“Stop to Come” Diyecek kabalıkta değiliz… Esnafız. Ama ne olacak bu halimiz?
Yurt dışına gitmek için, yabancı konsolosluklara vize almak adına onca evrak veriyoruz.
Turist getirtebilmek için ise büyük bir emek ve çaba harcıyoruz. Yurt içi ve yurt dışı fuarların tamamında varız…
WTM London! World Travel Market-Londra; Dünya’nın en prestijli Turizm fuarlarından biri…
Ülke olarak biz de oradaydık. Katıldık, popülerdik, dikkat çektik.
Peki soralım şimdi: 2026 sezonunu garantiledik mi? Sezonumuz dolu mu geçecek gerçekten?
Sezonun iyi geçebilmesi için gelen misafirleri ağırlamaya hazır mıyız?
Sezon boyunca yaşanan motosiklet kazaları, Atv’li araç gürültüleri….Her sezon başı trafiği kilitleyen bisiklet yarışları…
Çözüme kavuşturulmamış onlarca sorun varken, misafir ağırlayabilmemiz için önce evimizin hazır olması gerekmez mi?
O prestije, o vizyona sahip olmamız şart.
Vizyonlu turist istiyorsak, vizyonlu misafir istiyorsak önce evimizin vizyonunu tamamlamak zorundayız.
Marmaris Kapalı Çarşı’nın tadilatı bile kurumlar arasında ciddi tartışmalara sebep oldu.
Bu tartışma kısa sürede bitecek gibi de görünmüyor.
Hal böyleyken; Biz “kimi nereye getirmek” için fuar, fuar dolaşıyoruz?
Bir kaosun ortasında mı ağırlayacağız misafirimizi?
Hâlâ kalifiye personel eksiğimiz var…
Hâlâ markalaşma konusunda çok gerideyiz…
Ama bir yandan da “vizyonlu turist” istiyoruz.
Oysa İspanya gibi Turizmde, Dünya markası olmuş ülkeler, yıllardır “Stop to come!” diyor.
Biz ise hâlâ; “Please come…” demeye devam ediyoruz.
Oysa mesele sadece turist çekmek değil.
Mesele; Turizmi, beldemizi, işletmemizi sağlam bir temele oturtmak.
O temeli oluşturduğumuzda, vizyonu yakaladığımızda, düzeni kurduğumuzda…
İşte o zaman biz de gönül rahatlığıyla “Stop to come” dememiz gerekirken, yine “Welcome” diyeceğiz…
Çünkü o zaman, kapımızı kapatsak bile bacadan girmeye çalışan olur. Turizmimizi iyi seviyelere çıkartmış olacağız..
İşte o zaman biz de gerçekten bir Turizm ülkesi oluruz..


