Marmaris bir sezonu daha geride bırakırken kalabalıklar çekildi, ışıklar söndü, tekneler limana dönmeye başladı. Ama o gürültünün arkasında kalan sessizlik, aslında çok şey söylüyor: Sezon bitti ama sorunlar bitmedi. Kalabalık çekildiğinde, müzik sustuğunda, ışıklar azaldığında şehir kendisiyle baş başa kalır. Ve o zaman anlarız: yazın parlak vitrininin ardında çözülmemiş ne kadar çok mesele biriktiğini. Bazı işletmeler personelini hâlâ ödeyememiş, bazı kiracılar sezonluk kazancını bile denk getirememiş. Kimi otellerde patron–çalışan arasında gerilim, kimi mahallelerde belediye–vatandaş arasında sessiz tartışmalar. Sezonda bastırılan kavgalar, şimdi yavaş yavaş gün yüzüne çıkıyor. Turizm sadece gelen turist sayısı değil; o sezonun nasıl yönetildiği, kimin ne kadar memnun kaldığıyla ölçülür diye biliyoruz ama!!! Ama biz hâlâ günü kurtarma telaşındayız ! Yaz aylarında göz kamaştıran etkinlikler, devam eden festivaller, kalabalık caddeler… Ama şimdi o vitrinin ardında kalan çatlaklar görünür hâlde. İlçede yeni yapılan yolların birkaç ayda bozulması, yağmurla birlikte çöken asfalt, çukura dönüşen kaldırımlar. Yolların makyajı tutmuyor. Çünkü sorun yüzeyde değil, temelde. Vatandaş artık “yapılmış gibi görünen” işlerden bıkmış durumda. Bir yolu yenilemek değil, doğru şekilde yapmak gerekiyor. Her yıl aynı film: törenle başlanan, aceleyle bitirilen, sonra yeniden kazılan yollar. Marmaris artık bu kısır döngüden çıkmak istiyor. Deniz de, sahil de, sokak da bakım bekliyor. Kış sezonu için bir deniz temizliği planı var mı, bilen yok sanki Marmaris sadece yazın yaşanıyor, kışın üstü örtülüyor. Oysa bir kent, sessizliğinde kendini onarır, yeter ki o sessizlik, düşünmek için kullanılsın. Ne yazık ki yönetenler hâlâ Marmaris’i bir festival sahnesi gibi görüyor. Işıklar, sahneler, etkinlikler… Güzel ama eksik çünkü Marmaris’in asıl ihtiyacı müzik değil, planlama. Festival başkanı getirmek kolay; zor olan bu kentin gerçek ihtiyaçlarını anlamak. Marmaris’in sorunu eğlence eksikliği değil, vizyon eksikliği. Üstelik kentte yaşamak da her geçen gün zorlaşıyor, kiralar öyle yükseldi ki, memur, öğretmen, hemşire burada tutunamıyor, nitelikli çalışan ilçeye gelmiyor, gelen de ilk fırsatta gidiyor. Ve bu durum sadece kamu hizmetlerini değil, turizmin kalitesini de doğrudan etkiliyor diyebilir miyiz? Siz bilirsiniz. Bir de otopark ve trafik sorunu var ki, artık kronikleşti, dar sokaklar, düzensiz parklar, ağır tonajlı kamyonlar. Okul saatlerinde şehir içi tam bir karmaşa. Trafik, hem sabrı hem de güvenliği zorluyor. Kısacası Marmaris’in sorunu tek bir başlıkta toplanmıyor. Bu şehir artık küçük rötuşlarla, makyajla toparlanacak durumda değil.Kökten bir şehircilik anlayışına, planlı bir vizyona ve kalıcı çözümlere ihtiyaç var. Marmaris, doğasıyla, tarihiyle, insanıyla eşsiz bir yer. Ama o güzelliğin korunması için sadece festivaller yetmez. Deniz altını da, sokak üstünü de, yaşamın merkezini de görmek gerekiyor. Artık “yapıyormuş gibi” değil, gerçekten yapan bir Marmaris zamanı. Işıkları değil, kalıcılığı konuşacağımız bir Marmaris umuduyla.


