Bugün yaşanılan problemler sebebiyle kısıtlandığımız, kaybettiğimiz birçok şeyin kıymetini daha önce biliyor muyduk? Birçoğumuzun cevabı belli kocaman bir “hayır”. Yaşamamız için “gönüllü karantina” adı altında verdiğimiz zorunlu mola sayesinde geçmiş dönemlerde yaşamadığımızı yalnızca savrulduğumuzu, gerçek duygu ve düşüncelerden sıyrıldığımızı fark etmeye başladık. Unutmamamız gereken şey şu ki; kıymet bilmek için kaybetmek gerekmez, her daim hatırlamak ve şükretmek gerekir. Görebildiğimiz, duyabildiğimiz, hissedebildiğimiz her şey için tüm kalbimizle şükretmek…
Hayat “an” ların birleşiminden ibarettir. Olumlu ve olumsuz her anın birbirinden özel öğretileri vardır. Önemli olan hayatın bizlere sunduğu bu öğretileri reddetmek yerine görüp, duyabilmektir. Her ne durumda olursak olalım nefes aldığımız sürece akıp giden vaktin ucundan yakalayıp onu en iyi şekilde değerlendirebilmek gerekir.
La Edri’nin dediği gibi “Hayatına fazla gün katmak senin elinde değil. Ama gününe fazla hayat katmak senin elindedir. Hayatından gün çalanlara değil, gününe hayat katanlara çok değer vermek gerekir.”
