USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÜLKE BİR MAYIN TARLASI GİBİ‼️

21-11-2025
“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.”
Albert Camus’nün bu cümlesi artık bir edebi aforizma değil; Türkiye gerçeğini çıplak bir aynayla önümüze koyan sert bir hatırlatma.
Almanya’dan vatan sevgisiyle ülkesine gelen 4 kişilik böcek Ailesi, denetimsizlik ve ihmalkarlık zincirinin kurbanı olarak hayatını kaybetmesi… Bu sadece tekil bir dram değil; yıllardır görmezden gelinen bir düzenin ağır faturası.
Türkiye bugün, 163 ülkenin yer aldığı “Dünyanın En Güvenli Ülkeleri” listesinde 146. sırada. Bizim üzerimizde sadece Irak, Sudan, Ukrayna ve Rusya var. Bu tabloya rağmen “neden nüfus artmıyor?” diye sormak, karanlık bir odada şalter aramaya benziyor.
Bir ülkenin doğurganlık hızını anlamak için sadece ekonomik göstergelere bakılmaz; insanların her gün neye maruz kaldığına, sokakta nasıl yaşadığına, daha önemlisi nasıl öldüğüne bakılır. TÜİK verilerine göre doğurganlık hızı 1,48. Yani alarm zilleri yalnızca çalmıyor; kulaklarımızı sağır edecek kadar yüksek sesle uyarıyor.Tüik’in bu alarmı; Ölümlerin çokluğuna yetecek doğumlar olmadığı mı?
Ama ülkenin içinden geçtiği kaos daha da tehlikeli…
Bir genç kadın, bir kafede içtiği Türk kahvesi sonrası,gıda zehirlenmesiyle entübe ediliyor. Trabzon’da bir vatandaş gıda zehirlenmesinden ölüyor. Trafikte bir güvenlik görevlisi, kanserle mücadeleyi yenmiş, 68 yaşındaki bir adamla trafik kavgası, yaşlı adam ölüyor. Bunlar sadece son birkaç günde yaşananlar… Her gün benzer haberlerle dolup taşıyor ekranlar. Ülke, adeta üzerinde yürüdükçe patlayan görünmez mayınlarla kaplı.
İnsan bilmediği konularda abartır derler… İnsanlar ölüme bile alışıyor. Daha ölüm düşüncesine alışmadan, cenaze arabasının arkasında yürümek zorunda kalıyor. Kalabalıklar arasında yürümek bile çekilmez hâle geliyor.
Tüik açıklıyor:
“Doğurganlık neden azalıyor?”
Belki de en basit yanıt şudur:
Mayın tarlasının ortasında kim çocuk büyütmek ister?
Bir yanda UNDP’nin 2023-2024 İnsani Gelişme Endeksi’nde 193 ülke arasında 45. sırada olan bir Türkiye…
Diğer yanda iki damla yağmurda sular altında kalan şehirler, erişilemeyen sağlık hizmetleri, eğitimde standardını yitirmiş okullar, sürekli artan işsizlik, düşen satın alma gücü, güvensiz sokaklar ve kırılgan bir yaşam kalitesi.
Bu ülkede insanlar yalnızca hayatın ağırlığına değil, her gün yeniden üretilen risklere de alışmak zorunda bırakılıyor.
Ve evet… İnsan en sonunda her şeye alışır.
BELKİ DE EN BÜYÜK, TEHLİKE TAM OLARAK BUDUR.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?