Dün gazete yazımı Karaca'da yazmıştım. Bilgisayarın Mouse'nu evde unutunca Touch Pad ile yazmakta zorlandım. Yazıma sonradan eklediğim bazı konuları eklemekte zorlanınca eksik göndermiş oldum. Şimdi Karaca'da komşum Cem Bey'den temin ettiğim bir Mouse ile sehven eksik gönderdiğim yazımı tamamlayarak yeniden göndermeyi deniyorum.
İçinde olduğumuz Mayıs ayının ikinci yarısındayız. Dünyayı saran Koranavirüs salgını takriben üç aydır 180 üzerindeki ülkede insanların hayatını sosyal, endüstriyel ve eğitim yönünden çok olumsuz etkilediği gibi binlerce can kaybına da neden oldu. Milyonlarca insanı endişe ve paniğe sürükledi. Ülkemiz de bundan nasibini aldı. Virüsten kaybettiğimiz insan sayısı 4 bini geçti. Salgından korunmak için alınan tedbirler kapsamında iş yerleri kapalı kaldı, işsizlik arttı. 2020 yılına girerken özellikle turizmde geçtiğimiz yılın getirilerini dikkate alarak yeni yıldan çok iyimser bir beklenti içindeydik. "Ne umduk , ne bulduk." demek doğru olacaktır. Turizm Bakanımız. “Mevcut otellerimizin yarısını işletmeye açabilirsek yine iyidir” diyor. Bazı yazar çizer ve sanayiciler ise "Virüsten açılabilecek pencereler olabileceği umudunu taşıyorlar.
Atalarımızın güzel sözleri vardır. Bunlardan birkaçını okurlarla paylaşmak istiyorum. “Çay her zaman kütük getirmez”. “Gelin ata binmiş ya nasip denmiş”. “Ayağını yorganına göre uzat”. “Adama Arife Gününü yaptırırlar, bayramı yaptırmazlar”. Bunlardan ve benzerlerinden istenirse daha çok vardır. Ama bu kör olası salgın için birisi vardır ki ben onu çok severim. Anne kefal yavrularını bir araya getirmiş, onlara önerilerde bulunuyormuş. “Bakın çocuklar, kıyılardan balıkçılar oltaya yem sararlar, siz de onu yem diye yutar yakalanırsınız. Emin olmadığınız yemi yemeyin. Tam bu anda bir serpme avcı ağını paraşüt gibi açtırarak bu kefal sürüsünün üzerine atar. Anne Kefal ve yavruları ağın içinde kalırlar. Akıllı yavrulardan birisi annesine sorar. “Anne, zokalı yemi yemeyeceğiz tamam da, şimdi bu ağın içinden nasıl kurtulacağız” diye sorar. Annenin yanıtı şudur. “Yavrularım, buna tepeden inme derler, buna yapacağımız bir şey yoktur” olur. Ama bizim virüse karşı yapacaklarımız var. Önce panik yapmamak. Süreci akıllı yaşamak. Sabırlı olmak. Sosyal mesafeyi korumak. Maske kullanmak. Elleri sık yıkamak. Çok temas sağladığımız yaşam mahallerimizdeki yerleri dezenfekte etmek ve tıp otoritelerinin tavsiyelerine uymaktır. . Bugün 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramıdır. 23 Nisan'da olduğu gibi bayram törenlerini topluca kutlayamıyoruz. yapacağımız tek hareket balkon ve pencerelerimizi şanlı bayraklarımızla donatmaktı. Ramazan Bayramının ilk günü yani Pazar günüdür. Virüs nedeniyle milli ve dini
bayramlarımızı laikiyle kutlayamıyoruz. Ne diyelim? Dileğimiz bu virüsten kısa zamanda kurtuluşadır. Her iki bayram Ulusumuza ve Marmarislilere kutlu olsun!
