USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Kültür Sanat

200 YILLIK 3 BİN PARÇALI YÖRÜK ÜZESİ

Muğla’nın Fethiye ilçesinde 3 bin parçadan oluşan Enver Yalçın Yörük Üzesi’nde en az 200 yıllık çeşitli eşya, alet ve edevatı görmenin keyfi yaşanıyor.

200 YILLIK 3 BİN PARÇALI YÖRÜK ÜZESİ
11-09-2024 10:52
13-09-2024 15:29
MUĞLA
Muğla’nın Fethiye ilçesi Kargı Mahallesi’nde 1998 yılında faaliyete geçen 300 dönüm üzerinde organik tarımın da yapıldığı Enver Yalçın Yörük Üzesi ziyaretçilerini Yörüklerin yaşamından kesitler sunuyor. 20’ye yakın öğrencinin hem çalışıp hem de eğitim gördüğü müzenin içinde 3 bin parçadan oluşan Yörüklerin geçmişinden günümüze gelen 150-200 yıllık her türlü eşya, giysi, meslek, alet edavat ve fotoğraflar ile yazılarını görmenin keyfi yaşanıyor. “Yörük Üzesi”, yanlış yazılmadı. Eskiden “Müze” iken Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın isteği üzerine bu ibarenin kaldırılması gerekince “M” harfi silinince adı olmuş “Üze”
MÜZE YAZISINI İÇİMİZ ACIYARAK KALDIRDIK
1991 yılında araziyi satın alarak tesisi 1998 yılında apart ve pansiyon olarak kurduklarını, arazinin içine de Türkiye’nin ilk Yörük Müzesini kurduklarını belirten Enver Yalçın. Müze’nin nasıl “Üze” olduğunu şöyle anlattı: “3 sene önce Kültür ve Turizm Bakanlığımız bana gönderdiği 7 sayfalık yazı ile ‘Müze’ sözcüğünün devlete ait olduğunu, bu kelimeyi kullanamayacağımı söyledi. Buradaki eserlerimiz bir Roma, Bizans veya Hitit döneminin önemli eserleri. Dünyada sadece burada olan parçalar mevcut. Biz burada girişten ücret almıyoruz. Müze belgesi almak için büyük şartlar var. Bunları yerine getirmem mümkün değil. Yasaya saygımız var, içimiz acıyarak Müze’nin ‘M’sini kaldırdık” dedi.
MÜZE İLE RESTORAN YANYANA
1991 yılında araziyi satın alarak tesisi 1998 yılında apart ve pansiyon olarak kurduklarını, arazinin içine de Türkiye’nin ilk Yörük Müzesini kurduklarını belirten Enver Yalçın, “Yüce Mustafa Kemal Atatürk, ‘Benim için en iyi insan işini en iyi yapandır’ sözünden yola çıkarak hem işimizde gücümüzde ve hem de büyük gurur duyduğumuz müzemizle yurt içi ve yurt dışında çok tanınır hale geldik” dedi.
Restoranının yanında 2 kattan oluşan yaklaşık bin metrekarelik Yörük Müzesi’nde Yörüklere ait antika eşyaları yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açan Enver Yalçın, koleksiyonerliğe merhum dedesi Fettah Çavuş ve merhum babası İsmail Yalçın'ın yıllar önce kullandığı aletleri iş yerinde sergilemekle başladığını ifade etti.
GEÇMİŞE IŞIK TUTAN MUHTEŞEM BİR MÜZE
Geçmiş yıllarda Anıtkabir’de görerek çok duygulandığı Kurtuluş Savaşı Müzesini gezdikten sonra bu müzeyi kurma fikrinin oluştuğunu belirten Enver Yalçın, “Misafirlerime ve tüm insanlara, atalarımızın yüzyıllardır kullandıkları yaklaşık 3 bin parça alet ve eşyayı, o zamanki şartlarda onların çektiği sıkıntıları şimdiki teknoloji arasındaki farkı anlatmaya çalıştım. Bu vatanı atalarımız kolay kazanmadı. Geçmişini bilmeyen insanların geleceğini göremeyeceğini hatırlatmanın şehit ve gazi torunu olarak bir görev olduğunu düşünerek yola çıktım. Bu müzedeki malzemeleri tüm Akdeniz’i, Teke yöresini ve Fethiye’nin 71 köyünü dolaşıp, kullanan yaşlı insanlarla sohbet edip hatıralarını dinleyerek, sağ olanların resimlerini çekip, olmayanların da varsa resim ve isimlerini  alarak sağladım. İyi ki bu müzeyi açmışım. Birçok insandan tebrik ve teşekkür alıyorum” dedi.
ÜÇ KEZ YAMA YAPILMIŞ KÜREK VAR 
Eski yıllarda bir ayakkabının birkaç kez yamandığına şahit olunduğunu dile getiren Yalçın bir küreğin yamandığına kimsenin şahit olamayacağını hatırlatarak şunları söyledi: “Bu müzede parasızlıktan üç kez yamanarak çalışmalara devam edilmiş bir kürek var. 4 kez yamanmış lastik ayakkabılar da hala duruyor. Bir kuruşa ihtiyacın olduğu dönemlerden kalan malzemeler var. Buradaki eserler bizler için çok önemli. Bunu gençlere de anlatmamız gerekiyor. Çünkü Atatürk ‘Bir neslin geleceğini bir önceki nesil tayin eder’ diyor. Bizden önceki nesil bize nasıl bu güzel coğrafyayı bıraktıysa biz de gelecek nesle güzelini bırakmak zorundayız. Dikip üretmeliyiz. Hazırcı toplum olduk, bundan acilen uzaklaşmalıyız. Yörüklerin günlük neye ihtiyaçları varsa, hangi işi yapıyorlarsa bire bir onların birer örneği burada. Demircisi, fırıncısı, berberi, semeri, tekerleği, kağnısı, dirgeni, yabası, ilk yağ ve gaz lambaları ve daha nicelerini burada sergiliyoruz.”
