Hayret bu yaşlar ne de çabuk geçti öyle
1964 Erzurum- Oltu- esenyamaç köyünde; öğretmenliğe 18 yaşında başladım.
O zamanlar Oltu'dan köye 8 saatte yaya gidilirdi. 2 yıl sonra Kütahya - hava okuma yazma okulunda Askerde Ali'leri okuttum, bir yıl
Yani askere gelip de okuma yazma bilmeyenlerin olduğu okuldu, O zamanlar
Bu okula “halk arasında” Ali'lerin Okulu denirdi.
Daha sonra bir yıl Köyceğiz Çayhisar köyünde öğretmenlik yaptım.
Çayhisar'a gitmek için Fethiye'den yola çıktığınızda Beyobası sapağına geldiğinizde köşede beklerdiniz Akköprü'ye maden için gidecek kamyonları beklerdiniz, kamyonla Beyobası - Çokmaşat köyüne kadar giderdiniz, oradan yaya olarak iki buçuk saat yürüyerek bir dağ aşıp çayhisar köyüne ulaşıp öğrencilerime kavuşurdum. Köyceğiz Çayhisar Köyü bilmeyenler için söyleyeyim Köyceğiz Sandıra dağının yani bugünkü içtiğimiz Damla suyunun kaynağını oluşturan Sandıraz dağının dibindeki köy Çayhisar Köyü idi. Bir yıl orada görev yaptım, yıl 1968 bu arada köyde eğitim günleri haricinde antrenman yapıp Fethiye gençlik futbol yıllarım başladı. Takımdaki başarım O günkü başkanımın dikkatini çekti merhum kadın doğum mütehasısı Doktor Mehmet Öztürk başkanım Muğlalı idi. Başkanım Muğla Milli Eğitim müdürüne bir telefon etti, beni 1969 yılında Fethiye Merkez Kara Çulha köyüne öğretmen olarak atanmamı sağladı. 1969 yılında Fethiye Yayla Karaçulha'da ağaçların altında Eylül ayında öğrenime başladıktan bir ay sonra ise sahildeki Karaçulha'da öğrenimin devamını devam ettirirdik. Bunları Neden detaylandırıyorum? Çünkü 1969 yıllarının gerçekleri ile gençler bugünü kıyaslasınlar diye, 18 yaşında Erzurum, Oltu - Esenyamaç köyünde 5 Sınıfı bir arada Okutan bir öğretmen olarak 4 yıl sonra Köyceği, Beyobası - Çayihisar'da gene 5 Sınıfı bir arada okutuyordum. Yani Erzurum'da 8 saat 4 yıl sonra Köyceğiz'de iki buçuk saat yürüyerek köye öğrencilerime ulaşım. Peki Fethiye'den Ankara'ya iki günde otobüsle Ankara'dan Erzurum'a 3 günde kara trenle Erzurum'dan Oltu'ya kamyon üzerinde sonra köye yaya 8 saat 4 yıl sonra ise Fethiye'den Beyobası sapağına otobüs Beyobası sapağından çok maşata kamyonla ve sonrası Çayhisara 2,5 saat gene yaya işte Türkiye gerçekleri.
O zamanlar takımla antrenman hak getire yürüyüşlerimiz antrenman antrenör açısından ise çok şanslıyız Fethiye'den evli olduğu için Almanya'dan Fethiye'ye dönen zamanın Galatasaray orta sahasının 1960'lardaki Virtüöz’ü Erol kaynak Almanya'dan köyüne Fethiyesine dönerek bize antrenör olarak döndü. Bu yazının esas amacı başka.
