MİKAİL ZEYBEK
Türkiye İşçi Partili’ler, zeytinliklerin maden faaliyetlerinde kullanılmasının önünü açan yönetmelik ve koruma alanlarını inşaata açan karara karşı çıktığı yürüyüşünü Muğla’da sonlandırdı. Menteşe’de TİP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil ile Muğla emek-demokrasi güçleri ve ekoloji örgütlerinin katıldığı bir miting düzenlendi. Menteşe Mehmet Ali Eren Parkında bir araya gelen siyasi partililer, STK’lar ve vatandaşlar sloganlar eşliğinde Sınırsızlık Meydanı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş esnasına “çimentocu şirket Muğla’yı terk et”, “madene inat doğada inat ediyoruz” sloganları atıldı.
“ÖZGÜRLÜK BIRAKMADILAR”
Sınırsızlık Meydanında düzenlenen mitingde iktidarın ekonomik politikasını eleştiren Milletvekili Sera Kadıgil, “Çok yoğun bir pahalılık altında eziliyoruz, insanları kuru ekmeğe muhtaç etmiş durumlar, insanlar yokluktan çocuklarını okula gönderemez haldeler. Türkiye Cumhuriyetinin lirası bütün tarihinin en düşük seviyesini yaşıyor ama bu sarayın utanmaz bakanı çıkıp ’merak etmeyin bundan sonra daha da düşemez’ diyecek kadar yüzsüzleşmiş bir iktidarla yönetiliyoruz. Çalışacak iş bulamıyoruz, 10 milyona yakın işsiz var Türkiye gibi bir ülkede. Gençler için bu ülkede bir gelecek bırakmadılar. Özgürlük bırakmadılar. Dertleri güçleri nerde bir genç görseler ‘çıkar telefonunu’ sormaktan utanmayan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz” dedi.
“MİLLETİN MECLİSİNİ ANCA KATARLI’LARLA ANLAŞMA YAPACAKLARI ZAMAN ÇALIŞTIRIYORLAR”
Doğal kaynakların şirketlere peşkeş çekildiğinin altını çizen Kadıgil, “Bin odalı sarayda bizim 10 aylık maaşımızı, elektrik faturasını bizim vergilerimizle verenler ne yapıyor? İşsizliğimi çözüyorlar mesela, bu ülkenin gençleri neden harıl harıl yurtdışına kaçıyor diye mi düşünüyorlar. Bu ülkede günde 3 kadın neden öldürülüyor diye mi düşünüyorlar hangisini yapıyorlar. Gündemleri bambaşka. Ne umurlarında biliyor musunuz? Milletin meclisini anca Katarlı’larla anlaşma yapacakları zaman çalıştırıyorlar. Anca nükleer santral adı altında, anca JES diye HES diye maden diye doğal kaynaklarımızı peşkeş çekmek için çalıştırıyorlar. Geçen bir seçim yasası görüştük sabahlara kadar çalıştık. Bu kadar dert var, çözmemiz gereken bir sürü problem var orada 600 tane milletvekili oturmuşuz. AK Parti ve MHP sandalyelerini nasıl korur onu konuşuyoruz. Bundan başka derdi olmayan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz” ifadelerini kullandı.
“GEÇTİK ZEYTİNLERİN DE ÜSTÜNDEN GEÇERİZ DİYORLAR”
Çıkarılan yönetmelikle zeytin sahalarının madenlere kurban edilmesini eleştiren Kadıgil, “Enerji Bakanı olan hadsiz çıkmış kanuna aykırı bir yönetmelik çıkarmış. Kanun ne diyor; ‘zeytin olan yerin 3 kilometre yakınına zeytinyağı yapmaktan başka hiçbir tesis kuramazsın’ diyor. Bu toprakların kadim ağacıdır o zeytin ağaçları. Bunun için koruyor zaten kanun dediğimiz şey bunun için var. Ama saraylara bağlı olanlar anayasaya bizim gibi bağlı olmadıkları için ne yapıyorlar ‘yönetmelik çıkartırız, nasıl ayçiçeklerinin üzerinden geçtik, nasıl buğdayın üzerinden geçtik zeytinlerinde üstünden geçeriz, şirketlere peşkeş çekeriz diyorlar. İşte orda çok yanılıyorlar. Bir avukat olarak söylüyorum. Hukuka aykırı emre karşı direnmek herkesin anasının ak sütü kadar helaldir. Başımızda bir harami var. Neyimiz var neyimiz yok çökmeye çalışıyorlar. Tamda bu yüzden direnmek zorundayız.
