USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

FRİDA KAHLO "UÇMAK İÇİN KANATLARIM VARKEN SİZE NE İHTİYACIM VAR ?"(3)

16-07-2023

Karyolanın başında dikildiğim saatlerde arkamdan kayıp geçen insanların farkında değildim. Çünkü Frida Kahlo'nun acılı yalnızlığında, kurtulmasının mucize olduğu bir ortamda, tavandaki aynada gördüğü kadının silueti onu Dünyaya bağlamıştı.  O kadını, aynadaki kadını resmetmiş, kendi gerçekliği içinde acılarını, nefretini, hırsını, içinde ne varsa o resimlere akıtmıştı. İrin resimlerin içinde gizlenip kalmış, Frida Kahlo'yu çiçekli tacı ile yeniden diriltmişti. Yaşamın en güzeli onun hakkıydı. Çünkü kimse onun duygularını anlamamış, belki de kurtulması mucize olan bir kadına acıyla bakmışlardı. O kadının içindeki tüm acılar aynadan çizdiği resimlerle insanlığa acının aydınlığa ulaşmasını, hayata dönüşünü anlatmıştı. Taçlanmıştı ve kendi tacını, güllerini yine kendisi takmıştı. Başkasının takmasını beklememişti. Çünkü kim olduğunu biliyordu. Gücünü, yaşam sevgisini bitirmemişti.

Yaşamak istersen tanrı seni ölüm döşeğinden döndürür, çünkü daha Dünyevi amaçlarını bitirmemişsindir. Frida Kahlo'nun Dünyevi amaçları bitmemişti.

"Geceleri ölüm yatağımın etrafında dans ediyor ." demişti, bazı resimleri belki de bana bu yüzden nefreti, kaçışı ve korkuyu hissettirdi.

Frida yaşayabilmek için kendine güvenmişti.

“I think that little by little I'll be able to solve my problems and survive.”,  " problemlerimi ufak ufak çözebilir ve hayatta kalabilirim diye düşünmüştü."

Aylarca sırt üstü yattığı yatağının ve aynasının sırrı, onun içindeki gücünde, her yok oluşta yeni bir var oluş yaşamasındaydı. 

Aşık olduğunda sonsuz aşık, kaybolduğunda ise kendi vücuduna, kendine, kendi görselliğine ve tacına sarılması da kendine olan güvenindendi.  Acıları onun acılarıydı, vücudunda yaşayan acılar ama sevdiği adam Ressam Diego’dan gelen acılar, aşk acısı, onu yaralayan gerçekten derinden yaşadığı duygusal acılar yüzünden "Diego kesinlikle çok daha yıkıcıydı. " demişti.

Aynadaki bir kadın siluetinden ünlü bir ressam çıkmıştı. Tüm Dünyanın yaşantısını kaleme aldığı, sözlerine anlam yüklediği bir ressam.

Omuzuma dokunan bir elle proje koordinatörümüz gidiyoruz dediğinde, geçtiğim odalardan tekrar geçtim. Daha önce bakamadığım resimlere bakarak, Frida'yı anlamaya çalıştım. Korkularını küçük kelimelerde gizleyen bu kadının aynadaki siluetini düşündüm. Her gün uyandığında karşısında gördüğü zavallı acılı kadının acılarını resmetmesini,  aynadaki kadınla yaptığı konuşmaları, kavgaları, ağlamaları anlamaya çalıştım.

Meksika'nın o ulu büyük Piramitlerinin merdivenlerini tırmanırken ellerimi kaldırıp bulutlara uzanmaya çalıştım. En küçük bir dikkatsizlikte bu merdivenlerden nasıl düşebileceğimi düşünürken Frida'nın yüzü karşımda o ciddiyeti ile belirdi. Bulutlardan aşağıya sonsuzluğa uzaktaki daha küçük piramitlere baktım. 

"Uçmak için kanatlarım varken size ne ihtiyacım var. " demişti. Acılarımızı hedeflerimize gömdüğümüzde uçmak için sadece kendi kanatlarımıza ihtiyacımız vardı. Bulutların arasında bu yükseklikte bunu bir kadın olarak daha iyi anlamıştım. Özgürce düşünen her bireyin sadece ve sadece her şartta her durumda sığınacağı tek liman kendi kanatlarının altıydı. Çiçekler, güllerle taçlanma Frida'nın kendi özgürlüğünün ve yaşam güzelliğinin hayata bağlılığının bir işaretiydi.

Yalnız kadın olmak zordu. Acıları hissetmeden yeniden var olmaya çalışmak. Işığa ulaşmaya çalışmak, yeniden yaşamak zordu.  Her yeni yaşamda yeni bir kadın olmak zordu.

Ölümden dönüşte kendimizi algılayabilmek ve etrafımıza ışık saçmak zordu. Frida bu zorluğu başarmış yaşamıştı, ölürken bile "Yaşasın Hayat"  tablosunu yapmıştı.

Yıllar sonra Meksika’daki o müze ve Meksika Piramitleri ziyaretimi düşündüğümde hala o acıyı, o resimleri, Frida'nın yüzündeki ifadeyi görebiliyordum.

FRİDA KAHLO son tablosunda "Yaşasın Hayat" derken biten kendi hayatında başındaki ÇİÇEKLİ YAŞAM TACINI çıkarmıştı. Vücudunu saran ağaç dallarını yapraklarla yaşamın yeşil rengi ile yeşillendirmişti. Çünkü o yakıldığı yerden yeniden yeşilleneceği ve doğacağı o mucize güne inanıyordu.  

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?