USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MELEK YANSIMALARI (5)

03-07-2023

Çocukken on-on beş çocuğun bağlarda

koşuşturduğunu, saklambaç oynadığını hatırladı. Nasıl şenlikli günlerdi. Yazın, geceleri, geç

saatlere kadar komşular birbirlerinden çıkmazdı. Şimdi ise sokaklar bomboş, hayaletler

dolaşıyordu. Doğa bu ilçeye tüm güzellikleri vermişti. İnsanlar ise o güzelliklerden ve

birbirlerinden kaçıyorlardı. Kırmızılı kadının ışığı birden azaldı.. Gökyüzündeki karanlık

bulutlardan biri Güneş'in önünü biraz daha kapattı. Kadın birden daldığı karamsarlıktan

çırpınarak uyandı. Bulutu gördü. "karanlık düşüncelere dalarsam beni de dönüştürürler.”

Tekrar gökyüzüne döndü, yukarılara taaa uzaklara ulaşmaya çalıştı.

“Beni Mumyalaştıramayacaksınız.” dedi.

Gülümsedi. Yeniden etrafındaki güzellikleri görmeye ve insanlara güzellik vermeye çalıştı.

Gururlu bir silkiniş ile yürüyüşünü tamamlayıp geri döndü. Karşıda yükselen apartman

binalarına baktı. Yarın bu bahçeler, villalarda yerini bu yüksek binalara bırakacaktı.

İnsanlar mumyalaşmış bir şekilde doğanın gücünden kapalı kapılar ardına saklanmaya

koşuyorlardı. Kapılar kapandıkça havalar daralıyordu. İnsanlar hastalıkların pençesinde mutfak

ile televizyon arasında hareketsiz bir şekilde gidip gelmeye başlıyorlar, yanlarında taşıdıkları

torbalarca ilaçlarını bir bardak su ile içmeye çalışıyorlardı. Bu sağlıklı sular arasında ilaçla

kendilerini tedavi etmeye çalışırlarken doğaya ayak basmaktan, bu suların içerisinde şifa

bulmaktan korkuyorlardı.

Kırmızılı kadın tekrar gökyüzüne baktı. Karşı dağlardaki güzellikleri özümsemeye çalıştı. Ayaş

Göleti'nin dağların arkasından gelen kokusunu hissetmeye çalıştı. Göletin etrafındaki doğal

yeşilliğin yüksek tepeler ile oluşturduğu armoniyi inceledi. Tüm bu güzellikleri ve havayı

 

karşıdaki binaya girdiğinde hissedemeyeceğinden korktu. Temiz havayı tüm nefes alışı

duracakmışçasına içine çekti.

Mumya bu sahneyi hayranlıkla seyretti. “Işığı ne kadar aydınlatıcı, ah bende

yürüyebilseydim.” Diye içinden geçirdi. Bu bulunduğu masanın üzerinden karanlık bulutlar ile

beyinlere girebiliyor, her şeyi görebiliyordu. Altmışında, yetmişinde insanlar yaşlandık diye

kenara çekilip, hareketsiz bir Dünya'nın içine düşüyorlardı. On dakikada yürüyebilecekleri yerler

için dolmuşa biniyorlar, bu bahçeli evlerin ortasında kapalı binalarda üşüyoruz diyorlardı. O

sobanın sıcaklığını da, kuzinenin sıcaklığını da unutmuşlardı.

Televizyonun başında yemek programlarını izleyip, mutfağa koşup hangi yemeği pişirip

yiyelim diye düşünürken sağlıklarını koruduklarını sanarak evden dışarı çıkmıyorlardı. Bir

komşunun gülen yüzü, Güneş'in bir ışını enerji verecekken perdenin arkasından kim gelmiş,

kim gitmiş diyen insanlar topluluğu artmıştı.

Mumya bu insanların da yaptığı hataların daha çoğunu yaşayacaklarını biliyordu. İçlerindeki

sevgi daha şeytanca düşüncelerle “ BEN”, “BEN” 'e dönüşüp her biri birer “Mumyalaşmış

Hayalet”'e dönüşecekti. Kırmızılı kadın gibi Melek Işığı olan kişilerin, biraz da olsa kendisinin

de geçtiği bu karanlık süreci biraz yavaşlatacağına inanıyordu.

Sevginin gücünün azaldığı yerde kırmızılı kadınlar yücelen sevgileri, inançları ve dostlukları

ile biraz daha dönüşüm sürecini engelleyecekler ve doğanın canlılığını korumaya devam

edeceklerdi.

Karanlık bulutlar ise Melek Işıklarını engellemek için insanları kışkırtıp içlerindeki iyiliği, sevgi

gücünü ve dostluğu yok etmeye devam edeceklerdi.

Sevginin ve dostluğun olmadığı yerde karanlık bulutlar, karanlığın efendileri, insanları birer “

MUMYALAŞMIŞ HAYALET” 'e çevirecekti.

Karanlık bulutlar ellerini ovuşturmaya devam ederken artan karanlığın içinde iyice

güçleniyordu.Sevgi ve dostluk ise ışığını yok etmeye çalışan karanlıktan, inanç ve yücelen ilahi

sevgi gücü ile korunmaya çalışıyordu.

Gülay KARAOĞLU 1/4 Editör

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?