USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HAYALLERİNİZDEN VAZGEÇMEYİN! 

29-04-2024

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tanıştılar. 

İlk görüşte aşktı onların ki…. 

Bir üst sınıftan ders alıyordu Eser… Sıla’yı ilk üniversitenin kampüsünde kitap okurken fark etmişti. 

O ilk karşılaşmadan sonra, Sıla’yı tekrar tekrar görebilmek için hep aynı saatte sınıfının önünde bekliyordu. Sıla’da fark etti sonunda Eser’i… 

Bu iki utangacın konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başardılar. 

Birlikte geçirilen mutlu zamanların ardından ilişkileri de büyüdü ve olgunlaştı. 

Öyle sıkı kökler saldı ki toprağa bu aşk; mutluluğa bir eylül akşamında ‘evet’ dediler. 

Doktor Eser,  Ankara’nın iyi hastanelerinden birinde ‘genel cerrah’ olarak çalışmaya başladı. 

Günler bir biri ardını kovalarken; ev işleri , çocuk derken zaman su gibi akıp gidiyordu… 

Sıla hayatında bir eksikliğin olduğunun nihayet  farkına varmıştı. ‘Çalışmıyordu’… 

Önceleri aşk galip gelmişti, üstünde durmamıştı. 

Oysa , Sıla Hacettepe’de eğitim görmüş; başarılı ve gelecek vadeden bir öğrenciydi. 

Sıla çalışmak istediğini hazırlayacağı bir akşam yemeği ile anlatmaya karar verdi. 

Eser’in izinli olduğu bir Pazar akşamı, Sıla çok güzel bir yemek masası hazırladı. 

Yemek masası öyle mükemmel donatılmıştı ki; güzel bir gece geçireceklerine içtenlikle inanıyordu Sıla.  

Evliliklerinin üzerinden 5 yıl geçmiş; aileye ‘Ecem’ ismini verdikleri kızları da katılmıştı.  

Kocası o gece erken geleceğine dair söz vermişti.  

Evin salonunda öyle güzel hazırlanmış bir ortam vardı ki; çiçekler, evlilik fotoğrafları, loş bir ışık ve enfes yemekler… 

Eser geç kalmıştı… 

Sıla beklerken; anılarla dolu bir yolculuğa çıktı. Üniversitede ilk tanıştıkları an, ellerinde her akşam Eser’in papatya demetleriyle eve gelişleri, sinema izleyişleri ve bunlara eklenecek bir sürü mutlu anılar… 

Sonrası mı? 

  • Eser o gece eve gelmedi. 

Her şey Sıla’nın hayal ettiği gibi olsaydı; o gece Eser eve gelseydi Sıla ona ‘çalışmak’ istediğini açıklayacaktı. 

 1 

 Oysa ki,  Eser çok iyi kazandığı için Sıla’nın çalışmasını istememiş; kızlarını büyütmesini rica etmişti 

ilk evlendikleri dönemde.  

Sıla eşini kırmamış, o anda aşkınında büyüsüyle farkında olmadan ‘tamam’ demişti.  

Zaten,  bu eve gelmeme durumları çok sık yaşanır olmuştu.  

Evde olduğu dönemlerde artık konuşmuyor ve hiçbir şey paylaşmıyorlardı.  

İki yabancı insan olmuşlardı sanki… 

Sıla, bir kadının varlığından haberdarı artık ve ne yapacağını bilmiyordu.  

Evet Sıla aşık olduğu adamla evlenmiş; muhteşem bir evde oturan, maddi durumları iyi, belki dışarıdan bakıldığında herkesi imrendirecek bir evliliği olmuştu. 

Asıl soru orada düğümlüydü, Sıla mutlu muydu? 

Sıla ne yapmalıydı? 

Oysa o; Eser ne istediyse yapmış, hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştı. Varlığını evine, evliliğine adamıştı. 

Okulu dereceyle bitirmesine rağmen çok istediği ‘doktorluk’ mesleğini bile elinin tersiyle itmişti.  

Peki, doğru muydu bu? 

Bütün kurduğu hayallerin yıkıldığını artık kabul eder gibiydi… 

Düşünmekten ve ağlamaktan harap olmuştu günlerce, bir türlü ne yapacağına karar veremediği anların birinde kendini sokağa attı Sıla.Umarsızlık içinde kendini yeniden bulmanın yollarını düşledi.  

Yürüdü…Yürüdü…Yürüdü… ve saatlerce yürüdü. 

Sokağın sonunda onu bekleyen ‘mucizeden’ habersiz bir şekilde yürümeye devam ederken, üniversiteden onun başarısıyla gurur duyan öğretmeniyle karşılaştı.  

Sıla başından geçenleri başından sonuna kadar anlattı. 

Anlattıkça rahatladı… 

Öğretmeni hayretler içinde dinledi Sıla’yı… 

Nasıl olurda öğrencisi bu haldeydi? Neden çalışmazdı? Bunca emek nasıl heba edilirdi? 

O değil miydi eğitimini dereceyle bitiren? 