Ayçiçek tarlarına TOKİ’ler diktiler, bizi Ukrayna’dan gelen ayçiçeğini 36 taksitle almaya mahkum ettiler. Şimdi geldiler gözlerini zeytinlerimize dikmiş durumdalar. Bu yönetmelik başlı başına hukuka aykırıdır” diye konuştu.
“BİRAVUÇ TOPRAĞIMI MİLYARLAR VERSELER VERMEM”
Termik santraller nedeniyle köylerinin zeytinliklerin heba olduğunu söyleyen Yatağanlı zeytin üreticisi Tayyibe Demirel, “8 senedir termik santral kömür rezervi için Turgut’taki zeytinlikler heba oldu. Eskihisar gitti, Bağcılar bitti. Rahmetli eski belediye başkanı Haşmet Işık, Turgut’a dokunmayacağız dedi. Maalesef yalan söyledi. Komşularım topraklarını hep verdi. Ben vermeyin dedim ama dinlemediler. Bizimle mücadele edenleri kömür şirketleri kandırdı. Sabah uyandığımızda nefes alamıyoruz. Doğa bitti, halk hasta. Ben astım bronşit hastasıyım. Ben doğaya aşığım, yeşile aşığım. Bizim alanlarımızı cehennem çukuru, ölüm çukuru yaptılar. Ben bir avuç toprağımı milyarlar verseler vermem, vermeyeceğim. 5 bin yıllık ağaçlarımız var. Bu anıt ağaçlarını korumak için mücadele ettik. Hiçbir sonuç alamadık. Ben çok davalık oldum. Bu zaman zarfında Lenf Kanseri oldum. Tedaviye devam ediyorum. Mücadeleyi bırakmayacağım. Her yeri yok ediyorlar. Kömür şirketleri, ben tarlayı satmayınca bize komşu olacaksın dediler. Lanet olsun sizin gibi komşulara. Ben tarlamı satmayacağım, komşuluk da istemiyorum. Gelincik tarlaları görseniz ölüm çukuru. Bizler hep beraber birlik olalım. Nefes alamıyoruz. Bizim köyde ölenlerin hepsi kanserden ölüyor. Termik santral zehir saçıyor etrafa. Kömür şirketleri eklektiği nereden üreteceğiz diyorlar. Güneşe bakın, Muğla, dünyanın en güzel yeri. Burada kurmasınlar santralleri. Ankara’ya gittik bir tek ot bile bitmiyor. Cumhurbaşkanı sarayının yanına kursun güneş enerjilerini. Buraların yeşilliklerini enerji kuruyoruz diye yabana götürmesinler. Zeytinliklerimizi, doğayı yok edenleri Allah yok eder inşallah. Doğamızı birlikte koruyacağız” dedi.
“MARMARİS BELEDİYESİ KARŞIMIZDA YER ALIYOR”
Marmaris İçmeler’de yapılan SİNPAŞ’a ait projeyle ilgili açıklamada bulunan dava avukatı Arzu Alper, “Bilirkişi ‘ÇED gereklidir’ kararı verilmesi gerekiyor dedi. Mahkemeden yürütmeyi durdurma kararı bekliyoruz. Tüm Muğla’da çevre katliamı yaşanıyor ve ÇED gereklidir kararını idari makamlar vermiyor sadece mahkemeler veriyor. İnsanlar çevreyi korumak için doğasına sahip çıkmak için derin mücadeleler veriyor. Beni en çok yaralayan Marmaris Belediyesi’nin karşımızda yer alması. Verdiği ruhsatlar, çalıştırdığı kaçak ve imarsız inşaatlar beni yaralıyor. Marmaris belediyesinin verdiği ruhsatlar için de Marmaris Kent Konseyi olarak dava açtık. Akabinde yine Marmaris Belediyesi aleyhine Cumhuriyet Savcılığına kaçak ruhsatsız inşaata göz yumduğu için dava açtık. Belediye ile en çok biz uğraşmak zorunda kalıyoruz ve bu bizi yıpratıyor. Doğamıza sahip çıkmamız lazım” dedi.