Mutluluk Üzerine…
Mutluluk “an” da saklı. Bir haritası ya da bir formülü yok. Çoğu zaman onu görmeyi, duymayı, hissetmeyi dış etkenlere bağlayıp reddetsek de her zaman bizimle beraber… Birçok insan evi, arabası, işi olduğunda mutlu olacağına inanır ve ömrü boyunca bunlara ulaşmak için çalışır. Dolayısıyla kendini mutlu olmak için çok fazla efor sarf etmeye mecbur bırakır. Bu noktada unutulan bir ayrıntı vardır ki o da; hayat bazen istediklerinizi verirken, bazen de alabilir. Bunun farkına vararak mutlu olmayı ertelemek yerine kendinize setler kurmayı bırakıp etrafınıza bakmalısınız… Mutluluk güneşin doğuşunda, bir çocuk gülüşünde, sevdiklerinizin size seslenişinde ve bunlar gibi sayabileceğim milyonlarcasında saklı.
Günümüzde, mutluluk ile kusursuzluk kavramlarının bir arada kullanıldığını çok fazla duyar olduk. Bu konuda kitle iletişim araçlarının büyük etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçek. İzlediğimiz dizilerdeki “mutlu çift” profillerinin yaşadıkları ultra lüks yaşam standartları, reklamlardaki “mutlu kadın” ya da “mutlu erkek” profilini canlandıran fit vücuda sahip insanlar, sosyal medyada paylaşılan sayısız “mutlu aile” fotoğrafları... Hepsi göze kusursuz geliyor değil mi? Hiç kuşkusuz, mutlu olmak için hayatınızın kusursuz olması gerektiğiyle ilgili düşüncülerin hepsi gerçek dışıdır. Hayat eksi ve artılarıyla bir bütündür. Hayata sadece negatif ya da sadece pozitif pencereden bakmak yerine onu olduğu gibi benimseyip sevebilmek… İşte en büyük başarı budur.
Bu haftaki yazımı yaşama sevinciyle birçok insana umut olan Neslican Tay’dan bahsederek sonlandırmak istiyorum. Henüz 20 yaşında kanser nedeniyle önce bir bacağını sonra hayatını kaybetmiş çok özel bir genç kız… Tüm bu süreçte yaşam için mücadele etmekten ve mutlu olmaktan bir an bile vazgeçmeyen Neslican’dan size bir mesaj var; “ Saçlarınızı, kilonuzu, boyunuzu sevin. Benim için sol bacağınızı da sevin. Hayatınızı sevin, sevebileceğiniz gibi yaşayın çünkü sadece ve sadece bir tane hayatınız var.”
Sevgiyle kalın…
