USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MARMARİS’TE İKİNCİ BAHAR

22-10-2025

Zamanın ve mesafelerin ötesinden gelen bir aşk hikâyesi... Marmaris’in

dingin denizinde, iki insanın nerdeyse, yarım asırlık bekleyişten sonra kavuştuğu

sıcacık bir hikâye.

Bu aralar sohbetlerimde ilginç aşk hikâyelerine tanık oluyorum. Geçenlerde

tanıştığım oldukça yaşlı bir Hollandalı çiftten öyle bir hikâye dinledim ki, siz değerli

okuyucularımla paylaşmadan edemedim.

Oldukça yaşlı olan çifte, beraberliklerinin süresini sorduğumda, “Aslında birkaç

yıldır birlikteyiz” cevabını aldım. Şaşırdım. “Öyle mi?” dedim, “Ben daha uzun bir

birlikteliğiniz olduğunu hissettim.” Konuşmalarınızda sık sık 30 yıl önce, 40 yıl önce

gibi zamanlardan bahsediyorsunuz. İster, istemez beraberliğinizi merak ettim.

Kadın tebessüm etti: “Evet, aslında doğru fark etmişsin. 50 yıldan fazla bir

tanışıklığımız var.  Ama birlikteliğimiz sadece birkaç yıldır.” Adam birasını

yudumlarken, kadın anlatmaya başladı.

Zamanın Ötesinde Bir Dilek

“40 yıl önceydi…” dedi kadın. “Ben Manfred’e  aşıktım. Ona delicesine âşıktım,

ama o başka biriyle çıkıyordu. Aramızda yedi yaş fark vardı; ben 15, O ise 22

yaşındaydı. Sonra evlendiğini duydum. Çıktığı kız hamileymiş, hamile kalınca

evlenmişlerdi. O zamanlar bizde de kurallar daha katıydı, daha sadeydi. Şimdiki

kadar rahat bir ortam yoktu.”

“Onun evlendiğini duyduğum gün — ister inanın ister inanmayın —

Allah’tan diledim: ‘Tam 40 yıl sonra da olsa, benim olsun.’”

Yıllar geçti… Ben de evlendim, iki çocuğum oldu, sonra boşandım. Hayatımı

akışına bırakmış gidiyorken, bir gün posta kutuma bir davetiye geldi: Eşinin cenaze

törenine davetliydim.

Kadının gözleri yine doldu. “O an oturup ağladım,” dedi. “Böyle olmamalıydı belki…

Belki boşanıp benim olabilirdi. Ama kader böyle yazmıştı.”

BİR DAVET, BİR BULUŞMA “Cenazeye katıldım. Birkaç hafta sonra moral vermek için aradım. Dışarıda bir

yerlerde çay içmeye davet etti. Ve bugün, buradayız…”

“Bu arada; Almanya’da yaşamış biri olarak biliyorum: Bizdeki gibi

vefat eden hemen toprağa verilmez. Bir hafta, on gün sonrası için defin hazırlıkları, yapılır.

Vefat edenin sevenleri, dostları, hatta tanımayanlar bile katılır. Davetiyeler

hazırlanır; iki açık el resmiyle dua simgesi bulunur, ve defnedileceği tarih, saat

yazılıdır.”

Bu bilgiyi paylaştıktan sonra, kadına merakla sordum: “Peki o çay davetinden

sonra… Aşk konusuna nasıl girdiniz?”

Kadın gülümsedi: “Ben direk girdim konuya, 40 yıl öncesinden bahsettim. O da

bir şeyler hatırladığını ve sezdiğini söyledi. Birkaç gün sonra, hafta

sonu bir yerlere gittik. Hollanda içinde, bizi tanıyan az olur diye uzak bir yere. El ele

yürüdük, sanki yıllar hiç geçmemiş gibiydi.”

“Tanrım, ilk öpüşü... Sanki hayatımda ilk kez öpüşüyormuşum gibi

hissettirdi bana.”

İkinci Bahar

Kadın başını kaldırdı, gözlerinde deniz gibi bir huzur vardı: “Ve işte, ikinci

baharımızı Marmaris’te yaşıyoruz. Küçük bir teknemiz var. Fazla yaşam alanı olmayan küçük teknemizde, birbirimize doymaya çalışıyoruz.”

İçtenlik, zamanın gücü ve bir dileğin gerçeğe dönüşmesi... Bazen

aşk, gerçekten de beklemeyi bilenlerin payına düşüyor…..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?