USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KUTSAL RAMAZAN VE DÜŞÜNCELER

10-07-2023

 

İslam Dünyasında yine bir kutsal Ramazan Ayının ilk on gününü geride bırakıyoruz. 21. Yüzyılda yaşadığımız bu günlerde de yüzyıllardır olduğu gibi  bu mübarek ayda da müminlerin tamamen refah ve huzur ortamında yaşadıklarını söyleyemeyiz. İran ile Amerika, İsrail ile Filistin başta olmak üzere Akdeniz’de gerginlik ve tırmanış devam ediyor. Oysa antik dönemde yaşamış kavimler insan yaşamının basit nedenler için birbirlerini öldürdüklerine atıf yaparak “Omnia Mors Aequeaté” yani “Ölüm her şeyi eşitler” diyerek bir bakıma “Değer mi hiç”  demek istemişlerdir. Özetle söylemek gerekirse özellikle Akdeniz çukurunda kavga, gürültü, çok tanrılı dönemden tek tanrılı semai dinlere geçtikten sonra da devam ede gelmiştir. Çok tanrılı dönemden semai dinlerin uygulamaya girdiği tek tanrılı döneme geçişte de bu anarşik ortam, huzursuzluk ve savaşlar devam ede gelmiştir.  Kesme taş üzerine yazılı tablet Knidos kazılarında bulunmuş ve Marmaris Kale Müzesinde büyük harflerle yazılarak sergilenmektedir. Biz ne dersek diyelim, görünen o ki: Anılan Bölgede terör, korsanlık, canilik, hırsızlık, çalma hep var olmuş ve olacak görünüyor. Kökü kazanacak demek biraz fazla iyimserlik sanırım. Bunun kanıtını “Bir şeyler oldu, hırsızlık var”, gerekçeleriyle kazanan adayın mazbatasını geri almaktan başka hangi olay daha iyi açıklayabilir. Stresi bir nebze üzerimizden atmak için iki gün önce bankaya 20 ile 50 lira arasında bağış yapmak için gidişimiz neyi ifade ediyor?       

 

Bize uzak veya yakın ülkelerde 2070 yılında dünyadaki Müslüman sayısı Hıristiyan sayısını geçeceği yazılıp söylendi. ‘PEW’ kısa adlıyla Uluslar arası bir Araştırma Grubunun yayınladığı son tahminler 2010 yılında Dünyada 1 milyar 600 milyon Müslüman, 2 milyar 170 milyon Hıristiyan olduğu açıklanmış. Bu durumda, Ekonomi başta olmak üzere insan başına düşen milli gelir, sanayi, kültür ve sanat yönünden olmasa da genç insan sayısı itibariyle durum Müslümanların lehinde görülüyor. Bu değerlendirmeyi Hürriyet Gazetesi köşe yazısında değerlendirmiş Sayın yazar Ertuğrul Özkök.  Dünyada gelişen olaylara bakınca;  Bize çok yakın Akdeniz çanağında Filistin başta olmak üzere komşularımız Irak, Suriye, İran, Libya, Mısır, Tunus, İsrail gibi ülkelerde hem kendi içlerindeki etnik kökenlerden, hem dini mezhep farklılıklarından ve hem de dıştan yapılan sömürü siyasetinden huzursuzluk ve güvensizlik yaşandığı bir gerçektir. İşsizlik ve fakirlik de bunda başrolü oynuyor. Oysa Kutsal Kitap Kur’an-ı Kerim’de Müslümanlık,  huzur ve güveni en önde kılan, ‘İslam’ sözcüğü ile barışı ve kardeşliği şart koşan, hakka, hukuka saygılı insanı tasvir eden bir din olarak tanımlanır. Bunun acaba henüz neresindeyiz?  

 

Her Ramazan ayı içerisinde özellikle Bayram arifesinde mezarlıkları ziyaret ederiz. Müslüman ülkelerin bazılarında örneğin Suudi Arabistan’da Mezarları

 Abide gibi görkemli yapmak âdeti olmadığı gibi yeri de belli edilmez. Bu bir tür israf sayılır. Biz de mezar geleneği vardır. Ben şahsen yararlı da bulurum. Kişinin kimliği, yakınları tarafından bilinir, okunur ve hakkında en azından kendisinden sonraki kuşak ailesini mezardan öğrenebilir. Bizim Marmaris özelinde şehir nüfusu azken değişik yerlerde küçük mezarlıklar varmış. Bunların bazılarına yaşları şimdi 70-80 olan hemşerilerimiz yetiştiler. Örneğin Marmaris futbol sahasının bulunduğu yerde bir mezarlık vardı. Bu küçük mezarlıklar şehir nüfusu arttıkça daha büyük mezarlıklara taşındılar. İşte bunlardan halen yerinde kalan Sarıana Mevkiindeki 7 mezarımız vardır ki, bunlara hiç dokunulmamıştır. Bu mezarlar yerleşim biriminin hemen yakınındadırlar. Burada bizim aileye ve yakınlarımıza ait mezarlarda bir gurup atalarımız yatmaktadır. En az yüzyıllık çam ağaçları altındaki bu alan o zaman kutsal bir yer kabul edilmiş. Sarıana’nın şefaatına nail olmak, türbesinin yanında gömülmek vasiyetleri arasında kabul edilir. Sarı Ana buraya Kanuni Sultan Süleyman’dan önce gelmiş (1522) ve Anadolu’daki Bac-ı yan-ı Rum teşkilatını kurmuş, fakire, fukaraya aş, ekmek, yemek vermiş, yardım yapmıştır. Onuncu Padişah Kanuni’ye  de Rodos’un kuşatması konusunda telkin ve tavsiyelerde bulunmuştur. Her Ramazan ve Kurban Bayramı öncesinde bu mezarlarımıza bakım yapar, bu küçük aile mezarlığını ziyarete hazır duruma getirmeye özen gösteririm. Bunu benden önce rahmetli annem, rahmetli dayılarım yapardı. Gereğinde aile büyüklerimiz genç aile mensuplarının bu mezarlarımızı ziyaret etmelerini önerirlerdi. Bu defa da böyle oldu. Mezarları ziyaret etmek, bakımını yapmak doğrusu bana huzur ve güven veriyor… 

 

Biliyorsunuz ‘Beka’ sözcüğü yerel seçimler öncesinde özellikle iktidar Partisi AKP ve MHP Cumhur İttifakının sıkça telaffuz ettiği sözcük olmuştu. Galiba bu günlerde söylenmez oldu. Sözlükte asıl anlamı  “Kalıcı varlık, Var olmak, ölmezlik, sonu bulunmamayı içermektedir. Dolayısıyla iktidara kendisinden sonra gelebilecekler konusunda bir Beka konusunda kimsenin endişesi olmamak gerekir. Ülkemiz, Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu demokrat, laik, sosyal, çağdaş bir hukuk devletidir. Temeli sağlamdır. Ülkemiz, Orta doğunun halen demokrasiyi ülkesinde tam oturtamamış, sözde Müslüman petrol ülkelerinden biri değildir. Beka’yı orada, burada aramaya da hiç gerek yoktur.  Beka, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesindeki son sözdedir. “Ey Türk İstikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait için dahi vazifen, Türk İstiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!  Başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanları rahmetle, minnetle anıyor, tüm Ulusumuzun 100. Yılında ‘19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Spor Bayramı’nı kutluyorum. Ramazan dahil tüm dini, milli günleri özgürce yaşama ve kutlamayı Atatürk ve arkadaşlarına borçluyuz. Bunu hiçbir zaman unutmayacağız.     

Erol Uysal 17.05.2019                    

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?