?>

"KOMŞUDAN KEDİNİ ZEHİRLEYECEĞİM TEHTİDİ"

SEVİM TUTAR ARICAK

5 gün önce

 3 Yıl önce oğlum öğrenciyken yalnızlık hissettiği için anasından yeni doğmuş yavru bir kedi almıştı. Oğlumu defalarca uyardık ev içinde hayvan bakımı zor olur diye ama dinlemedi.

      Mezun olunca Yurtdışına eğitime gitti, doğal olarak kedi bize kaldı. Titiz bir insandım, kedinin dökülen tüyleri ve içerideki tuvalet sorunu baya zordu. Kedinin doğaya aykırı edinilmesi onu doğal ortamından koparmakta beni çok rahatsız etmişti. Uzun uğraşlardan sonra kedimizi dışarıya alıştırdık. Mamasını evin içinde yiyor, tuvalet ihtiyacını dışarıda görüyor, türleriyle kavga ediyor, arkadaşlık ediyor, ağaçlara tırmanıyor, kuşları kovalıyordu. Çok zeki bir tekir kedi onu eğittik.   En çok benim yatak odamda yatmayı ve oradaki dolapların bütün çekmecelerini açmayı ve elbise dolabının içine girip yatmayı seviyordu. Zaman zaman kızıyor, bazen de onun bu yaramazlıklarına göz yumuyor sesli konuşup seviyordum onu. Her söylediğimi anlıyordu. Bazen odaya giderken "hayır" diyordum tek bir adim atmadan duruyor miyavlayarak izin istiyordu, ikinci hayır dediğimde ise geri dönüp kucağıma atlıyor o zaman sev beni der gibi davranıyordu.

      Böylece 3. Yaşını bizlerle yasamaya devam ediyor. Çipi var, yani kedimizin bir adı ve kimliği var. Erkek kısırlaştırdık. Bu kış kulak uyuzu oldu sirke falan denedim olmadı. Veterinere götürdüm ilaç yazdırdık. 3 haftalık tedavi den sonra bu sorundan kurtuldu. İlçe Tarımda veteriner hekim abim olduğu için kolayca  kuduz aşısını yaptırdım.

      Adını Oğlum Nuri koymuştu, oğlum yurtdışında eğitim aldı, geri geldi atandı iş hayatına atılınca Kedi bizde kaldı. Alıştık o artık ailemizin bir parçası bir bireyi oldu. Ona sadece mama su verip tedavisini yapmadık, onu gerçekten çok sevip bağ kurduk.

    Arabamızın sesini sokak başından duyuyor bizi karşılıyor, önümüze atlayıp yuvarlanarak sevincini belli ediyordu.

       Bir gün üst komşum kedimizin üst kata çıktığını ve kafesteki kuşuna saldırdığını, ona bağırırsam kovalarsam alınma dedi. .  "Komşum bağlanacak bir hayvan değil bağlayayım ne yapabilirim", sen önlem al. Ben de nereden çıkıyorsa takip ederim dedim. Kısa zamanda ağaçtan çıktığını fark ettim. Hayır deyince indi. Bir hafta on gün oldu ben ağacın dalını testere olmadığı için anında kesemedim. Bu pazar evimde misafirlerimiz ile oturuyordum, üst komşum ürkütücü bir yüz ifadesiyle senin o "kedini zehirleyeceğim" diyerek bağırıyordu. Hepimiz şok olduk, kısa bir duraklama şaşkınlık yaşadık. Devam etti bir daha o kedini evimde görürsem zehirleyeceğim yemin olsun diye bağırıyordu.        Sinirlenmiştim uslubunuza dikkat edin edim, çünkü misafirlerimden utanmıştım pazar pazar. Kuşumu yaraladı öldüreceğim diyordu. Öldür bakayım sıkıyorsa o kedinin çipi var, seni dava ederim. Kapını kapatırsın, sineklik yaptırırsın, ya da başka odaya alıp güvenliğini sağlarsın çözümün kediyi öldürmek mi diye ben de ses yükseltmiştim. Samimi olmak gerekirse kedini zehirlerim diyen bu komşudan tiksindim. O bir kedi değil canlıydı ve bizimdi. Evet kuş da en az kedimiz kadar değerliydi o da canlıydı. İnsan kedini zehirleyeceğim diyerek bağırarak basar mı evi pazar pazar .

      Neyseki pazar olmasına rağmen başka apartmandaki komşumu testere için rahatsız etmek zorunda kaldım. Testere yok ama tahra var dedi, ağacın dalını kestik ama çok üzülmüştüm. Kediyi zehirlemek beni zehirlemek gibi bir şeydi ben böyle hissettim.

   O insanlara da zaman zaman acıyordum, hayat mücadelesi veriyorlar diye zor bir hayatları vardı. Ev ziyaretlerimiz yoktu ama her gün selamlaşır bazen de ayaküstü sohbet ederdik. Bu olaydan sonra bir karar aldım bir daha yakın komşulara gayet mesafeli ve resmi davranacağım. Kediyi zehirleyecek kadar acımasız bir komşu benim için komşu olamaz.

 3 Gündür acaba kediyi öldürürler mi diye gece dışarıda kalan kedimizi sürekli takip ediyorum. Onu yerinde görünce seviniyorum.

   Bizi ağacı kestikten bir kaç saat sonra kuşun öldüğünü kafesi çöpe götürürlerken anladık ve çok üzüldük. Kızıma çöpe attıkları kafesi alıp getirdim, eşim ile konuşup, bir kuş alıp verelim ölenin yerini tutmasa da dedik ama ben kedini zehirleyeceğim cümlesinden sonra bir daha komşuma güven duyamayacağım için selam bile vermeme kararı aldım. Ailem serbest istedikleri gibi davranabilirler. Kedi öldürmeyi normal bulmam mümkün değil, öldürmese bile öldürebilecek bir karakterinin olmasını bilmem yeterli benim için.

     Dalı kestik ama komşulardan bazıları kedi her yere tırmanır çıkar önleyemezsin dediler. Önlemini o alacaktı dediler.

    Unutmadan köye gönder bile dedi. Hangi köye göndereyim? Sokağa mı atayım? Bu ne cüret pes vallahi dedim. Bilmem siz ne dersiniz dostlar?

    Sevgisizliğin saygısızlığın geldiği bu noktada belki bir ders olur.

     Bu kedi yavruydu oğlumun devam ettiremediği sorumluluğu üstüme almıştım. Ona sahip çıkmazsam erken ölecekti. Bu da evime giren ilk ve son kedi olur diyorum. Bir yerde de komşuculuk istemiyorum artık. Müstakil evlerde de bitmiyor komşu sorunu.

      Biliyorum sizlerde buna benzer sorunlar yasamışsınızdır ama öldürmek nedir? Ben buraya takıldım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI