USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GEL DE BEĞENME…

15-07-2023

Geride kalan hafta sonunda görüp, izleyip ve okuduklarımdan bazı güzellikleri sizlerle paylaşmak istedim.  Buna bir seyahat acentesinin düzenlediği Ödemiş, Birgi, Gölcük, Bayındır ve Şirince turuna katılan değerli misafirlerin izlenimlerini de kattım.  

 

Turda takip ettiğimiz güzergâh iki tarihi ve bereketli ana arter üzerinde bulunuyor. Bunlar, bin yıllarca ilk medeniyet çağlarından bugüne yerleşim ve konaklama yerleri olmuş yerler olan Küçük ve Büyük Menderes Ovalarıdır.  ‘Meander’ ve ‘Kaystros’ eski tarihi adlarıyla yerli ve yabancı yayınlarda adları geçen yerlerdir. Buralarda zamanında değişik şehir devletleri kurulmuştur. Buralara göçler olmuş, savaşlar yapılmış,  bu stratejik bölge hep ele geçirilmek istenmiştir. Gerisindeki Bozdağ’ın zirvesinden gelen serinlik, kaynaklarından ovasına verdiği su ve erozyonla bereketli olan topraklarında binlerce yıldır insanlar, bitki ve hayvanlar yaşamaktadır. Asıl anlamı ‘Ana’, ‘gözetici’, ‘bakıcı’ olan ‘Ege’ sözcüğünün sayılamayacak kadar güzellikleri, bereketi bu günde aynen devam etmektedir.  

 

Birgi’deki Ulu Cami, 14. yüzyıl Aydın Oğulları Döneminde mimarın yakındaki eski bir tapınaktaki aslan heykelini caminin doğuya bakan köşe duvarına monte etmesiyle özellik kazanmıştır. O yüzden adı ‘Aslanlı Cami olarak da anılmıştır. Bu caminin mihrabı ve onun üzerindeki çiniler firuze renkli olmasıyla, mimberinin ise ceviz ağacından oymalı kündekari (çivisiz) tekniğiyle yapılması önemlidir. Cami meydanındaki iki Türbe Aydınoğlu Mehmet Bey ile  Kız kardeşi Sultan Hatun’a, yine meydanın güneydoğu kısmındaki bronz heykel ise Aydınoğlu Mehmet Beyin oğlu Umur Beye aittir. Buradan Birgi’ye geçtiğimizde İmam-ı Birgivi ve oğlu ile diğer bağlılarının mezarlarını görüyoruz. Ziyaret yerinin medresesinde Hazreti Birgivi dahil ünlü müderrisler güzel ahlak ve yaşam ve teokratik konularda dersler vermişler. Burası önemli bir ziyaret yeri olmuş, aşağısındaki tesislerde kurban adakları da yapılabiliyor.  Birgi genelde yaşlı selvi ağaçları ile de ünlüdür. İnanışa göre yaşam ve ölüm Birgi’nin sembolüdür. Güneş yaşamı, selviler ölümü simgelermiş. Selvi ağaçları tüm mezarlıklara o yüzden dikilir olmuş.

 

Cumartesi akşamında acentemizin bize ücretsiz ikramı olan yemeği Ödemiş’e çok yakın bir tavernada yedik. Tesisi umduğumuzdan çok iyi bulduk. Yemek ve müzik mükemmeldi. Bir ara küçük bir konuşmayla gurubumuza Anneler ve Babalar Gününü kutlama amaçlı olarak misafirlerimize kırmızı ve beyaz birer gül dağıttım. Acentemizin olurunu alarak bir misafire günübirlik tura bedava katılabilmek için piyango çektik. Datça’dan tura katılan bir bayan misafir  kazanan oldu.

 

Ertesi gün sabah kahvaltısı sonrası otelden ayrılıp Gölcük’ e geçtik.  Gölcük’te kafe ve restoranlar, ulaşım yolu ve doğa mükemmel durumdaydı. Burada bir kafede oturduğumuzda hemen yanı başımızda göl ve onu çevreleyen yemyeşil orman örtüsü ile kaplı tepe ve dağlar nefis bir peyzaj görüntüsü veriyordu. Gölde kenardan amatör sazan ve yayın balıkları avlayanlar gördük. Bozdağ zirvesinden gelen bol oksijenli havayı adaçayı, kekik gibi ot çaylarını içip fotoğraflar çekerek Gölcük’ten ayrıldık. Buradan  Bayındır’a geçtik.

 

Bayındır bir Çiçek cenneti olmuş. Bir çiçekçi ve seralarını ziyaret ettik. Evlerimize çiçek aldık. Bayındır merkezde Belediye Parkında çay, kahve içtik. Parkta bir yaşlı Zeytin Ağacı Anıt Ağaç olarak sergilenmekteydi. Yanında da bahçe veya tarlada çalışan bir köylü kadın anıtı vardı. Doğrusu iki anıtı da yerlerine iyi oturmuş gördük.   

 

Bayındır’dan Şirince’ye geldik. Çoğunlukla Girit’ten mübadelede göçle gelen Türklerin yaptığı yemekler, şarap türleri, karadut şurubu, kumda kahve ve meyveler oya ve el işleri yazmalar gezginlerin ilgisini çekti.

 

Evimiz Marmaris’e saat 19.30’da vardık. Çoğumuzun beklentisi saat 21.00’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yenilenen seçim için aday olan   Sayın Yıldırım ile Sayın İmamoğlu asında yapılacak olan panele yetişebilmekti. Yetiştik ve Panel’i izledik. Her iki konuşmacı son yılların stresli atışmalardan apayrı, halka medeni ve güzel bir üslupla uygulanan ve yönetilen bir Panel izlettiler. Tabii ki Yönetici Sayın Küçükkaya’nın da bunda büyük rolü oldu. Üçüne de teşekkür ediyoruz. Yazım uzun oldu, farkındayım.  Ama, çok önemli bir kutlama ile bitirmek istiyorum.

 

İki gündür okuyamadığımız gezelere bir göz atınca Jandarma Teşkilatının genç üniformalı bayan elemanlarının kutlama etkinliğinde gazeteci bir bayanla çekilmiş fotoğrafı ve altındaki açıklamayı sizlerle paylaşmak istedim. Kutlama etkinliğinde Bayan Teğmen Gazeteci bayana şöyle diyor. “Eli hamurdan çok silah tutan kadınlarız biz. Temizliğimizi hem dağda hem de evimizde yapabilecek güce ve kudrete sahibiz. Bu iş cinsiyet meselesi değil, memleket meselesidir. Aslanın dişisi de aslandır.”… Çok beğendim bu ifadeyi. Bu vesileyle Jandarma Teşkilatı ve mensuplarının gününü kutluyor, onlara sağlık, başarı ve mutluluk diliyorum. Varolsunlar!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?