Son zamanlarda sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum.Yürek yıpratan türler gelişti çevremizde.
Bizimle iletişim halindeler. Bize rahatça ulaşabiliyorlar. Dilimizden anlıyor, dilimizi konuşuyorlar. Saygısızlar. Kendilerine herkes rakip. Bilmediğimiz bir rekabet ortamı olarak kodluyorlar yaşamı akıllarında.
Kendi gelişimleri için bilginin peşinde koşmak ve kavramları konuşmak gayretinden yoksunlar. Oturduğu koltuğa bakmadan, karşısında kim olursa olsun, onları eleştiren herkes onların hiç tartışmasız düşmanları.
Gündemi onlardan bağımsız yorumluyorsanız siz kesinlikle fişleniyorsunuz ve bunu vatan millet uğruna yaptıklarını iddia edecek kadar da lümpen durumdalar.
Dahası gülüyorum onlara zira serseri mayın gibi her kuruma her mekana sızmış haldeler.
Sayıları bizden çok olabilir. Son zamanlarda bu türü yaş aralığı genişlemiş halde bulmaktan rahatsızım. Çünkü bu demek oluyor ki; toplum lümpen doğurmaya başladı.
Bu tür ile karşılaşırsanız şunu bilin; ekip bilinci varmış gibi görünse bile menfaatleri ve beklentileri kadar olacaktır sizinle aynı yerde kalması. Onlara göre herkes rakip! Çünkü kendilerinin suni olduğunu dile getirmeseler de biliyorlar: "Sahtenin ömrü gerçeği görene kadar."
Sürekli beklenti içinde kalmanız için gayret gösteriyorlar.Onlardan beklentiniz olduğu müddetçe eliniz kolunuz bağlı kalacak dünyaya karşı ve istedikleri de bu!
Biz bir ekibiz dostlar bir pasta yapıyoruz. Adı hayat pastası. Ben unum sen süt diğeri yumurta öteki şeker. Unu süt ile kıyaslamayalım ve kıyaslatmayalım. Un ve sütün ayrı ayrı ödevi var. Kendilerini sağlıklı tutmak gibi, kendilerini geliştirmek gibi. Onlar sağlıklı kalacak ki pastamız lezzetli olacak. Bozuk süt ile en güzel buğdayın unundan pasta yaptık diyelim zehirlenmemiz an meselesi.
Bir düşünün şimdi bu tür zehirli mi zehirsiz mi?
Bu arada "yaz yağmuru"köşemiz artık Cumartesi günleri gazetemizde yer alacak.
Aşkınız baki olsun...