O değil miydi her fırsatta ‘çalışmaktan’ ve ‘başarılı bir cerrah’ olmaktan bahseden genç kadın? 

 2 

Onu dinledikten sonra sadece şunu söyledi o bilge öğretmen; her ne karar verirse versin, işinin hazır olduğunu söyleyip ‘seçim senin, hayat senin’ dedi.  

Sıla o akşam eve döndü…Uzun uzun düşündü.  

Zor da olsa bir karar vermek zorundaydı  ‘ya  evli ama mutsuz bir kadın olacaktı ya da hayallerinin peşinden gidecekti’.Zordu fakat çok da önemliydi.  

Kararı kafasında iyice olgunlaştırdıktan sonra kalemi aldı ve çok kısa bir not yazdı Eser’e; 

‘Seçimini yaptın sen’. 

Sıla bu küçük notu, yemek masasının üstündeki solmuş papatyanın arasına iliştirdi.  

Minik prensesi Ecem’in elinden tuttu; yıkık ama omuzları dik bir kadın olarak, en önemlisi bir doktor olarak yerinden kalktı ve kapıya doğru ilerledi.  

Evden bir çöp bile almadan kapıyı sertçe çekti, çıktı…. 

İşte!  Sıla’nın hikayesi bu! 

Hep savunduğum bir şey vardır: 

Hayallerinizden asla vazgeçmeyin! 

Eğitim biz kadınlar için çok önemli! 

Eğitiminizi tamamlayın! 

Ayaklarınızın üstünde durun ve çalışın hem de çok çalışın! 

 

 

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
Özlem GÜLER
Özlem GÜLER

ÖZGEÇMİŞİ
1986 yılında Adana’da doğdu. 
Babası ve annesi işçi-memur emeklisi. İki kardeşler. 
Emine Sapmaz İlkokulu (Adana), Evren Paşa İlköğretim Okulu (Marmaris), Sabancı Süper Lise –Yabancı Diller Ağırlıklı (Marmaris) mezunudur. 
2002-2004 yılları arasında, İskoçya’da The Fife College ‘da (Yüksekokul); Avrupa İş Yönetimi üzerine eğitim aldı ve ileri seviyede İngilizce öğrenimini tamamladı. 
2005 yılında Marmaris Belediyesi’nde çalışmaya başladı. Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğünde 10 yıl görev yaptı ve son beş yıl Özel Kalem Müdürlüğü’nde; Belediye Başkanının sekreterliğini yaptı.(özel kalem)
Marmaris Belediyesi’nde çalışmaya başladıktan sonra Açıköğretim Fakültesinde “Halkla İlişkiler ve Reklamcılık” üzerine eğitimini tamamladı. 
 4 yıl boyunca Marmaris Halk Eğitimi Merkezi’nde sözleşmeli İngilizce Usta Öğreticiliği (eğitmenlik) yaptı ve derslere girdi. Noterlerde Yeminli tercümanlık görevine devam etmektedir. 
Şu anda turizm de yöneticilik yapmaktadır. 
Premier Nergis Beach Otel’de 2 yıl Konaklama Müdürlüğü yaptıktan sonra şu an Julian Oteller’inde Misafir İlişkileri Müdürü olarak görevine devam etmektedir (süregelen)
Edebiyat Öğretmeni Hatice Altunay ve arkadaşları ile birlikte çıkardığı ve geliri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde okuma zorluğu çeken kız çocuklarına burs fonu olarak  aktarılan,  “Gülümseyen Turkuaz” isimli kitapta öyküsü bulunmaktadır. 
Osmaniye Anadolu Halk Bilimleri Kültür Akademisi’nin on yıldır düzenlediği “Bin Çiçekli Bahçe; Yaşar Kemal anısına Kısa Öykü&Şiir&Halk Bilimleri Yarışmasında”,  Halk Bilimleri Araştırması’nda ikincilik ödülüne layık görüldü. (2017)
Kitap okumayı, seyahat etmeyi, kısa öyküler yazmayı, ata binmeyi, spor yapmayı, dans etmeyi, şarkı söylemeyi, sinemaya gitmeyi ve sevdikleriyle vakit geçirmeyi çok sevmektedir. Ayrıca; ihtiyaç sahibi insanlara yapılacak olan sosyal sorumluluk projeleri içinde yer almaktan büyük onur ve mutluluk duymaktadır. İnsanlara yardım edebilmenin hayattaki en önemli erdemlerden biri olduğuna inanlardan. Yaşlılarla vakit geçirmekten ve onların deneyimlerini dinlemek onu çok mutlu etmektedir.  Bilginin ve eğitimim çok değerli olduğunu bilip; eğitimin ve kendini her anlamda geliştirmenin yaşının olmadığına inananlardan. İnsan her daim okumalı, yazmalı, bilgiyle beslenmeli ve bunları paylaşmalı. Yeni çıkan romanları, eğitim kitaplarını takip etmeyi ve mesleki yayınlar okumayı sevmektedir. 
12 yaşında bir erkek çocuk annesi.
ÖZLEM GÜLER