USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)

21-11-2023

Amerika Birleşik Devletleri’nin 2004 yılında uygulamaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey Afrika'yı dönüştürmeyi, bu alanları küresel pazarlara açmayı ve batı demokrasisi standartlarına ulaştırmayı amaçlamaktadır. Proje kapsamındaki ülkelerin çoğunun Müslüman nüfusa ve zengin yeraltı kaynaklarına sahip olmaları, projenin kültürel ve ekonomik boyutunu yansıtmaktadır. BOP yeni bir girişim olarak görülse de temelleri I. ve II. Dünya Savaşları ve sonraki gelişmelere kadar dayanmaktadır. Büyük Orta Doğu Projesi, aslında tarihi niteliği olan bir projedir. İran, Anadolu, Mezopotamya ya da Mısır merkezli siyasal yapılanmalar daha büyük bir güç olmak için ortaya çıktıklarında, dünyanın jeopolitik merkezi olan Orta Doğu alanını daha büyük sınırlar çerçevesinde kendi kontrolleri altına almak istemişlerdir.

ABD’nin eski Cumhurbaşkanlarından Bush zamanında BOP çalışmaları sırasında bugün gelinen noktadaki İsrail-Filistin savaşı mutlaka ayrıntılarıyla görüşülmüştür. Biden’in dolayısıyla Amerika’nın NATO üyesi olduğu halde, diğer üyelerin görüşlerini almadan bu savaşa taraf olması dünyada büyük bir endişe yarattı. Aynı girişimi bir NATO üyesi olarak biz yapsak acaba hakkımızda neler düşünürlerdi? Bugüne kadar bu iki ülke arasındaki ihtilafın daima Filistin’in aleyhine geliştiğini gördük. Savaşın başından beri televizyon karşısında ateşkes olur umuduyla oturduk ama maalesef umutlarımız boşa çıktı. Bu vahşi bombalama ve katliam izlenecek gibi değil .Onbeşbinden fazla kadın çocuk sivil katledildi. İnsanım diyenler için tahammül edilmesi zor bir ayıp.

            Türkiye haklı olarak mağdur olan tarafın yani Filistin’in tarafında yer alıyor. Bu savaş böyle giderse kan davası olarak kuşaklar boyu sürerecek. Bu günahı yüzyıllarca bugün doğmamış İsrail’liler dahi taşıyacak. Bu yüzden İsrail’in bu toprakları asıl sahiplerine bırakması gerekiyor.

            Bizim cumhurbaşkanımız Netenyahuya soruyor:

-Sizde nükleer silah var mı?

1971’de Doğu hizmetindeyken Rusya’nın Akdeniz’e ve Hint Okyanusu’na inmesi söz konusuydu. O zaman Ruslar bütün zırhlı birliklerini Kafkasya’ya yığdılar. Amerikalılar ise Kars güzergahında yollara uzaktan kumandalı nükleer bazlı bombalar getirip monte ettiler ama bu bombaların aktive edilmesi için gereken bilgileri bizimle paylaşmadılar. ABD’nın 70’lerde bu teknolojiye sahip olduğu düşünülünce İsrail’e verdikleri ya da verecekleri nükleer silahların var olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. 

            İsrail’in tek amacı Filistinli’leri sürmek olmasa gerek. Gazze açıklarında Akdeniz su altındaki zengin petrol kaynaklarını ele geçirmek de çok önemli bir neden. Televizyonlarda gördüğümüz gibi Gazze açıklarında Çin dahil olmak üzere birçok ülke gemisi beklemede. Bunların içinde Türk gemisi yok. Bu konuda Türkiye için kısıtlama vardır belki de. İsrail ve ABD’nin petrol ticareti için bu bölgede konuşlanmaları mümkün. Ancak bu çıkar sonunda çıkar çatışmasına yol açacaktır.  Satır aralarını okuyanlar için Amerika ve İsrail arasında olası bir anlaşmazlığın ilk sinyalleri de geliyor yavaş yavaş.

Netenyahu’nun siyaseti apaçık gösteriyor ki soykırım yaparak Filistinlileri yok etmek.  Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanya’sı döneminde, Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin  sistemli bir şekilde soykırıma maruz kalmış bir milletin bundan  ders almayarak kendisinin de Hitler Almanya’sından hiç geri kalmayan bir tutum içinde olması çok ilginç değil mi?

            İsrail bunu Almanya’ya yapmış olsaydı da insanlık suçu olurdu ama aynı zamanda anlaşılabilirdi. Bu anlamda Adolf Hitler ve Netenyahu arasında hiçbir fark göremiyorum. Gazze’deki menfaat için işlenen bu insanlık suçunu en başta Amerikalıların kınaması gerekir. NATO üyesi olan Amerika’nın bu NATO ülkesine yakışmayan tavrını da NATO üyesi ülkeler sineye çekmemelidir. Zulüm kimden gelirse gelsin zulümdür. İster kilisede ister sinagogda ister camide dua ettiğimiz Tanrı, cinayetin müsebbibi olmasak da seyircisi olduğumuz için duamızı kabul etmeyecektir. Hele İsrail’in eskilerin deyimiyle “yatacak yerleri yok.”

            Bir an önce Ortadoğu’da sağduyunun hâkim olduğu, barış ve güvenliğin lüks sayılmadığı günlerin sağlanmasını umuyorum.  Bunun temin edilebilmesi için de Türkiye’nin gerekeni yapacağına inanıyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?