Futbolculuğumu Fethiye'de Kaptan olarak o zamanki takımımın durumu Fethiye, Muğla, Milas rekabeti hepsi gözümün önünde Muğla'da bir maçtan sonra hakemi dövmek için soyunma odasına kadar nasıl koştuk, sonuç karakol tabii ki bizi kim kurtardı. Tufan Teoman Doğu Kardeşler 70'li yıllarda Muğla sporu ve siyasetine damga vuran Fethiyeli Doğu Kardeşler. Muğla İlkadım yerel Gazetesinin sahibi Tufan Doğu'nun ağabeyi de Milliyet gazetesi Ankara temsilcisi idi, gazeteciliğimi de beni başlatan Tufan Doğu idi Muğla İlkadım yerel gazetesinin Fethiye temsilcisi Sadi Tombul olarak 1969 yılında fiilen başlamış oldum. 1970 yılında Fethiye'- Seki- Temel köyünde bir köylü Sabah saatlerinde köydeki tarlalarında çalışan 9 köylüyü erkeklik kadınlı “karısının sırtında odun yüklü” dağdan evine giderken yolunu kesip tecavüz ettikleri iddiası ile öldürüyor. Tufan Doğu'nun arkadaşı yerel İzmir gazetesi Demokrat İzmir gazetesi rahmetli Genel Yayın Yönetmeni Akın Simav beni arayarak bu haberi…
Fethiye'nin 1970 yılındaki tek taksicisi “Umut A”yı kiraladım tek fotoğrafçısı Osman Aybayı da kiraladım yaylaya gittik 9 kişinin fotoğraflarını evleri tek tek dolaşarak katil Mustafa koruk 16 yaşındaki karısını fotoğrafladım, sonrasında Mustafa koruk’un jandarma ile dağda takibine katıldım ve haberi İzmir'e aynı gün taksi ile götürdüm. Bu haber benim ilk başarılı gazeteciliğim olarak kendi hafızama yazdığım bir örnektir. Benim bu haberim Hürriyet gazetesinin dikkatini çekti o zamanlar Hürriyet gazetesi şahit diye bir cinayet dergisi çıkarıyordu. Başında Genel Yayın yönetmelik bugünkü gurme Mehmet yaşin vardı. Mehmet yaşin bu haberimi bana detaylandırdı, ve bu haber beni Hürriyet gazetesi Fethiye temsilcisi yapmaya yetti. Böylece 1970 ve 1980 yılları Fethiye temsilcisi olarak 10 yıl Fethiye muhabirliği yaptım. Evlendikten sonra Fethiye'den 1988 yılında Marmaris'e yerleştim, Marmaris'in en eski ve Bence tek yerel gazetesi Marmaris Postası gazetesi sahibi Rıfat kalakoğlu, bir gün bisikletle dolaşırken beni gördü, o görüş beni tekrar gazeteciliğe başlattı. Bıraktım gazeteciliğe Rıfat'la başladıktan sonra Yeni Asır, sabah, Marmaris temsilciliklerim ard arda sürdü.
Şu anda Marmaris postası ismi bir gazete olarak Metin Yasan tarafından başarı ile ayakta tutuluyor. Çok seviniyorum 2004 yılında kurduğum Marmaris yenisayfa gazetesi ise Arzu Barışkaner tarafından çok başarılı olarak hem de Marmaris'in resmi ilan alan iki gazetesinden biri olarak hem internette ve hem de yayın hayatında gazete olarak ayakta kalması takip edilmesi bir kadının başarısı olarakta beni ayrıca gururlandırıyor. Onun için ayrıca desteklerimi sunuyorum kendilerine arada bir de olsa köşede sizlere ulaşmaya gayret ediyorum spor etkinliklerine eskisi gibi Marmaris belediye sporu Gönlüm onların başarısını izlemek istesem de yaşım gereği takip edemiyorum, ancak temel Irmak da benim gibi gazetesini satmış olsa da kentin futbolu gelişiminin takip etmesini olumlu buluyorum.
Gelecek yazımda Temel Irmak'ın Marmaris postası'ndaki köşesinde rahmetli yat Marin sahibi Bilgin Özkaynak ile beğenerek takdir ederek okuduğum değerlendirmelerine değinmek ve katkıda bulunmak istiyorum görüşmek…
