İnsan

"2016 Dünya El Sanatları Kenti" ünvanlı El Halil’de tarihi atölyeler can çekişiyor

YAKUB EL-NATŞE

"2016 Dünya El Sanatları Kenti" ünvanlı El Halil’de tarihi atölyeler can çekişiyor
15-10-2025 11:41

İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da "2016 Dünya El Sanatları Kenti" ünvanlı El Halil’de İsrail saldırıları nedeniyle esnaf adeta sinek avlarken, uluslararası alanda ödüller kazanmış başarılı zanaatkarlar, sanatlarının baltalanmasına rağmen her gün tarihi atölyelerinin kapısını açıyor.


İsrail işgali altındaki Batı Şeria’ya bağlı "2016 Dünya El Sanatları Kenti" ünvanlı El Halil’de asırlık el sanatlarının son ustaları, tarihi yapıların taş duvarları arasında her şeye rağmen sanatlarını yaşatmak için direniyor. Savaş ve ablukanın turizmi bitirdiği kentte esnaf adeta sinek avlarken, uluslararası alanda ödüller kazanmış başarılı zanaatkarlar, sanatlarının baltalanmasına rağmen her gün tarihi atölyelerinin kapısını açıyor. El Halil’deki tarihi çarşı, İsrail’in yoğun güvenlik kısıtlamaları ve bölgede neden olduğu gerilim nedeniyle zor zamanlardan geçiyor. Bir zamanlar dünyanın dört bir yanından gelen turistlerle dolup taşan sokaklar, şimdi ziyaretçisiz kalırken, kepenklerin büyük bir kısmının kapalı olduğu dar sokaklarda, baharatçıdan hediyelik eşya satıcısına kadar ayakta kalmaya çalışan çok sayıda esnaf bulunuyor.


2016 yılında Dünya El Sanatları Konseyi (World Crafts Council) tarafından "Dünya El Sanatları Kenti" olarak ilan edilen kentte camcılık, seramik ve çini, dericilik ile ahşap oymacılığı sanatı yok olmamak için direniyor. 40 yaşındaki çini ustası Muhammed el-Natşe, ailesiyle birlikte işlettiği Osmanlı döneminden kalma atölyede, asırlık çini sanatını geleneksel yöntemlerle yaşatmaya çalışıyor. Bir zamanlar dünyanın dört bir yanına ihraç edilen bu göz alıcı eserler, bugün savaşın ve ablukanın gölgesinde, tarihi atölyenin raflarında sessizce alıcılarını bekliyor. "Çini sanatının kökeni Osmanlı’ya dayanıyor"


Ailesinden öğrendiği ve yıllardır sürdürdüğü çini sanatının kökeninin Osmanlı Devleti’ne dayandığını belirten El-Natşe, "Osmanlı Devleti Filistin’e girdiğinde, Mescid-i Aksa, Kubbet-üs Sahra gibi turistik bölgeleri imar etmek için Türkiye’deki mimarları da beraberinde getirdi. Ardından Filistin halkı, seramik sanatını onlardan alıp Filistin çini sanatına dönüştürerek geliştirdi" dedi. "Filistin çinisi lacivert rengiyle ön plana çıkıyor"


Ürettikleri el emeği eserleri bir dönem Amerika, Kanada ve Avustralya’nın da aralarında bulunduğu 80’e yakın ülkeye ihraç ettiklerini söyleyen Muhammed el-Natşe, Filistin çinisini diğerlerinden ayıran en önemli özelliğin kendine has renkleri olduğunu vurgulayarak, "Filistin sanatı, yani çini sanatı, ’lacivert’ olarak adlandırdığımız rengin karakteriyle öne çıkmıştır. Tüketici bir parçanın üzerinde lacivert rengi gördüğünde, bunun seramik sanatı olduğunu anlar. Elbette biz bu sanatı atalarımızdan öğrendik ve çeşitli yollarla geliştirdik. Eskiden elle çevrilen çarklarla yürüttüğümüz bir sanattı. Bu sanatı geliştirmek için ona bazı makineler ve kalıba döküm tekniğini ekledik. Bu sanatın uzun yıllar boyunca varlığını sürdürmesini umuyoruz" diye konuştu. "Bu sanat savaştan etkileniyor"


Bölgede yaşanan savaşların ve İsrail’in uyguladığı kısıtlamaların sanatı durma noktasına getirdiğini belirten el-Natşe, "Çini, turistik bir sanattır. Filistin’de yaşadığımız sürece savaşlardan kaynaklanan dalgalanmalar oluyor. Filistin, her dönem Filistin halkı ile İsrail halkı arasında savaşlara sahne oluyor. Bu sanat da doğal olarak bu savaştan etkileniyor. Özellikle Batı Şeria’yı kapatan İsrail ablukalarından sonra. Mesela eskiden Filistin’den yurt dışına ihracat yaparken tek bir sınır kapısı kullanıyorduk. Şimdi İsrailliler önümüze birkaç yol ve birkaç kapı koydular. Nakliye ve kargo maliyetlerinin artması nedeniyle yurt dışına seramik satışı azaldı" ifadelerini kullandı. "Filistin’e turist gelmediği sürece çini sanatı bitmiştir"


Sektöre en büyük darbeyi son yaşanan saldırıların vurduğunu dile getiren Muhammed el-Natşe, "Son savaş bu sanatı genel olarak yok etti çünkü bu turistik bir sanattır. Filistin’e turist gelmediği sürece çini sanatı bitmiş demektir" şeklinde konuştu. El Halil’in son cam ustası, ateş ve nefesiyle asırlık mirası yaşatıyor


El Halil kentindeki Eski Şehir bölgesinde cam sanatçısı olan Yakub el-Natşe ise bir zamanlar 18 fabrikanın bulunduğu kentte geleneksel cam sanatının son temsilcisi olarak, geri dönüştürülmüş malzemelerle "ata yadigarı" sanatı ayakta tutuyor. Halil İbrahim Camisi’nin yanı başındaki tarihi atölyesinde mesleğini anlatan el-Natşe, "Bu bölgede 18 cam fabrikası vardı. Şu an mevcut olan tek fabrika bu. Bu dükkan 400 yıllık. Bu işte 59 senedir çalışıyorum. Arap dünyasında ve Orta Doğu’da cam sanatında birincilik ödülünü aldım. Filistin’i 17 kez Fransa, Brezilya, İtalya, Milano, Venedik, Dubai’de temsil ettim" dedi. "Tamamen el emeği"


Cam sanatçısı El-Natşe, sanatı atalarından öğrendiği gibi, makine ve kalıp kullanmadan, tamamen el emeğiyle sürdürdüğünü ifade ederek, "İstediğim miktarı, yapacağım şekle göre alıyorum; miktarı alıp üfleyerek şekil vermeye başlıyorum. Şekli bitirdikten sonra, 500 derece sıcaklıktaki ikinci bir fırına koyuyoruz ve kademeli soğutma yapıyoruz. Bir anda soğumaz, kırılır, çatlar. Burada fırının içinde 15 saat kalır" dedi.


Atölyesinde ham madde olarak atık cam şişeleri ve fırın yakıtı olarak da kullanılmış araba yağlarını geri dönüştürdüğünü ifade eden el Natşe, "Yağ ve cam ile çevreyi koruyoruz. Kırık camları toplayıp kullandığımızda da yine çevreyi korumuş oluyoruz" diye konuştu.



HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER