
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, "İmalatçı KOBİ’lere yaklaşık 30 milyar lira kredi imkanı sağlanacak" dedi.
ASO mayıs ayı meclis toplantısı, ASO Başkanı Seyit Ardıç’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Ardıç, yeni kefalet paketi kapsamında imalatçı KOBİ’lere 30 milyar lira kredi imkanı sağlanacağını belirtti. Dünya ekonomisinin dönüşüm içinde olduğunu ve geleceği görmenin zor olduğunu belirten Ardıç, "Dünya ekonomisi öyle bir dönüşüm içinde ki, bırakın geleceği görmeyi, bugünü yorumlamak bile zorlaştı. Tedarik zincirindeki kırılmalar, küreselleşmeye alternatif olarak bölgeselleşme eğilimleri, jeopolitik gerilimler ve son olarak tarifelerle başlayan korumacılık dalgası; üretimden lojistiğe, yatırımlardan güvenlik stratejilerine kadar tüm dengeleri sarsıyor. Bu gelişmeler yalnızca siyasi sonuçlar doğurmuyor; aynı zamanda ekonomik sistemleri, sanayi stratejilerini ve küresel rekabetin dinamiklerini de kökten
etkiliyor. Artık daha bağlantılı, daha kırılgan ve daha öngörülemez bir ekonomik düzende yaşıyoruz. Belirsizliklerle dolu bu dönemde özel sektör olarak üzerimize düşen büyük bir sorumluluk var: Değişime direnmek yerine değişimin öncüsü olmak zorundayız. Esnek, yenilikçi ve kapsayıcı iş modelleriyle sadece krizleri aşmakla kalmayıp, aynı zamanda büyümeyi de sürdürülebilir hale getirmeliyiz. Bugün karşılaştığımız zorluklar, yarının güçlü ve dirençli şirketlerini inşa etmek için bir fırsattır. Unutmayalım dönüşüme öncülük edenler, her zaman bir adım önde olur" ifadelerini kullandı. "Sanayi üretimimiz son 5 yılda sadece yüzde 8 arttı"
Sanayi üretim kapasitesinin son 5 yılda sadece yüzde 8 arttığını belirten Ardıç, "Mart ayında Sanayi Üretim Endeksi aylık bazda yüzde 3,4, yıllık bazda yüzde 2,5 artsa da çeyreklik bazda yüzde 2,2’lik daralma dikkat çekicidir. Maliyet kaynaklı gelişmeler üretim kapasitemizi ciddi anlamda azaltıyor. Diğer taraftan Manşet PMI Endeksi, nisan ayında değişim göstermeyerek 47,3 seviyesinde gerçekleşti ve sektörün performansındaki bozulmanın sürdüğüne işaret etti. Faaliyet koşullarında kesintisiz yavaşlama eğilimi 13’cü aya ulaştı. Nisan itibarıyla 100,8 olan reel kesim güven endeksi, pandemi yılı olan 2020’yi saymazsak son 15 yılın en düşük seviyesinde. Kapasite kullanım oranı da son 23 ayın en düşük seviyesinde seyrediyor. Son yıllarda büyümeye tüketimin öncülük ettiği, sanayinin ise ciddi anlamda güç kaybettiği bir süreç yaşıyoruz. Bizim asıl sorunumuz üretmeden tüketmemiz. Üretimi teşvik edecek yapısal dönüşümü mutlaka gerçekleştirmemiz gerekiyor" diye konuştu. "En büyük sıkıntımız şüphesiz ki artan maliyetlerdir"
Ekonomideki en büyük sıkıntının maliyet artışı olduğuna dikkat çeken Ardıç, şunları söyledi:
"En büyük sıkıntımız şüphesiz ki artan maliyetlerdir. Yüksek faizin getirdiği finansman maliyeti hepimizin malumu. Üretici fiyat endeksi yüzde 22.5 iken, ticari kredi faizleri yüzde 60’ları aşmış durumda. İhracatta rekabet gücümüz her geçen gün azalırken; mevcut pazarlarımızı da kaybetme riski ile karşı karşıyayız. Pazar kaybı yaşamamak için zararına ihracat yapan sanayicilerimiz var. