USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Hayaller Paris, gerçekler Sulukule!

10-12-2025
Marmaris’te son günlerde garip bir “festival coşkusu” dolaşıyor. Coşku diyorum ama, coşan kim belli değil. Birkaç vatandaş dışında kimsenin anlam veremediği, şaşkın bakışlarla “Bu muydu yani festival?” diye sorduğu bir etkinlik bütünü…
Belediyenin “dâhiyane” fikirleriyle her işin içinde yer alan gedikli başkan yardımcısı beyefendi, kim bilir kaç paraya mal olan bu festival hayalini gerçekleştirmenin gururunu yaşıyor mudur, bilemiyorum. Ama şundan eminim: Hayalinizdeki yılbaşı festivalinin havasını Marmaris’e taşımaya çalışıyorsanız, önce cazla başlayıp bir anda “Ankara’nın Bağları”na bağlamazsınız. En azından vizyon dediğimiz şey bunu gerektirir. Buna festival değil, olsa olsa panayır denir; belki bu da bir fikirdir!
Ama belli ki vizyon bu kadarmış.
Marmaris’in yıllardır çözüm bekleyen onlarca sorunu varken, sanki tek eksik festivalmiş gibi bir hava estiriliyor.
• Altyapı sorunları? Hâlâ duruyor.
• Temizlik? Tartışmalı.
• Otopark meselesi? İçinden çıkılamaz hâlde.
• Yollar? Köstebek yuvası gibi.
• Yol çalışmalarında kullanılan tabelalar? Hatalı.
• Bu hatalar yüzünden yaşanan kazalar? Kimi zaman can yakıcı!
Yapılan işler nerede yayınlanıyor? Kim görüyor? Programlar nerede duyuruluyor? Marmaris’te yaşayanların bile bilmediği bir program akışı var! Hani bu festival mahallelere de yayılacaktı? Noldu? 
Ve tüm bunların ortasında hâlâ “festival” konuşuyoruz. Sanat müziğiyle başlayıp roman havasıyla biten bir panayır gibi!
Üstelik bir de işin kermes–pazar boyutu var. Buz pateni pisti de yine aynı “dâhiyane” fikirlerden biri! Kimden ne kadar ücret alındığı, kimlere bedelsiz stant verildiği, kimin hangi kriterle yerleştirildiği muamma. 50 bin liraya dükkân kirası gibi stant veriyorsunuz; elektrik sponsordan, para esnaftan… Peki siz bunun neresindesiniz?
Buz pateni pisti için reklam yaptınız; ancak yarım saati 400 lira, bir saati 600 lira. İki çocuğu olan orta gelirli bir aile bu spora nasıl özenebilsin? Bu da ayrı bir mesele.
Bir bakıyorsunuz, bazıları için kapılar ardına kadar açık; diğerleri içinse türlü kural, koşul, prosedür… Bir de üstüne, sanki babasının malını dağıtıyormuş edasıyla ortalıkta dolaşan müdürler… Ne hoş değil mi? Kamu alanı, kamu bütçesi, kamu düzeni… Hepsi birilerinin elinde özel işletme rahatlığında adeta!
Kurulan stantlarda satılan ürünlerin ve verilen hizmetlerin ücret politikası nasıl belirleniyor? Bu işlerden sorumlu başkan yardımcısı hangi ölçüte göre karar alıyor? Şeffaf ve halkçı belediyeye yakışan tutumu görmek istediğimiz yerdeyiz!
“Körler sağırlar birbirini ağırlar” misali… Alkışlayan kalabalık her zaman hazır. Yalakalık yapana açılan ödenekler, ihalesiz verilen işler… Eleştiren çıkarsa hemen “tu kaka”.
İnsan gerçekten düşünüyor:
İyi ki Marmaris’teyiz de bir muz cumhuriyetinde değiliz!
Ama bazen çok benzediğimizi itiraf etmeliyim.
Bir ilçenin vizyonu böyle mi olmalı?
Bu mudur Marmaris’in hak ettiği?
Hayaller Paris, gerçeklerin Sulukule’den öteye gidememesi acı veriyor.
Ama daha acı olanı şu: Bazılarının bunu hâlâ başarı zannetmesi!
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?