
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) coğrafi işaretle tescil ettirdiği Boğaziçi Lüferi’nin markalaşması için 29 Kasım’da Boğaziçi Lüferi Bayramı düzenlenecek. Boğaziçi Lüferi için şeflerle projeler hazırlanacak. İstanbul Ticaret Odası (İTO) öncülüğünde İstanbul’un simge lezzeti Boğaziçi Lüferi’nin İstanbul’un gastronomi markası olması için bir dizi proje başlatıldı. İTO öncülüğünde coğrafi işaretle tescil edilen Boğaziçi Lüferi’nin tanıtımı için "Boğaziçi Lüferi Bayramı" adıyla bir etkinlik organize edileceği açıklandı. İTO, İstanbul Tarım İl Müdürlüğü ve diğer paydaşların iş birliğiyle düzenlenecek etkinlik Samatya’daki Kocamustafapaşa Balıkçı Barınağı’nda gerçekleştirilecek. Boğaziçi Lüferi Bayramı’nın tanıtımı İTO ve Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) iş birliğiyle düzenlenen etkinlikle yapıldı. İTO Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, yaptığı konuşmada Boğaziçi Lüferi Bayramı’nın 29 Kasım Cumartesi günü İstanbul Tarım İl Müdürlüğü ve diğer paydaşların iş birliğiyle Samatya semtindeki Kocamustafapaşa Balıkçı Barınağı’nda düzenleneceğini söyledi. Özer, 2018 yılında İstanbul Coğrafi İşaret Konsorsiyumu’nu kurarak Boğaziçi Lüferi’nin yanı sıra potansiyel taşıyan birçok diğer ürün için teknik ve bilimsel araştırma süreçlerini başlattıklarını söyledi. Bu çalışmaların en somut örneğinin geçtiğimiz yıl tescil edilen Boğaziçi Lüferi olduğunu belirten Özer, "Boğaziçi Lüferi, yalnızca bir balık değil, İstanbul kültürünün yaşayan bir simgesi. Osmanlı döneminde saray sofralarının vazgeçilmezi olmuş, halk arasında ‘Boğazın Sultanı’ unvanını almıştır. Evliya Çelebi’den günümüze kadar uzanan bu geleneği, coğrafi işaretle birlikte artık yasal koruma altına almış durumdayız. TÜRKPATENT’e yaptığımız başvuru Ocak 2024’te sonuçlandı. ‘Boğaziçi Lüferi’ adıyla coğrafi işaret tescili gerçekleşti" bilgisini verdi. "Sırada ‘İstanbul Lakerdası’ var"
Bir diğer geleneksel ürün olan İstanbul Lakerdası için de patent başvurusu yaptıklarını belirten Ahmet Özer, "Palamut ya da torikten yapılan bu tuzlama yöntemi hem tarihsel hem ekonomik açıdan İstanbul mutfağının ayrılmaz bir parçası. Bu ürün için de coğrafi işaret tescili tamamlandığında, bu ürün de hem gastronomi hem de turizm açısından şehrimize yeni bir değer katacak" dedi. İTO olarak İstanbul’un değeri olan ürünleri yaşatmak ve tanıtmak için de kapsamlı bir gastronomi vizyonu yürüttüklerini kaydeden Özer, "İstanbul balığı" adıyla da bilinen Boğaziçi Lüferi için yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı: "Boğaziçi Lüferi Bayramı etkinliklerinin yanı sıra Mutfak Sanatları Akademisi ile birlikte öğrencilere yönelik atölyeler, ‘Boğaziçi Lüferi Tarif Kitabı’ hazırlığı ve podcast projeleri yürütüyoruz. Boğaziçi Lüferi için özel olarak bogaziciluferi.com sitesini ve sosyal medya hesaplarını hayata geçirdik. Diğer yandan Boğaziçi Lüferi’nin doğru şekilde menülere dahil edilmesi için paydaş ve restoranlarla da irtibat halindeyiz." "Boğaziçi Lüferi ayrı bir tat, ayrı bir lezzet"
İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar da İstanbul’un halihazırda tarımsal anlamda 5 coğrafi işareti bulunduğunu belirterek, "Bunların her biri birbirinden çok kıymetli. Bu sayıyı artırmak için de yoğun bir çaba içindeyiz" dedi. Parıldar, İstanbul’da turizmin yanında önemli bir tarımsal üretim olduğunu, denizden yapılan avcılık yoluyla elde edilen ürünler bulunduğunu ve bu ürünlerin tüketiciye en doğru zamanda ulaşması için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Boğaziçi Lüferi Bayramı için çalışan tüm paydaşları kutlayan Suat Parıldar, "Eylül ayı ortasından yaklaşık Ocak ortasına kadar lüfer en yağlı, en yenilebilir dönemde ama Boğaziçi Lüferi ayrı bir tat, ayrı bir lezzet, ayrı bir zevk" ifadelerini kullandı. "Boğaziçi Lüferi yalnızca bir balık türü değil, kültürel bir miras"
Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) Yönetici Direktörü Sitare Baras ise Boğaziçi Lüferi’nin coğrafi işaret alarak tescillenmesini, İstanbul’un deniz ürünleri kültürü ve mutfak mirası adına önemli bir adım olarak değerlendirdi. Baras, şunları söyledi: "Kurulduğumuz günden bu yana tam 21 yıldır MSA çatısı altında yürüttüğümüz çalışmalarla coğrafi işaretli ürünlerin korunması ve tanıtılması için elimizden geleni yapıyoruz. Boğaziçi Lüferi yalnızca bir balık türü değil, kültürel bir miras. Bu nedenle, MSA olarak geleceğin şefleri öğrencilerimize ve 5 yaşından itibaren temel gıda ve mutfak becerileri aktardığımız mutfak severlere bu bilinçle eğitim vermeye ve sürdürülebilir avlanma konusunda farkındalık oluşturmaya devam edeceğiz. Bu sorumluluğumuzun farkında olarak, İstanbul Ticaret Odası ile iş birliği içinde lüferin tanıtımı ve korunması için çalışmayı sürdüreceğiz."
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA