USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İSTANBUL KANAL PROJESİ VE ANIMSATTIKLARI

10-07-2023

Hani denir ya, “Birisi derin bir kuyuya taş, atar kırk akıllı çıkaramaz” diye şu bizim İstanbul Kanal Projesi de buna benzemeye başladı. Olaya biraz siyasi değil de objektif ve bilimsel yaklaşımcıların ağzından girelim. Bilindiği üzere bahse konu olan kanal çevresinde en az 15 milyon insan yaşıyor. Bu kadar yoğunluğun olduğu bir Mega kentin altında Marmara fay hattı var. Bu hayal kanal bu hattın üzerinde olacak. Kanal ve kıyıları en az bir milyona yakın insanın yerleşim alanı olacak. Mevcut durumda olası bir 8 kuvvetindeki depremde binlerce insanın canı yanacak. Montrö Boğazlar Antlaşması Milletlerarası zeminde Rusya başta olmak üzere sorunlar yaratmaya başlayacak. Bu olay iktidar ve muhalefet arasında karşılıklı kavga olayı değil, ülkenin milli ve mukaddesatı adına beka meselesi olabilir. Ben buna bir vatandaş olarak ve şahsım adına karşıyım. Ülke sathı mailinde sanayi ve teknolojiyi kalındırmak, iş sahaları açmak, İstanbul’a göçü durdurmak adına her türlü yatırımı Anadolu’nun içlerine ve başka topraklarına yapmanın daha rasyonel bir akıl olacağını düşünüyorum. E.Amiral Sayın Atilla Kıyat’ın ulusal bir gazetede bu söz konusu kanal hakkında bir Amerikalı yetkili ile yaptığı konuşma anlamlı görünüyor. Amerikan Deniz Kuvvetlerinin Akdeniz’e olduğu gibi Karadeniz’e de hakim olma niyetini bir yana bırakın, Ülkemizin kuzey kıyılarını da karada ve havada İncirlik’ten olduğu gibi buradan da elde bulundurmak niyeti sezinleniyor bu İstanbul Kanal Projesinde… Bu proje için bilim kurumlarında iyice değerlendirmeden, jeolojik, topoğrafik ve de sismik bilim alanında akademik kariyerleri olan uzman kişi ve kurumların mutlaka görüşü önceden alınmalı, gereğinde ülke insanına sorulmalıdır. Anılan kişi ve kurumların bu konuda görüşleri olumlu değilse, bunu isteyenlerin bu defa da “biz hata yaptık” diyebilme şans ve hakları yoktur. Burada Turist Rehberi olarak İngiliz yazar George Bean’in Beyond The Meander’ adlı eserinin 113. sayfasında değindiği tarihi bir olaya dikkat çekmek istiyorum.

Pers Ordusu MÖ. 546 yılında Anadolu’yu istila etmiş, en son batıda bugünün Datça’sındaki Knidos kalmış. O zaman burada yaşamakta olan Dor’lar Perslerin istilasından korkmuşlar, Reşadiye Yarımadasındaki ‘Balık Aşıranda bir kanal kazarak yarımadayı Perslerin istilasından korumayı düşünerek Delfi’deki kâhine başvurmuşlar. Kahin, “Sakın doğal haline dokunmayın, sonra başınıza hayır gelmez” demiş. Buna rağmen Dorlar kanalı açmaya başlamışlar. Kahin’in dediği olmuş, kırılan her kaya parçası çalışanların bütün gözünü kör etmeye, vücutlarını yaralamaya başlayınca bundan vazgeçmişler. Umarıs İstanbul Kanal Projesinden vazgeçilir…      

 

Gelin bunu biraz da Marmaris Bölgesi üzerinde tartışalım.Marmaris’ten Datça’ya mavi tur yapan tekne kaptanları bir zamanlar “ Neden Balıkaşıran’ la Gökova arasında açılacak bir kanalla Akdeniz’den Gökova’ya veya bunun tersini kolayca kolayca yapmıyoruz” demişlerdi. geçiverelim” demişlerdi. Bunun bir başka benzeri “Marmaris Limanına giriş boğazdan olacağına Yalancı Boğaza açalım bir kanal, Fethiye yönünden gelen yatlar, gemiler buradan limana kolayca giriş yapsın” olmuştu.

İşte böyle söyleyenlere “Kazın ayağı hiç de öyle değil” demek gerekiyor. Bir kere güney fırtınalarıyla Marmaris limanına arıtmadan sızan kirli sular dolacaktır. Körfezde zaten başlayan dolma ve çamurlanma olayı artacak, antik çağlarda birçok limanlarda olduğu gibi körfez kokuşacak, epidemik vakalar baş göstermeye başlayacaktır. Unutmayalım Marmaris’te Karya döneminde liman Beldibi’ndeydi. Dolma devam ediyor. Cennet ve Bedir Adalarına günden güne yaklaşıyoruz.  İstanbul kanal projesi de Tuna Nehri’ ile Karadeniz’e akan kirli sularla biraz dirilmeye başlamış Haliç ve Marmara’yı olumsuz etkileyecek, Haliç ve Marmara önceki durumundan daha kötü hale gelecektir.

 

İstanbul ve değindiğim Marmaris kanal projeleri birinci önceliğimiz asla değildir. Ülkemizin her karış toprağı kutsaldır ve misak-i milliye dahildir. Mevcut doku ve topografyasıyla, jeolojik, biyolojik kirlilik bitki, hayvan (balıklar dahil) madenleri bundan olumsuz etkilenecektir. Bence projeler kalkınmada geride olan yerlerde uygulanmalı, rant ve insan kesafetini arttırıcı politikalardan uzak durulmalıdır..

Geçtiğimiz günlerde yerel gazetede Marmaris Körfezinin geleceği konusunda endişelerini dile getiren Marmaris Çevrecileri Derneği Başkanı Sayın Ahmet Kutengin’i körfezin kirli yağmur suları ve erozyonla dolmakta olduğunu, beton kanallara delikler açılarak suların bir nebze toprağa verilmesini, doğrudan denize verilmemesini önermesini körfezi koruma adına akılcı buldum. Kendisini kutluyorum.  

Erol Uysal 18.12.2019         

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?