2024-2025 eğitim öğretim yılı Ekim ayında Datça İlçesi'nde, eğitimde demokratik, laik ve bilimsel yaklaşımı savunan iki öğretmen, 30 ve 35 yıllık hizmetleriyle sürgün edildi. Datça halkı, bu haksız karar karşısında demokratik tepkilerini her platformda dile getiriyor. Bunlara bir yenisi eklenerek bugün(Perşembe) Muğla Sınırsızlık Meydanı’nda Datça Eğitim Hakkı Platformu ve Muğla Eğitim Sen
Tarafından protesto eylemi düzenlendi. Açıklama sonrasında toplanan 1900 imza valiliğe teslim edildi.
Muğla'da son dönemde öğretmenlere yönelik sürgün cezalarının bir baskı aracı olarak kullanıldığı belirtilirken, sadece Datça'da son üç ayda 5 öğretmen, çeşitli suçlamalarla ve asılsız iddialarla sürgüne gönderildi. Bu durum, öğretmenlerin sesini kısıp itaat eden bir profil oluşturma çabasının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
DATÇA’DA BARDAK TAŞTI
Datça Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde yaşanan olaylar ise dikkat çekiciydi. 35 yıllık deneyime sahip bir edebiyat öğretmeni ve 30 yıllık bir matematik öğretmeni, iftira ve kumpas süreçleriyle sürgün edildi. Bu durum, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği gibi tarikat bağlantılı güçlerin, anayasa ve Türk Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı bir şekilde öğretmenlerin geleceğini tehdit ettiği belirtildi. Datça halkı, bu haksızlıkların sona ermesi için mücadeleye devam ediyor.
EĞİTİM-SEN: SALDIRILARDAN KORKMUYORUZ
İlk açıklamayı yapan Muğla Eğitim-Sen Şube Başkanı Nilüfer Enginsu, eğitimde yaşanan baskıları ve saldırıları güçlü bir şekilde dile getirdi. Enginsu, yaptığı açıklamada, "Öyle bir kötülükle mücadele ediyoruz ki, neredeyse alanlarda sabahlayacağız. Her gün, her an bir yerlerden saldırıya uğruyoruz. Neye itiraz edeceğimizi, neyi nasıl savunacağımızı şaşırmış durumdayız" ifadelerini kullandı. Datça’daki sürgünlere karşı tepkilerini yinelemek için toplandıklarını ancak daha alana çıkmadan birçok olaya tanıklık ettiklerini belirtti.
Açıklamalarda, Marmaris’teki kadın katliamı, Ortaca’daki Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan skandal ve CHP Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in gözaltına alınması ve kayyum atanması da yer aldı. Ayrıca, Antalya’da Sol Parti üyesi 12 arkadaşın gözaltına alınması da dikkat çekti.
SALDIRILARINIZDAN KORKMUYORUZ, SUSMUYORUZ
Enginsu, "AKP iktidarı ekonomiyi çökertti, kaynakları sermayeye peşkeş çekti. Artık halk uyanıp ses yükseltmeye başlayınca can havliyle saldırmaya başladı. Saldırılarınızdan korkmuyoruz, susmuyoruz. Direnmeye, itirazlarımızı haykırmaya devam ediyoruz" diyerek sözlerini tamamladı. Eğitim-Sen, eğitimde yaşanan sorunlara ve baskılara karşı mücadele etmeye kararlılıkla devam edeceklerini duyurdu.
İFTİRA VE KUMPAS SÜRECİ NASIL İŞLEDİ?
Datça Egitim Sen temsilcisi Seyran Sakarya, “Sürgün ve cezalandırmaların en çirkin örneğini Datça Anadolu İmam Hatip lisesinde gördük. Biri 35 yıllık öğretmenlik hayatının tümünü imam hatip okullarında geçirmiş bir edebiyat öğretmeni diğeri 30 yıllık matematik öğretmeni olan bu arkadaşlarımız için iftira ve kumpas süreci nasıl bir seyir izlemiş gelin birlikte bakalım:
* Şehitlere hakaret edildiği iftirası atılmış fakat iddianın asılsız olduğu ispatlanmıştır.
* Öğrencilere cinsel içeriği olan bir kitap okutulduğu iftirası atılmış fakat kitabın öğrenciye ait olduğu ispatlanmıştır.
* Öğrencilere oruç tutmayın, türban takmayın denildiği iftirası atılmış fakat iftira olduğu ispatlanmıştır.
* Kütüphanede FETÖ yanlısı kitap bulunduğu ve bu kitapların iki arkadaşımıza ait olduğu,
* Kütüphanede cumhurbaşkanını eleştiren kitaplar olduğu ve bu kitapların da iki arkadaşımıza ait olduğu iftirası atılmış ve bu iddiaların asılsız olduğu ispatlanmıştır.
* Bir arkadaşımızın Selahattin Demirtaş'ın kitabını öğrencilere sattığı, pazarladığı ve tanıttığı iftirası atılmış fakat bunun da iftira olduğu ispatlanmıştır.”
ÖĞRENCİLER ARASINDA KUTUPLAŞMALAR YARATILDI
ÖNDER vakfının okuldaki uzantısı olan Din Kültürü Öğretmeninin, bu iftiraları kullanarak öğretmenleri şikâyet etmekle tehdit ettiğini de sözlerine ekleyen Seyran Sakarya, bu kumpasçı Din Kültürü Öğretmeni, sınıf içinde öğrencilerin etnik ve mezhepsel farklılıklarına vurgu yapan konuşmalar yaparak öğrenciler arasında kutuplaşmalar yaratmıştır. Ardından bürokraside tanıdıkları olduğu tehdidini savurarak öğretmenleri baskı altına almaya çalışmıştır. Gerek öğrenciler arasında gerek öğretmenler odasında, okuldaki çalışma barışının tamamen bozulmasına sebep olmuştur.
