TBMM Üyesi Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı söyleşisinde Atatürk’ün hastalığı sürecinde tıp etiğine aykırı uygulamaların yapıldığını belirterek, "Atatürk’ün ‘Bana yanlış tedavi uygulandığı için hastalığım ilerledi’ dediğini manevi kızı Afet İnan’a yazdığı mektupta da görüyoruz" dedi.
Biruni Üniversitesi Konferans Salonu’nda 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla "Milli Mücadele, Cumhuriyetin İlanı, Mandacılık" konulu söyleşi düzenlendi. Programda konuşan TBMM Üyesi Doç. Dr. Hulki Cevizoğlu, Cumhuriyetin kazanımları, mandacılık, bilim ve kültür ilişkisi gibi konulara değindi. Cevizoğlu, ayrıca Atatürk’ün ölmeden önceki tedavi sürecinde manevi kızı Afet İnan’a yazdığı mektuplardan örnekler paylaştı. "Manevi kızına mektuplarında anlattı"
Atatürk’ün ölümünün kamuoyunda tartışıldığını ifade eden Doç. Dr. Cevizoğlu, "Atatürk zehirlendi mi diyoruz. Doktorların hatası var mıydı? Atatürk’e deontolojik açıdan tıp etiği prensipleri uygulandı mı? Uygulanmadığını görüyoruz. Atatürk tedavi sürecinde manevi kızı Afet İnan’a ‘Her gün bana yazacaksın’ diyor, ‘Ben de sana yazacağım.’ Atatürk, manevi kızı Afet İnan’a her gün mektup yazıyor. O mektuplar elimizde. Afet İnan, Atatürk’ün kendisine gönderdiği bütün mektupları saklamış" dedi. "Hatalı bir tedavi sürecine maruz kalmıştır"
Afet İnan’ın mektuplarından örnekler veren Doç. Dr. Cevizoğlu, "Atatürk deontolojiye aykırı, yanlış teşhis sonucu hatalı bir tedavi sürecine maruz kalmıştır. Biz buna sosyolojide iatrojenez diyoruz, yani tedavi ediyormuş gibi görünmek ama gerçekte hatalı bir süreç yürütmek. Bu, tıp etiğine aykırıdır. Afet İnan müthiş bir bilim insanıydı, Atatürk’ün kendisine yazdığı mektupları saklayarak tarihimize önemli belgeler kazandırmıştır" diye konuştu.
Doç. Dr. Cevizoğlu, Atatürk’ün bir mektubunda da, "Bana sormadan yabancı doktor getirdiler" dediğini belirterek, hasta onayı alınmadan yapılan müdahalelerin etik dışı olduğunu vurguladı. "Haklı olan güçlü olmalı"
Biruni Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adnan Yüksel ise, "Atatürk, ‘Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar’ diyor. O yüzden biz de hep çalışacağız. Bu ülkeyi en ileri noktaya getireceğiz" dedi.
Rektör Yüksel, "Önemli olan haklı olmaktır. Haklı olan güçlü olmalı, güçlü olan haklı olmamalı. Maalesef bugünün dünyasında bunun tersini görüyoruz ama Atatürk buna tarih boyunca cevap vermiştir. Biz de bu anlayışı sürdürmeliyiz" ifadelerini kullandı. "Cumhuriyet devam ettirmemiz gereken bir emanettir"
Biruni Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Fatma Çelik, Cumhuriyet’in yalnızca tarihsel bir dönüm noktası değil, aynı zamanda çağdaş bir fikir ve sorumluluk olduğunu vurgulayarek, "Bugün burada sadece tarihin sayfasını anmak için değil, o sayfanın ruhunu ve bize yüklediği sorumluluğu yeniden hatırlamak için bir aradayız. Cumhuriyet bir zafer değil, bir fikrin adıdır. O fikir, özgürlüğün, bilimin, eşitliğin ve insan onurunun inancıdır. Cumhuriyet sadece bize bırakılmış bir miras değil, devam ettirmemiz gereken bir emanettir. O emaneti yaşatmak her gün üretmekle, sorgulamakla, yenilik peşinde koşmakla mümkündür. Bugün Cumhuriyetin ikinci yüzyılında o emaneti bizler, sizlerle birlikte geleceğe taşıyacağız" dedi.
Programa Rektör Prof. Dr. Adnan Yüksel, rektör yardımcıları, fakülte dekanları, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA