
Çanakkale’de Veteriner Hekim Esra Şanlıtürk, orman yangınlarından etkilenen hayvanlara ilk müdahalenin hayati önem taşıdığını belirterek, yaralı hayvanın üzerine direkt su dökülmemesi ve su içirilirken dikkatli olunması gerektiği konularında uyarılarda bulundu.
Veteriner Hekim Esra Şanlıtürk, yangınlardan sonra hayvanlara yapılan ilk müdahalenin çok önemli olduğunu açıkladı. Veteriner Hekim Şanlıtürk, yangından etkilenen hayvanlarda deri bozulmalarından ziyade dumandan kaynaklı akciğer problemlerine öncelik verilmesi gerekliliğine değinerek hayvanların da dumanlı sahalardan çıkarılırken solunum yollarının bir bez yardımıyla filtrelenmesi gerektiğini aktardı. Yangında doku kaybı yaşayan bir hayvana direkt su veya buz uygulaması yapılmaması gerektiğini vurgulayan Şanlıtürk, bir nemli bez yardımıyla temas edilmesi gerektiğini söyledi. Şanlıtürk, yangından etkilenen bir hayvanın tedavi sürecinin ise 1-2 ay aralığında olduğunu ifade etti.
Orman yangınlarından etkilenen hayvanlarda öncellikle duman kaynaklı akciğer problemlerine dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Veteriner Hekim Esra Şanlıtürk, "Orman yangınlarında deri doku bozulmalarının yanında asıl önceliğimiz aslında dumandan kaynaklı akciğer problemleri. Karbonmonoksit zehirlenmeleri sonucunda aslında birçok hayvan yanmaktan ziyade boğularak ölüyorlar. Orman yangınları dediğimiz olay zaten yaklaşık yarım saat içinde hektarlarca alana ulaşabiliyor. Acil müdahaleyi yapmamız neredeyse imkansız hale geliyor. Yangını söndürdükten sonra hayvanları çıkardığımızda ya hayvanlar tamamen saf oksijene maruz bırakılmalı hayvan eğer bunu yapamıyorsak hala duman içerisindeyse kendi tişörtümüz dahi olabilir hafif üzerine su döküp biz insanlarda da olduğu gibi burunlarını ağızlarını kapatarak o bölgeden çıkartabiliriz" dedi.
Hayvanlarda yangın kaynaklı yaşanan deri bozulmalarında direkt su veya buz uygulamasının tehlikeli olacağını vurgulayan Şanlıtürk, "Hayvanlarda deri bütünlüğünü bozan yanıklarda özellikle suyla müdahale buzla müdahalenin dışında bir tişörtünüz ya da havlu ya da başka bir şey hepimizin aracında ya da etrafında bir bez parçası oluyor bunu biraz suyla ıslatıp o bölgeyi nemlendirseniz çok daha iyi olur. Tüylerin ya da derinin, bu kanatlı da olabilir bir yılan da olabilir. Derinin daha fazla tahribat görmesini engellersiniz. Bunlarla o alanı kapatıp da acil ekiplerine teslim ettiğinizde bizim işimiz de çok daha kolay olacaktır. Şimdi aslında için için yanar kıl yapısı bunun üzerine su bastığımızda kılın altında deriye nüfuz eden kısım daha da şiddetli bir hale dönüşüyor ve enfeksiyon üremeye yatkın bir hale geliyor. Bu aşamada derinin de üstünü nemli bir şeyle kapatıp oradaki acıyı azaltmak çok daha doğrudur. Bilinenin aksine buz uygulamak durumu çok daha şiddetlendirir" ifadelerini kullandı.