Bütün bu iftiraların mesnetten yoksun, asılsız olduğu ispatlanmasına rağmen okuldaki bu kumpasçı ve iftiracı unsurlar öğretmenlerimiz hakkında bir dosya hazırlayarak şikayetçi olmuşlardır. ÖNDER denen bu karanlık dernek soruşturmaya dahil ve müdahil olmuş, arkadaşlarımızı hedef göstermiş, yetkili makamlara baskı yapmıştır” diye konuştu.
SÜRGÜNÜNE KONU OLAN SUÇLAMALAR
* Eşcinsel içerikli kitap okutmak(kitap ya da yazar ismi belirtilmemiş)
* Selahattin Demirtaş’ın kitabını sınıfa getirmek (kitap sınıfta bulunan bir öğrenciye ait olup öğrenci bunu dile getirmiştir üstelik),
* Burhan Sönmez'in Taş ve Gölge adlı kitabını öğretmenler odasına getirmek,
* Deniz Gezmiş'i övmek, Adnan Menderes’i eleştirmek,
* Mehmet Uzun'un Kader Kuyusu adlı kitabını öğrenciye tavsiye etmek,
* Yedi Güzel Adam diye bilinen şairlerin bir kısmını beğenmemek ve edebi eleştiri de bulunmak
Bu iddiaların bir kısmı suç değil, bir kısmı arkadaşlarımız ile ilgili dahi değil, bir kısmı da öğretmenlerimizin görevi gereği yapmaları gereken durumlardır. En önemlisi de bu suçlamaların hiçbiri sürgün gerekçesi olamaz. Anlaşılan odur ki karar verilmiş geriye kılıf uydurmak kalmıştır.
Sayın müfettişlerimiz muhtemelen suçlamaya konu ettikleri hiçbir kitabı okumadan bu kitapları yargılayıp öğretmenlerimize cezalar yağdırdılar.
CEZALANDIRMANIN ASIL NEDENİ BAŞKA
Sakarya, Datça'daki öğretmenlerin haksız yere cezalandırılmasının ardında yatan gerçeklerin tarikat ve cemaatlerle yapılan protokoller olduğunu belirterek, Millî Eğitim Bakanlığı’nın son yıllarda sivil toplum kuruluşu adı altında tarikat ve cemaatlerle işbirlikleri yaptığını ifade etti. Bu işbirlikleri çerçevesinde okullarda uygulanmaya çalışılan ÇEDES projesinin, din görevlileri eliyle hayata geçirilmeye çalışıldığını vurguladı.
Eğitim-Sen, projenin ülkenin birçok yerinde hızla hayata geçirilmek istendiği gibi Datça'da da uygulanmak istendiğini ancak yerel öğretmenlerin çoğunun Eğitim-Sen üyesi ve ilerici bir yapıdan oluştuğunu dile getirdi. "ÇEDES’e hayır" basın açıklamasını gerçekleştiren öğretmenlerin, projenin uygulanmasına engel olduğunu ve bu nedenle cezalandırıldıklarını öne sürdü.
Eğitim-Sen, öğretmenlerin demokratik duruşlarının ve hak arayışlarının baskı altına alınmasına karşı durmaya devam edeceğini duyurdu. Bu tür uygulamaların eğitimdeki özgürlükçü ve laik anlayışa zarar verdiğini belirtti.
BİLEŞENLER VE DATÇA HALKI OLARAK SORUYORUZ
* Kitap okumak ve okunmasını tavsiye etmek suç mudur?
* Hakkında herhangi bir mahkeme kararı olmayan bir kitabı sırf yazarından dolayı suç unsuru olarak gösteren bir yasa maddesi var mıdır?
* Bahsi geçen Din Kültürü Öğretmeninin okulda işyeri barışını bozduğu birçok kez idareye bildirilmişken bu öğretmen hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
* Bu kişi her fırsatta, bakan yardımcısıyla samimi olduğunu ifade ederek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Okul idaresi, öğretmen ve öğrenciler üzerinde baskı kurmuş mudur?
* Yürütülmekte olan bir soruşturmanın içeriğinden, konunun taraflarından biri olmamasına rağmen ÖNDER İmam Hatipliler Derneği nasıl haberdar olmuştur?
* Edebiyat Öğretmenine neden Yedi Güzel Adam hakkında olumsuz görüş belirttiniz sorusu sorulmuştur. Yedi Güzel Adam olarak tanımlanan kişilere dair olumsuz görüş belirtmek suç mudur?
* İdari mevzuatta buna dair bir madde var mıdır?
Son olarak elimizde 1796 Datçalı vatandaşın imzasıyla bugün Muğla Valiliğine yürüyoruz. İlçede yaşayan binlerce vatandaşın talebi üzere, adaletin gereği olarak, haksız yere verilen sürgün cezalarının durdurulması konusunda Muğla Valiliği’ni göreve davet ediyoruz. Bu haksız uygulamadan vazgeçilene kadar direnmeye devam edeceğiz.”
Açıklama sonrasında toplanan 1900 imza valiliğe teslim edildi.
Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)