CİDDİ SAYIDA ZİYARETÇİMİZ VAR
Yıllık ortalama 150 bin kişinin geldiğini belirten Enver Yalçın, “Esas işimiz tarım. İlk önceleri hobi olarak başlattığımız pansiyon ve apartçılığın yanında müzemiz dünyaca ünlendi. Bahçelerimizde her türlü sebze, meyve ve ağaç yetiştirerek organik tarıma da yöneldik. Müze olarak ünümüz sınırlarımızı aştı. Dünya çapındaki büyük tur şirketlerinin tanıtım kitaplarının kapaklarına girmeye başladık. Odun ateşinde pişirdiğimiz yemeklerden, yaylalardan özel getirdiğimiz içme sularına ve tabii ki özellikle müzemize kadar özel tanıtımlar yapılıyor. Ortaya işin bir başka ilginç yanı çıktı. Müzeyi gezen misafirlerimiz arazimizi de gezmeye başladılar. Hatta durum öyle bir hale geldi ki onlara misafirlerimize incir ve zeytin toplatıyorum. Hatta yaktığımız odunun külüyle duş yapmayı öğretiyoruz. Zeytinyağlı sabun, reçel ve daha çok sayıda ürün yapma eğitimleri veriyoruz. Yaklaşık 150 ülkeden gelen insanlar sayesinde özel tanıtımımız yapılıyor” dedi. 
KÖY ENSTİTÜLERİNİN SİSTEMİNİ BURADA İŞLETMEYE ÇALIŞIYORUZ
“İşsizlikten bahsedildiğinde dizlerimin canı kaçıyor” diyen Yalçın, “Kimse çalışmak istemiyor. Ana, baba, dede ve nine parası yemek istiyor. Bankaların dağıttığı kredi kartlarına borçlanarak hep yediğini borçla yiyor. Bir gün sonrayı düşünen yok. Burada 20-25 kişi arasında çalışanımız var. Ayrıca yaz aylarında maaş ödeyerek çalıştırdığımız 20’ye yakın öğrencilerimiz de var. Ekmek nasıl yapılır, incir, zeytin nasıl toplanır, bir ürün nasıl yetiştirilir, budama nasıl yapılır şeklinde eğitimler veriyoruz. Yani Hasan Ali Yücel’in kurduğu Köy Enstitülerinin sistemini burada işletmeye çalışıyoruz. Dağlarda yetişen özel yemişler var. Biz bunları kendimiz toplamayıp çevredeki öğrencilerin toplamasını istiyor ve onlardan para karşılığında satın alarak eğitimlerine katkıda bulunmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. 
İLGİNÇ YAZI VE UYARILAR
* Misafirlerimize önemle arz olunur: Müessesemiz köy yerinde olup, Yörük yaşamının canlandırıldığı yer olduğundan ayrıca kendimizde çiftçi olduğumuzdan horoz öttü, eşek anırdı, öküz böğürdü, kuzu meledi, kedi miyavladı, köpek havladı gibi şikayetleri kabul etmeyiz. En derin saygılarımızla Yalçın ailesi adına Enver Yalçın.
KİM NEYİ SEVER
Müze ve restoranın bulunduğu alanlardaki bazı yazılar:
*Beyaz karayı, sinek yarayı, zengin de parayı sever
*Yemek tuzu, rakı buzu, maymun muzu sever
*Ördek kazı, güzel nazı, aşık da sazı sever
*Ana çocuğu, çoban gocuğu, yumurtada sucuğu sever
*Ocak közü, kirpik gözü, ozan da sözü sever
*Garip sılayı, yiğit halayı, tencere de kalayı sever
*Davul zurnayı, avcı turnayı, deve de hurmayı sever
*Alim kelini, cömert elini, cimri de dilini sever
*Çöl yağmuru, çizme çamuru, oklava da hamuru sever
*Geveze atmayı, tembel yatmayı, pazarcı da satmayı sever
*Şişe tıpayı, şarap kupayı, eşek de sopayı sever
*Ebe bebeği, kahve dibeği, cengi de göbeği sever
*Memur masayı, ermiş asayı, hakim de yasayı sever
*Haylaz döveni, dalkavuk öveni, hergele de söveni sever
*Sarhoş dostunu, ayı postunu, yaşlı da bastonu sever
*Hatip lafı, suçlu affı, açıkgöz de safı sever
*Orman çamı, kedi damı, işçide zammı sever
*kuş darıyı, çiçek arıyı, erkek de sessiz karıyı sever
*Mektup pulu, zampara dulu, tanrı da güzel kulu sever
*Esnaf da parasını peşin ödeyen müşterisini sever.


Editor : Mustafa SARIİPEK (Yayın Danışmanı)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
ÇOK OKUNANLAR
ANKET TÜMÜ
ARŞİV ARAMA
PUAN DURUMU TÜMÜ