Bilgisayar kullanmaya başladığım 1990’lı yıllardan önce her 24 Kasım günü öncesinde Öğretmenler Günü için evdeki daktilomda bir yazı yazar, bisikletime binerek yazımı yerel gazeteye yetiştirmeye çalışırdım. Ne zaman bilgisayar kullanmaya başladım, işler çok kolaylaştı. Yazıyı ileti olarak göndermenin yanında ilgili konu hakkında önbilgi almak için de internette arayıp bulmanın herkes gibi rahatlığını yaşıyorum. Bu bakış açısıyla çağı yakalamanın en önde gelen öğesi ‘Bilgisayardır’ diyebilirim. Çağa damgasını vuran bu icadın “hiç zararı olmadı mı” dense bu soruya “kitaplıklarımızın raflarını dolduran 12’li, 24’lü alfabetik sıralı ansiklopedilerin sanırım sadece pabucu dama atıldı” demek yeterli yanıt olacaktır. Bizim yaşlardakiler halen ansiklopedilere başvurabilirler ama gençlerin bunlara daha az el attıklarını tahmin ediyorum.
Çağdaşlaşma ve çağa uyum öğretmenlik mesleğinin de olmazsa olmazlarından birisidir. Ulu Önderimiz Atatürk öğretmenlerimize dönük güzel sözlerinden birisinde, “Öğretmenler! Cumhuriyet, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli muhafızlar ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir” demiştir.
İlköğretim eğitimine başlarken Marmaris’te tek bir okulumuz vardı. Şimdi Yüksek okul, Meslek Liseleri ve Özel Kolejler dahil çok sayıda okul ve öğretmenlerimiz var. 1930’lu yılların başında Millî Eğitim Bakanlığı ülke çapında Okuma Yazma seferberliği kapsamında kurslar açmış, adına da ‘Ulus Okulları Okuma Yazma Seferberliği’ denilmiştir. Rahmetli Annem de 1939’yılında Marmaris’te bu kursa katılarak okuma ve yazmayı öğrenmiş, diploma almıştır. Diplomasını evimin duvarında misafirler de görsün diye halen asılı tutarım. Annelerimiz hepimizin çocukluğunda tanıdığımız ilk öğretmenlerimizdir. Marmaris’ten ayrılıp Askeri Okula gittiğim 1950’li yıllarda Onunla mektuplaşırdık. Çok güzel yazar ve okurdu. Onun bu olağanüstü gayretini hep takdir etmişimdir…
Askeri kışlalarda da her rütbeli asker aynı zamanda bir öğretmendir. Askerlikte Günlük Eğitim Cetvelinde gündüz, gece eğitim ve dersler vardır. Nöbetçi olan subay, astsubay veya uzman çavuşlar gündüz yapılan eğitimden ayrı olarak gece eğitimine katılır, derslere girerler. Bilindiği üzere geçmiş yıllarda bir dönem orduda okuma yazma kursları düzenlenmişti. O zamanlar bu eğitimin argoda adı ‘Ali Eğitimi’ idi. Şimdi buna gerek kalmadı. Okuma yazma yüzdemiz çok arttı. Bu artışla beraber öğretmenlerimizin sayısı ve kapasiteleri de çok yükseldi. Ben öğretmenlerimiz hakkında konuşurken onları “Eğitim ve Öğretim Ordusunun mümtaz temsilcileri” olarak kabul ederim.
Sayısı az veya çok her ailede en az bir öğretmen vardır. Ülkemizde güzel olan gerçeklerden birisi de öğretmenlerimizin sayısı neredeyse Türk Silahlı Kuvvetlerimizdeki asker sayısının iki katıdır. Bununla da ne kadar öğünsek azdır. Eğitim ve öğretimde Millî Eğitim Bakanlığınca öğretmen, öğrenci ve diğer uygulamalar üzerinde yapılan sık değişiklikler öğrenci ve öğretmenlerin başarı ve moral yüzdelerinde olumsuz etkiler yapabilir. Ancak öğretmenlerimizin kutsal sayılacak mesleki görevlerini büyük bir azim ve özveri ile yaptıkları kesindir.
Sonuç olarak diyebilirim ki; Öğretmenler, Atamızın çok değer verdiği ve yeni nesilleri çağdaş uygarlık düzeyinde eğiten, Ata’sına layık ‘Atatürk’ün Askerleri’ olarak tanımlanacak büyük bir kitledir. Bundan tam 95 yıl önce 24 Kasım 1928’de kendisine ‘Başöğretmenlik Unvanı’ verilen Ulu Önder’in güzel bir sözüyle yazımı noktalarken, bugün hayatta olmayan tüm değerli öğretmenlerimizi saygıyla, minnetle anıyor, halen görevde olanlara da eğitim ve öğretimde sağlık ve başarı diliyorum. “24 Kasım Öğretmenler Günü tüm öğretmenlerimize kutlu olsun!
“Öğretmenler! Ordularımızın kazandığı zafer sizin ve ordularınızın zaferi için ortam hazırlar. Gerçek zaferi siz kazanacaksınız ve sürdüreceksiniz ve kesinlikle başarılı olacaksınız”. Mustafa Kemal Atatürk
Annem Bezmigül'ün 1939 yılıda almış olduğu diploması
Başöğretmenimiz ATATÜRK kara tahta başında öğrencilere Yeni Türkçe Harfleri tanıtıyor. 1928
