredatlarında karşılığını hiçbir zaman tam anlamıyla bulamadığının da belirtildiği açıklamanın devamı şöyle: “Bu farklılık, zenginlik ve çeşitlilikler ya görünmez kılındı ya da ‘karşı’, ‘düşman’ ve ‘öteki’ olarak yaftalandı. Bilimsel bilginin anlamının yitimine yol açan yaklaşım ve toplumsallıktan uzaklaşmış olan bir bireyciliğin yanı sıra milli, manevi ve dini değerlere yoğun şekilde müfredatlarda yer verilmesi, eğitimin niteliğinde yaşanan bozulmanın temel nedenlerinden biridir. Daha geçtiğimiz yıl öğrencilerin seçmeli derslerde var olan seçimlerini hiçe sayarak din temelli bir dersin zorunlu olarak seçilmesinin sistematiğini oluşturan Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni müfredatta da amacı apaçık laiklikten uzaklaşma ve bilimselliği yok saymadır. Ders kitaplarında bir süredir sürdürülen ‘sadeleştirme’ ve ‘basitleştirme’ uygulamalarının doğrudan bilim, felsefe, tarih ve sanat derslerini hedef alması, bilim derslerinde ünite ve kazanım sayılarının azaltılması, başta tarih dersleri olmak üzere, büyük ölçüde ‘dini’ ve ‘milli’ öğeler ve referanslarla donatılmış bir müfredat oluşturulduğu görülmektedir.”

ÇAĞDIŞI ZİHNİYETLE DONANMIŞ NESİLLERİN YETİŞTİRİLMESİ AMAÇLANIYOR
Ülkeye aydın, ilerici ve değişimci nesiller gerekirken bu müfredatlarla daha geriye doğru bakan, çağdışı zihniyetle donanmış nesillerin yetiştirilmesinin amaçlandığı da belirtilerek, “Yeni müfredatların, bilim, teknoloji ve çağdaşlıktan ziyade tarikat ve cemaatlerin belirlediği bir biçim ve içerikte olacağı kuşkusuzdur. İktidarın bir yandan uzaya turist gönderip bilimsel ve teknolojik bir görüntü sunmaya çalışması, Tekno-fest ile gövde gösterisi yapması, öte yandan tarikat ve cemaatlerle MEB üzerinden protokoller yapması büyük bir çelişkidir. Hem uzaydaki astronot hem de okuldaki imamla övünen aynı iktidardır. Bilimin en temel gerçeklerinden biri olan Evrim Teorisi’nin müfredattan çıkarılması, başlı başına bir skandaldır. Evrim Teorisi sadece biyolojide değil, tüm doğa ve insan bilimlerinde, bilimi ve aklı yok sayan “yaradılışçı eğilimlere” karşı, bilimlerin kendilerini geliştirme ve ilerletmenin temel dayanak noktalarından olan bir teoridir. MEB’in “yeni müfredatı”, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen ve yorumlamayan robot ve ruhsuz nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlandı” denildi.

 

TÜRKİYE’NİN NASIL BİR MÜFREDATA İHTİYACI VAR?

Türkiye’nin nasıl bir müfredata ihtiyacı olduğu ise şöyle dile getirildi: “Eğitim müfredatı hazırlanırken bilimsel, demokratik, laik, bireyin yanı sıra aynı zamanda toplumsal faydayı da gözeten, insan hak ve özgürlüklerine dayalı eğitim programlarının oluşturulması gereklidir. Bu çerçevede yaratıcı ve eleştirel düşünen, üretici, çevre bilincini kazanmış, toplumsal sorunlara duyarlı, kendine güvenen, demokrasiyi özümsemiş, insan hak ve özgürlüklerini ön planda tutan, eşitlikçi, adalet duygusu gelişmiş bireylerin yetiştirilmesini hedefleyen eğitim programları oluşturmak temel hedef olmalıdır.”

 

İŞTE O MADDELER
* Dil bir iletişim aracı olmanın yanı sıra o dili konuşan toplumun tarihinin ve kültürünün taşıyıcısıdır. Farklı dillerin varlığını inkâr eden, onları dışlayan “tek dil-tek millet” ideolojisi terk edilerek çok dillilik temelinde anadilinde eğitim müfredat içeriklerine eklenmelidir.
*Müfredatın içeriği bilgi ve değerler, demokrasi karşıtı (dinci-gerici istismara dayanan, ırkçı, etnik ayrımcı, bölgeci, cinsiyetçi, farklı renk ve kültürleri aşağılayıcı, savaş yanlısı, çevre düşmanı, piyasacı vb.) öğeler asla olmamalı, var olanlar çıkarılmalıdır.
* Müfredat, sınav ve not sistemi üzerine kurulmamalı. Çünkü sınav ve not sistemi, geliştiren değil, eleyen ve seçen bir sistemin ürünüdür. Ölçme ve değerlendirme, öğretmen-öğrenci-veli üçgeninde kurulmalı ve nicelik değil, nitelik ölçülmeli. Ölçmenin amacı, elemek değil, niteliğin yer ve düzeyini belirlemek olmalıdır.

 

DERS KİTAPLARI SERMAYENİN ÇIKARLARINDAN KURTARILMALI
* Ders kitaplarının sermaye çevrelerinin çıkarları ile dinsel kural ve referanslara göre hazırlanması uygulamalarına derhal son verilmeli, bilimsel ve pedagojik ilkelere uygun tarzda hazırlanması sağlanmalıdır.
* Ders kitaplarında öğrencilerin okuduklarından zevk almalarını sağlama, düşünme becerilerini teşvik eden etkili sorgulama teknikleri kullanma, eleştirel düşünme ve kendi kendine öğrenmeyi teşvik etme yaklaşımı kendini göstermelidir.
* Öğrencinin ve öğretmenin kontrol edemediği hiçbir araç, eğitimin temel unsuru haline getirilmemeli. Özellikle bireyin davranış, beceri ve yetenek gelişimine odaklanan ilk ve ortaokul düzeyinde bilgi teknolojilerinin yanlış kullanımının öğrencinin gerçek hayatla bağını koparabileceği riski göz önünde bulundurulmalıdır.

 

MÜFREDATTA SİYASAL VE İDEOLOJİK DÜZENLEMELER YER ALMAMALI
* Müfredat hazırlıkları sürecinde sermaye ve iktidar odaklarının ekonomik, siyasal ve ideolojik çıkarlarına yönelik düzenlemeler yer almamalı, sendikalar, bilim çevreleri ve öğrenci-veli temsilcilerinin müfredat hazırlanmasında katılımı sağlanmalıdır.

Türkiye gibi ülkelerde laiklik ve laik eğitim mücadelesi, okulda ve toplumda yürütülen demokrasi ve özgürlük mücadelesinden ayrı değildir. Eğitim sistemi ve okullar ya tamamen egemen ideolojiye teslim edilecek ya da çocuk ve gençlerin nasıl bir eğitim alması, nasıl bir toplumda yaşaması isteniyorsa, onun için mücadele edilecektir. Tüm eğitim bilişenlerini laik ve bilimsel eğitim mücadelemize davet ediyor, Milli Eğitim Bakanlığı’nın oldubittiye getirmeye çalıştığı müfredatı kabul etmiyoruz!


Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER