
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrasında Muhsin Yazıcıoğlu’nun çok zor zamanlar geçirdiğini belirterek, "Polisler tarafından evi abluka altına alındı. Muhsin Yazıcıoğlu, 26 gün çırılçıplak işkenceye maruz kaldı" dedi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren öncülüğünde gerçekleştirilen 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçti. Türkiye’de sağ ve sol görüş ayrılıklarının en yoğun şekilde yaşandığı dönemde özellikle genç kuşak ağır şiddet ve işkencelere maruz kaldı. Kimileri gördükleri işkenceler nedeniyle hayatını kaybederken, pek çok kişi de yıllar boyunca aile, iş ve sosyal hayatı derinden etkileyecek mağduriyetler yaşadı. O dönemde binlerce insan gibi kendisinin de haksız yere zulüm gördüğünü belirten Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, aynı acıların tekrar yaşanmaması için büyük uğraş verdiklerini söyledi. Topçu, merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte darbe sonrası yaşadıkları zorlukları ve verdikleri mücadeleyi İhlas Haber Ajansı’na anlattı. "Toplamda 10 yıla yakın hapis yattı"
Muhsin Yazıcıoğlu’nun birçok işkenceye maruz kaldığını ve sonrasında hiçbir suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle salıverildiğini belirten Topçu, "Muhsin Yazıcıoğlu, polisler tarafından evi abluka altına alındı. 26 gün çırılçıplak işkenceye maruz kaldı. Toplamda 10 yıla yakın bir hapis yattı. Bütün bunlardan sonra ‘sen suçsuzmuşsun’ denilerek serbest bırakıldı. Türkiye ne çektiyse sahte Atatürkçülerden, sahte cumhuriyetçilerden, sahte milliyetçilerden, sahte İslamcılardan, sahte demokratlardan ve yalancı siyasetçilerden çekti. Yazıcıoğlu, neticede bu ifade etmiş olduğu ilkeler doğrultusunda hayatını dizayn etti. Fakat sandıklarda istediği neticeyi alamadı ama Allah’ın rızasını kazandı. Milletimizin ve İslam coğrafyasındaki kardeşlerimizin tamamının da gönlünde yer etti. Onların gönüllerini kazandı. Yazıcıoğlu’nun unutulacağını da hiç sanmıyorum. Allah rahmet eylesin" diye konuştu. "12 Eylül darbesini yaşamış binlerce mazlumdan birisiyim"
12 Eylül darbesinin mağdurlarından birisi olduğunu ve birçok zorluklara katlanmak durumunda olduğunu ifade eden Topçu, "12 Eylül 1980 ve 28 Şubat darbesinin mağduru olmuş, aşağılanmış, çeşitli sıkıntı ve acılar yaşamış binlerce mazlumdan birisiyim. Rahmetli Erbakan Hoca’nın Başbakan Müşaviri olarak memuriyet hayatına tekrar dönmüştüm ama 28 Şubat darbesi ile birlikte de daktilo memuru ilan edildim. 12 Eylül’de tutuklanıp, öğretmenlikten alınıp, kamu haklarından men edildim. Rahmetli Başbuğ diyor ki, ‘en kötü demokrasi en iyi darbe idaresinden daha evladır.’ Darbelerin ülkemize etkisi 12 Eylül esasında konuşursak. Bu darbelerin amacı darbeleri yapanların kendi ifadeleri ‘bizim çocuklar başardı’ ifadesidir. Çocukların eliyle; ülkemizi, devletimizi ve milletimizi kendilerine uydu yapıp parmakla yönetebilecekleri bir ülke haline getirmekti. Bütün darbelerin amacı budur. Bu ülke 10 yılda bir darbeler yaşadıysa, bu darbelerin amacı ifade ettiğim gibi, kendine uydu yapacak, parmakla otur kalk diyecek, kendi çıkarları doğrultusunda yönetecek kişiler sayesinde oldu. Amaç buydu. Darbelerin neticesinde ülkemiz hem ekonomik hem sosyal girdaplara girdi. Siyaset darmadağın edildi, millet siyasetten ürker hale geldi" şeklinde konuştu. "Yüz binlerce insan cezaevlerine dolduruldu"
12 Eylül darbesinin ardından suçsuz birçok vatandaşın cezaevinde çeşitli işkencelere maruz kaldığını belirten Topçu sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"İnsanların iki dudağı arasında bir hayata ülkemiz ve milletimiz mahkum edildi. Yüz binlerce insan cezaevlerine dolduruldu ve pervasızca çıkıp ‘bir sağdan bir soldan astık’ denildi. Bu insanlar sağıyla soluyla, karşı fikirlere sahip de olsalar bu milletin idealist çocuklarıydı. Zeki, idealist, vatanperver çocuklardı. Ülke ve millet için farklı şeyleri vardı. Şimdi diyorum ki ‘keşke 12 Eylül öncesinin gençliğinin idealizmi şu andaki gençliğimizde olsa da o kavgayı bıraksak’ Konuşmayı beceremedik, kantinleri paylaşamadık, Üniversiteleri, sokakları paylaşamadık. Ama neticede cezaevlerini ve hücreleri paylaştık. Keşke bunlar olmasaydı. Darbeler, idealist bir nesli yerle yeksan etti. Türkiye’nin ekonomisine darbe vurdular. Milletimizin geleceğine darbe vurdular. Demokrasimize darbe vurdular ve sahiplerine hizmet ettiler. Kazanan onlara bu işi yaptıranlar oldu. Kaybeden milletimiz ve devletimiz oldu." "Artık biz masada oyun kurucu olduk"
Türkiye’nin uzun yıllar iç ve dış siyasette zor zamanlar geçirdiğini ama günümüzde adından söz ettiren ve masada güçlü bir ülke konumuna geldiğini belirten Topçu, "Artık biz masada oyun kurucu olduk. Onun için geleceğimizden ümitliyim. İnsanımızın yapması gereken tek şey birliğimizi, beraberliğimizi, bugüne kadar olduğu gibi her şeye rağmen muhafaza etmek. Çanakkale ruhu etrafında, Kudüs ruhu etrafında kitlenmek. Çünkü Türkiye’nin ayağa kalkması demek, medeniyet coğrafyamızdaki kardeşlerimizin de, Kürt’ün de, Arap’ın da, Alevi’nin de, Sünni’nin de, herkesin ayağa kalkması, bütün mazlumların ayağa kalkması demek" dedi.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : KAYNAK-İHA