USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

“HAYATIMIZ, BU KADAR PAMUK İPİNE BAĞLI OLAMAZ”

14-11-2025
Trafik teröründen sağ çıkıyoruz, ama sofrada pusuda bekleyen başka bir terör var: gıda terörü.
Almanya’dan Türkiye’ye tatil için gelen bir Türk ailenin yaşadığı dram, hepimize aynı soruyu sordurdu:
Bu ülkede neye güveneceğiz?
Elimizi nereye uzatacağız?
Çocuğumuza ne yedireceğiz?
Hayatımız neden bu kadar pamuk ipliğine bağlı?
Ortaköy’de yedikleri midyeden ve restorandaki yemekten sonra fenalaşan 3 ve 6 yaşındaki iki kardeşin hayatını kaybetmesi, anne ve babanın hâlâ yoğun bakımda olması…
Bu yalnızca bir “haber” değil, bir ülkenin gıda güvenliğinde kırmızı alarm işareti.Dünya Sağlık Örgütü uyarıyor. CDC uyarıyor. Ama en çok biz etkileniyoruz. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nin (CDC) verilerine göre, dünyada her yıl 76 milyon kişi gıda zehirlenmesi yaşıyor.
Bunların 350 bini ağır hastalanıyor, yaklaşık 5 bini ölüyor.
Belirtiler hep aynı:
Mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, halsizlik, ishal, baş dönmesi…Araştırmalara göre;
B. cereus…
Isıya dayanıksız toksin üretiyor.
Yeterince pişmeyen pilavda bile ölümcül olabilir.
Yeterince pişmemiş et, tavuk, deniz ürünleri
Bozulmuş süt ürünleri..
• Kirli suyla yıkanmış sebzeler
• Çiğ yumurta
• Açıkta bekleyen yiyecekler
Bunların her biri potansiyel bir kurşun..
Türkiye, AB raporlarında zirvede…
Avrupa Birliği’nin RASFF gıda alarm sistemine göre:
Geçtiğimiz yıl AB ülkelerine bildirilen gıda risklerinde Türkiye 408 bildirimle birinci oldu.
Ve en acı tarafı şu:
Meyve ve sebzelerimizde en fazla pestisit (tarım ilacı) kalıntısı bulunan ülke yine biziz.
168 kez “Türkiye’den gelen sebze ve meyveler sınırdan geri döndü” bildirimi yapıldı.
Bir ülkenin tarımıyla övünmesi güzeldir.
Ama tarımının dünya tarafından zehirli bulunması kadar acı bir şey yoktur.
Dünyanın en zararlı içecekleri listeleniyor…
Bizim marketler tıklım tıklım.
Birinci: Kola
İkinci: Hazır meyve suları
Üçüncü: Sıcak çikolata
Dördüncü: Enerji içecekleri
Beşinci: Alkol
Altıncı: Milkshake
Yedinci: Süt tozu içeren hazır kahveler
Kısacası raflar dolu, ama güven boş.Peki şimdi ne yapacağız?
Bu Dünya’da neye güveneceğiz?
Neyi gönül rahatlığıyla yiyeceğiz?
Çocuklarımızı nasıl koruyacağız?
Tek çözüm; bireysel önlem değil, ülkesel zihniyet değişimi.
• Hijyen denetimleri sıklaşmalı, göstermelik olmamalı.
• Halk sağlığı denetimleri şeffaf olmalı.
• Pestisit kullanımı sınırlandırılmalı, kontrol edilmeli.
• Sokak lezzeti kültürü güvende olmalı, kayıt dışılık bitmeli.
• İşini düzgün yapan esnafın itibarı korunmalı.   Gıda güvenliği, bireysel tedbirlerle değil; güçlü bir politika, bilimsel yaklaşım ve yaygın denetimle sağlanabilir.
Her bireyin güvenle yemek yiyebilmesi, bir ülkenin sağlığının en temel göstergelerinden biridir..
Bu acı olay, yalnızca bir aileyi değil, hepimizi yaktı.
Dilerim ki bu kez, yaşananlar unutulmasın…
Ve bu topraklarda bir gün, “Bu ülkede neye güveneceğiz?” sorusu tarih olsun!
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?