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Ücret maliyetlerimiz ise ihracatta rakibimiz olan ülkelerdeki ortalamanın oldukça üzerine çıktı. Acı bir gerçeğimiz var. Mevcut ücretler çalışanlarımızı tatmin etmezken, işverenlerimiz için ise aşırı yüksek. Bu durum, yapısal bir sorunun varlığına işaret ediyor. Ülkemizde verimlilik artışının sınırlı kalması, emeğin hak ettiği karşılığı alamamasına neden oluyor. Son beş yılda işçilik ücretleri yüzde 400’ün üzerinde artarken, enflasyon yüzde 260, döviz kuru ise yüzde 160 yükseldi. Sanayide giydirilmiş maliyetlerle çalışan bir işçinin aylık ücreti 2 bin dolara yaklaştı. Çalışanlar düşük ücretten yakınırken, sanayicimiz ise bordrodan vergiye, enerji faturalarından yüksek ticari kredi faizlerine kadar uzanan ağır mali yükün altında ayakta kalmaya çalışıyor. Sistem kaynaklı bu çelişkinin çözülmesi, üretimin sürdürülebilirliği ve toplumsal refah için büyük önem taşıyor. Bu noktada gelir vergisi basamakları ve oranlarının yeniden düzenlenmesi, çalışanlarımızın net ücretlerinde artış sağlanması açısından önemli bir adım olacaktır." "İmalatçı KOBİ’lere yaklaşık 30 milyar lira kredi imkanı sağlanacak"
KOBİ’lere 30 milyar lira kredi fırsatı sağlanacağının müjdesini veren Ardıç, "Yeni kefalet paketi kapsamında imalatçı KOBİ’lere yaklaşık 30 milyar lira kredi imkanı sağlanacak. Bu değerli destekleri için Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyorum. Bildiğiniz üzere Avrupa Birliği ile uyumlu KOBİ tanımı getiren yönetmelik, 25 Mayıs 2023 tarihinde yürürlüğe girdi. Buna göre yıllık çalışan sayısı 250’den az olan, yıllık cirosu veya mali bilançosu 500 milyon Türk lirasını aşmayan işletmeleri KOBİ olarak tanımlıyoruz. Örnek aldığımız Avrupa Birliği’nde ise bu rakam ciro için 50 milyon euro, mali bilanço için ise 43 milyon euro. Yani bizdekinin neredeyse 4 katı. KOBİ tanımımızın güncellenmesi artık kaçınılmaz olmuştur. 500 milyon Türk lirası olan rakam, Avrupa Birliği tanıtımındaki miktara ya da en azından onun yarısına, yani 1 milyar Türk lirasına çıkarılmalıdır. Son iki yılda yaşadığımız enflasyon oranları da dikkate alındığında bu güncelleme bir zorunluluk haline gelmiştir. Diğer yandan, finansman ihtiyacının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bu tür desteklerin daha geniş kapsamlı adımlarla tamamlanmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz. Güçlü sermaye yapısına sahip bankacılık sektörümüzün reel sektöre kredi akışını hızlandırmaya yönelik ilave mekanizmaları devreye alması, üretim ve istihdam açısından kritik önemdedir. Bu çerçevede nefes kredilerinin yeniden uygulanması ve Merkez Bankası’nın selektif kredi politikalarının daha etkin hale getirilmesi, sanayimizin sürdürülebilir büyümesine önemli katkılar sağlayacaktır" değerlendirmesinde bulundu. "Gençlerimizi, kadınlarımızı bu dönüşüme ortak edemezsek geleceğe seyirci kalırız"
Gençler, kadınlar ve insan gücü ekonomik dönüşüm ve değişim ortak edilmezse gelecekte sıkıntılar olacağını söyleyen Ardıç, "Gençlerimizi, kadınlarımızı, tüm insan kaynağımızı bu dönüşüme ortak edemezsek geleceğe seyirci kalırız. Dönüşüm ve değişime bir örnek vermek gerekirse, mevcut işlerin yüzde 47’si insanlar tarafından, yüzde 22’si makineler ve yüzde 30’u ise insan-makine iş birliğiyle yürütülürken, 2030’a kadar işlerin büyük bir kısmının insan-makine iş birliğiyle gerçekleştirilmesi bekleniyor. Hem firmalarımızın hem de kamu otoritemizin bu tür yapısal eğilimleri yakından takip etmesi ve yeni duruma hızla uyarlanacak politikalar geliştirmesi, istikrarlı büyüme için elzemdir" ifadelerini kullandı.
HABER KAYNAĞI : İHA
Editor : Haber Merkezi