Güneş doğmasaydı açmazdı memleketimde çiçekler renk renk.
Mor kekiklidir bizim yaylalarımız. Havalar soguyunca pembe pembe açan dön gel çiçeklerimiz, göçerlerimizin güz ayazlarını haber verircesine dile gelir gibi daha sıcak iklimlere taşınmalarını söyler. Böyledir bizim kekik kokan kuş sesleriyle sakıyan kırlangıçlara yuva olan sedir ağaçları.
Olmasaydı mor fistanlı dastarlı Ayşe teyzem, olmasaydı yünü yaya katıp atan Osman amcam dokunur muydu ilmek ilmek renk renk nakış nakış yörük kilimleri. O kınalı eller yürekleri dolusu derdini, sevgi, şevkat ve hayallerini ilmeklere katıp dokudular şimdilerde antika yerine toplanıp Amerika'ya satışı yapılan kök boyası el dokuması kilimlerimiz.
Bizim kıymet bilmez kızlarımız halının altına sereceklerini söylerlerken salı pazarında yüzleri solmuş kilimleri ne kadar değersizleştirmişler böyle. İçler acısı, sen söyle Ayşe teyze tezhahtaki kilim ıstarda kaç günde tokmaklaya tokmaklaya dokunur?
Siz hiç ıstarda elleriyle ilmek atıp kilim dokuyanları gördünüz mü? O sesizliğin içindeki yıkık hayâllerden kırgın umutlardan dışarıya boşalan sesin tınısına dokusuna nefesine dokunup kokusunu aldınız mı hiç?
Ben anamın koyunlarımızdan her bahar elleriyle kırktığı, yıkayıp kuruttuğu, yay tokmak ile atarak kabarttığı yünü elde terğerekte eğirip, sütleğen çiçeğin den ceviz yaprağından deve tüyü rengini elde ettiğini, sonra kök boyalardan sarı ile kırmızıyı karıştırıp koca kara kazanlarda yeşili bulduğunu görmüş bir çocuk olarak içim acıdı kilimlerin tarihi bir ölüm ile yok oluşunu görmek.
Şans eseri salı pazarında rastladım ona 1.000tl dedi İ
İstanbul’dan gelip Türkiye'nin dört bir yanından topladığı el dokuması kilimleri satan genç adam. Hiç düşünmeden aldım şaşırdı genç adam pazarlık dahi etmeden hemen topla yerden alıyorum deyişime. Sonra ben şaşırdım el işi dizlere kadar kilim nakışlı yün çorapları hediye edip kilimin fiyatını düşürüşüne. Neden diye sordum, çünkü ben çok mutlu oldum kilimi kıymetini bilecek birisine sattığım için diye cevap verdi.
Yazık çok yazık atalarımızın el emeği göz nuru miraslarını naylon halılara ipek halılara tercih ettik.
Oysa onlar bizim özümüz tarihe tanıklı etmiş kültür miraslarımız. Oysa Orjinal ıstarlarda koyunlarımızın yünlerinin bir tarih diliyle konuşup yaşatılması için kültür bakanlığının bu mirasları korumak adına teşviklerde bulunup tarihi bir miras olarak kayıt altına almaları gerekirdi.
Ne çok üzüldüm bütün el emeklerinin toplanıp Amerika'nın satın almasına. Kaybettiğimiz bizim nakışlarımız bizim tarihçemiz bizim motiflerimiz, çalmıyorlar ellerimizle satıyoruz çok acı verici ölüm gibi.
Sonradan görme gelin kızlarımız nereden bilsinler bu kilimlerin kıymetini halının altına serecekler tabii.
Ayşe teyzemin boynundaki Osmanlı zamanında basılan beşi bir yerdenin başka üretilmediğini tarihi bir altın olduğunu nereden bilecekler.
Başındaki çelgiden annemin de vardı 41 çeyrek altından özel olarak tasarlanmıştı, ben çocukken yokluktan satmışlardı. O çelginin değeri tarihi eser bir sikkeden daha değerli olduğunu bilmem kaç kişi bilir.
Ayşe teyzenin ayağındaki güllü eteğin Nazilli basmasın dan olduğunu kaç kişi bilir? Ve şimdi o fabrikanın tarihini önemini ve de kapatılarak ne kadar yanlış yapıldığını sorgulayan var mı? Bilmiyorum.
Son olarak Çalış kumsalında kalan son endemik beyaz zambak Ali Ihsan Emre abimizden başkasının umurunda olur mu bilmiyorum. Sarıgerme sahilinde kıyıda köşede kalan son endemik zambaklar can çekişiyor. Onların koruma altında olması gerektiğini ve yerlerinden sökülerek yok edildiğini bir kaç bitki bilimcisi dostlar dışında bilen var mı bilmem.
Son olarak üreten ellerin Türkü söyleyen dillerin, durup sustuğu ve bu bereketli asil topraklarımızın üzerine beton yığarak canını alıp öldürdüğümüz topraklarımızın kıymetini mütahitler den başkası bilir mi bilmem.
Önce bitkiler sonra insanlar ölür. Küçümseyerek baktığınız baş tacı köylülerimiz, çobanlarımız ve onların emek verip yetiştirdiği tarihi ata tohumlarımız, damızlık hayvanlarımız ve tarihe geçmiş bilim insanlarımız değerlerine sıkıca sarılanlardan çıkmıştır.
Evine en son tasarım eşyaları alıp da kendinden başkasının görmediği lüks yaşamlardan sadece bitmişlik ve tükenmişlik duyguları içinde açlıktan ölenlerin umursanmadığı bir coğrafya da insanlık utancı olsa gerektir böylesine değerlerin insafsızca tüketilmesi.
İnsanı ölümsüz kılan değerleri ve insanlığa kazandırdıklarıdır.
Neyse yazacak çok şey var ama okuyacak kimse yok.