Kaplumbağaların diğer hayvanlara nazaran kabuklu bir hayvan oldukları için vücut sıcaklıklarının düşürülmesi ve nemlendirilmesi için ise su uygulamasının iyi geleceğini açıklayan Esra Şanlıtürk, "Kaplumbağalar bir tık daha farklıdır diğerlerine nazaran. Kaplumbağalar kabukları gereği çok kalın bir kabuğun içindeler. Yangına maruz kaldıklarında kabuk evet kabuğu söndürebiliyorsunuz ama o kabuğun içerisindeki ısı miktarı artmaya devam ediyor. Çoğunlukla kaplumbağalar için yapabileceğimiz şeyler çok az oluyor. Ama bir kaplumbağa gördüğünüzde bu sefer uygulamayın dediğim şey su uygulama olayı burada işe yarayacaktır çünkü kabuğun üzerinden su geçemeyeceği için en azından deriden biraz nemlenme sağlanabilir. Onun dışında zaten yangınla birlikte kabukları çatlıyor bu gibi olaylarda kabuğun içine olabildiğince su vermeye çalışabilirler" diye konuştu.
Yangın etkisiyle strese giren hayvanlara su içirilirken daha dikkatli olunması gerektiğini belirten Şanlıtürk, "Mutlakla hayvanlara su içirmeye çalışsınlar ama bunda da dikkatli olsunlar bizim gibi kolay su içebilen varlıklar değiller. Solunum stresiyle birlikte boğazlarında kalma ihtimali, aspire etme ihtimalleri çok fazla. Az az da olsa su içirmeye çalışsınlar" dedi.
Orman yangınlarında karşılaşılan hayvanların vahşi canlılar olduğunun altını çizen Şanlıtürk, "Yaklaşırken biraz daha dikkatli yaklaşmaları gerekiyor çünkü canı acıyan ya da bölgesi tehdit edilen bütün hayvanlar aslında tehlikeyle birlikte daha saldırgan hale geliyorlar. Yardım etmeye çalışırken kendimize de zarar vermememiz gerekiyor. Bir yılanı, oluklu kertenkeleyi bir dal parçasıyla alıp ondan sonra bir şeyin içine alabilirler. Yangın sırasında en fazla karşılaştığınız canlılar ne yazık ki domuzlar ve yaban hayvanları. İşte çakallar, kurtlar, ayılar oluyor. Onlara da bırakın siz değil gerçekten bu işi bilen insanlar yaklaşsın çok çok ciddi sorunlar doğurabiliyor. Olabildiğince yetkililere haber verirseniz sadece bizler değil orman ekipleri de itfaiye ekipleri de zaten yaban hayvanlarına nasıl yaklaşmaları gerektiğinin eğitimini alan insanlar" şeklinde konuştu.
Orman yangınlarından etkilenen hayvanların yaklaşık 1-2 ay tedavi süreçleri olduğunu aktaran Şanlıtürk, sözlerine şöyle devam etti:
"Sonrasında da asıl önemli kısım geliyor acil müdahaleyi yaptıktan sonra nereye götürmemiz gerekiyor hayvanı çünkü halkın yapabileceği yaklaşık 15 dakikalık kısımdan oluşuyor. Sonrasında bizim tedavi aşamamız yaklaşık 1 ay, 2 ay süren bir tedaviye dönüşüyor. Deri tedavisi bir şekilde toparlanabiliyor. Evet maddi hasarlı yaralara girer yani doku kaybı vardır, iyileşmesi uzun sürer, çoğunlukla deri bütünlüğü bozulduğu için dikiş atılmaya müsait dokular değildir hatta kasın bile çok büyük bir kısmını kaybedebiliyoruz. Bu aşamada ya açık yara tedavisi uyguluyoruz ya da sonrasında pansuman o bölgeyi kapatarak tedaviler yapılıyor. Tamamen aynı şekilde yanmış ya da yarası oluşmuş hayvanda farklı seçenler seçebiliyoruz. Dokunun ne kadar nekroze olduğuna, dokunun hangi organlar yakın olduğuyla ya da en kötü kısmı damar alanlarına ne kadar yakınız bunlarla beraber yapacağımız tedaviler de çok çok değişiyor."
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : Haber Merkezi