
İstanbul’da düzenlenen ‘Orman Yangınlarına Karşı Direncin Artırılması Sertifika Töreni’nde’ bir araya gelen akademisyenler, Türkiye’deki orman yangınlarına ve sonrasındaki restorasyon eksikliklerine dikkat çekti.
İstanbul Beykent Üniversitesi, orman yangınlarının önlenmesi ve etkilerinin azaltılmasına yönelik farkındalığı artırmak amacıyla 3 ay süren bir online eğitim programı düzenledi. Türkiye’nin dört bir yanından 14 farklı üniversiteden akademisyenin uzmanlık alanlarında dersler verdiği bu program, katılımcılara da kapsamlı bir bilgi birikimi sundu. Eğitimi başarıyla tamamlayan kursiyerler, sertifikalarını alarak çevre koruma ve yangınla mücadele alanında önemli bir adım attı. "Orman yangınlarına karşı disiplinler arası eğitim büyük ilgi gördü"
Düzenlenen sertifika programının düzenleyicileri arasında İstanbul Beykent Üniversitesi Sosyoloji Bölümü akademisyenlerinden Prof. Dr. Akile Gürsoy, "Bildiğiniz gibi Türkiye’nin yaklaşık üçte biri gibi önemli bir alanı ormanlarla kaplı. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de orman yangınları ciddi ve süregelen bir ulusal felaket. İstanbul Beykent Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi olarak, ormanlar ve yangın önleme konularında bir eğitim programı düzenledik. Üç ay süren bu programda, orman yangınlarına karşı alınması gereken önlemler ve dikkat edilmesi gereken noktalar ele alındı. Program kapsamında toplam 18 ders verildi. 14 üniversiteden gelen sosyal bilimciler, doğa bilimciler ve orman mühendislerinden oluşan multidisipliner bir ekip eğitimleri yürüttü. Oldukça dinamik bir katılımcı kitlesine ulaştığımızı düşünüyoruz ve bu bizi çok mutlu etti. Bugün, programa katılıp sınavda başarılı olanlara sertifikalarının verileceği töreni düzenliyoruz. Sınava katılamamış ancak sürece ilgi gösteren katılımcılar da aramızda olacak. Bu birliktelik bizim için çok değerli" açıklamalarında bulundu. "Orman yangınlarının önlenmesinde yerel halkın bilgi birikimi çok önemli"
İstanbul Beykent Üniversitesi Sosyoloji (İngilizce) Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nihan Bozok ise, "Bu eğitim programında, farklı disiplinlerden akademisyenlerle orman yangınlarının önlenmesine yönelik dersler verdik. Benim ders konum, yerel ekolojik bilgi üzerineydi. Ormanlarda ya da ormanların çevresinde yaşayan köylüler, yerel halk gibi grupların bilgi birikimi çok değerli. Bu yerel ekolojik bilgi, orman yangınlarının önlenmesinde kritik bir rol oynayabilir. Ayrıca insan kaynaklı yangınlara da değindim. Örneğin bir sigara izmaritini ya da cam şişeyi gelişigüzel doğaya atmak büyük risk oluşturuyor. Bu nedenle hepimizin, kendi davranışlarımızdan ve özellikle turistik faaliyetlerimizden doğan yangın risklerinin farkında olması ve bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor" diyerek yerel halkın önemine dikkat çekti ve yangın risklerinin farkında olunması gerektiğini vurguladı. "Doğaya terk edelim, kendi kendine düzelsin’ yaklaşımı kolaycı ve yetersiz"
Yangın sonrası orman restorasyonuna dikkat çeken İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Alper Çolak, "Uzmanlık alanım yangın sonrası orman restorasyonu. Yani ormanların kurulması, bakımı ve doğanın yeniden canlandırılması. Bizim odaklandığımız konu, yangının çıkışı ya da nasıl söndürüldüğünden çok, sonrası. Örneğin, şiddetli bir yangından sonra özellikle eğimli ve deniz kenarındaki bölgelerde toprak hızla denize akıyor; deniz sararıyor. Oysa bir santimetre toprağın oluşması binlerce yıl alıyor. Bu nedenle ’doğa kendini toparlar’ demek yetersiz. Her alan için uygun yöntemlerle müdahale şart" dedi.
Yangından sonra toprakta geçirimsiz bir tabakanın oluştuğuna dikkat çeken Çolak, "Bu tabaka çapa gibi aletlerle kırılmazsa, toprak tamamen kaybolabilir ve kaybolan toprağın geri dönüşü yoktur. Bu yüzden restorasyon kritik bir adımdır" diye konuştu. "Her alana özel, o bölgenin sorunları ve hedefleriyle uyumlu bir yöntem geliştirmeliyiz"
Son olarak yangınlara yönelik uygun yöntemler geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Kenan Ok, "Yanan alanlarda sanki tüm ormanlar sadece odun üretimi için varmış gibi davranmak ve hemen ağaçlandırmaya girişmek doğru değil. Ama gerçekten ağaçlandırılması gereken bir yerse oraya da müdahale etmek gerekir. Bu yüzden kalıplaşmış yaklaşımlardan uzak durarak, her alana özel, o bölgenin sorunları ve hedefleriyle uyumlu bir yöntem geliştirmemiz gerekiyor. Bu eğitim programında da bunu anlatmaya çalıştık" şeklinde konuştu.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : Haber Merkezi