USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Nesilden Nesile Bir Aktarım: Aile İçi Şiddet

04-07-2023

Şiddet evde, okulda, iş yerinde, hastanede, sokakta, hayatımızın her alanında karşımıza çıkabilecek bir olgudur. Bu konu üzerine yapılan birçok araştırma sonuçları gösteriyor ki şiddet eyleminin en çok yöneltildiği gruplar maalesef ki: çocuklar, kadınlar ve yaşlılar...

Herkesin yaşamını sürdürürken belirlediği kendilerine ait güvenli bölgeleri vardır. Büyük oranda kişiler, evlerini güvende hissettiği yer olarak belirlerler çünkü içerisinde onlara zarar verebilecek hiçbir şey ya da kimse yoktur. Ne yazık ki bu belirttiğimin dışında evlerini en güvensiz bölge olarak seçen insan sayısı da oldukça fazladır. İçerisinde şiddet eylemi gerçekleşen bir ev, güvenli olma özelliğinden uzaklaşarak her an zarar görebilme ihtimalinin olduğu tehlikeli bir yere dönüşür.

Şiddet eylemine karşı tutumun şekillendiği en önemli yer ailedir. Ailede şiddete maruz kalmanın dışında şiddete tanık olmak da aile bireylerini psikolojik olarak olumsuz etkilemektedir. Yapılan birçok araştırma, çocukken aile içi şiddete maruz kalan ya da tanık olan kişilerin yetişkin oldukları zamanda kendi ailelerine şiddet uyguladıklarını göstermiştir. Şiddet görerek büyüyen çocuk yaşadığı travmalardan dolayı karşılaştığı negatif durumlara yönelik doğru olmayan problem çözme becerileri geliştirebilir. Kişinin geliştirmiş olduğu bu doğru olmayan problem çözme becerilerinin sonuçları çoğu zaman istenmeyecek tabloların ortaya çıkmasını sağlar.

Aile ilişkilerinde sergilediğiniz olumsuz davranışlar çoğu zaman dönüşerek size tekrar yansır. Bunu bir örnekle zihninizde canlandırmanız daha anlaşılır olacaktır. Bir kadının eşi tarafından şiddete maruz kaldığını düşünün. (Burada bahsettiğim şiddet fiziksel olmak zorunda değil duygusal şiddette olabilir). Kadın kendini tam olarak ifade edemiyor ve kadında eşine karşı bir öfke duygusu uyanıyor ancak eşinin tepkisinden çekindiği için hissettiği duyguyu içinden atamıyor. Tam o sırada annesine ihtiyacı olan çocuk odaya gelip acıktığını söylediğinde anne bastırmış olduğu öfkesini çocuğuna aktarıyor ve bu bir döngü gibi yıllarca devam ediyor. Peki sizce bu verdiğim örnekteki masum çocuk büyüdüğünde nasıl birisine dönüşüyor? Ben size dilerseniz ihtimallerden kısaca bahsedeyim.

Şiddete maruz kalan çocuklar, yaşamının ileriki dönemlerinde özgüvensiz ve yetersiz hisseden, bağlanma problemleri yaşayan, yanlış problem çözme becerisi geliştiren yetişkinlere dönüşebilirler. Bu kişilerde depresyon, anksiyete bozukluğu, yeme bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, alkol-madde kötüye kullanımı ve davranış bozuklukları görülebileceği gibi anlık saldırgan davranışlar ve yoğun öfke patlamaları da ortaya çıkabilir.

Şiddete maruz kalan çocuklardan ziyade şiddete tanık olan çocukların daha fazla şiddet uyguladığı görülmektedir. Şiddete maruz kalan çocukların yaşadıklarından dolayı bu eylemden kaçınma ihtimalinin olduğu görülürken, şiddete tanık olan çocukların daha büyük ihtimalle şiddetle ilgili davranışlar geliştirebileceği görülmektedir. Şiddeti gözlemleyen ve bunu normalleştiren çocuklar çoğu zaman bu olguyu öğrenilmiş bir davranış olarak geliştirir ve yaşamının ileriki dönemlerinde şiddet uygulayan kişiler olarak karşımıza çıkabilir.

Şiddete maruz kalmış pek çok kişinin korktuğu ve şiddet eyleminin tekrarlanacağını düşündüğü için susmayı tercih ettiği acı bir gerçektir. Ailedeki şiddetin altında; madde kötüye kullanımı, düşük sosyo-ekonomik düzey, sosyo-kültürel durum vb. birçok etken bulunabilir. Sebep gösterilen etkenler her ne olursa olsun şiddet eylemini doğrulayamaz, onaylayamaz.

Shannon L. Alder’in dediği gibi “Öfke, kızgınlık ve kıskançlık başkalarının kalbini değiştirmez, sadece sizinkini değiştirir.”

Sevgiyle kalın…

 

 

 

 

 

 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?