USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

SÖZDE SOYKIRIM AMERİKAN TEMSİLCİLER MECLİSİNDE

10-07-2023

Birinci Dünya Savaşı ortamında Doğu Anadolu’daki Ermenileri başta Fransa olmak üzere Ermenileri ve Asala Terör örgütlerini üzerimize yönlendirip orada yaşayan vatandaşlarımızı katleden Ermenilerdi. O zaman Osmanlı Hükümeti bunları daha güvenli bölgeye nakle başlayınca bunun adı ‘Tehcir’ olmuştu.  Osmanlı ordusu hem batıda ve hem de doğuda topraklarını savunma derdine düşmüştü. Doğudaki Ermeni çeteleri vatandaşlarımızı arkadan vurmaya devam ettiler. Ermenistan o yıllardan bugüne değin 24 Nisan’ı Sözde Ermeni Soykırımı tarihi olarak kabul ederek Birleşik Amerika ve bazı Avrupa Ülkelerini bu iftira ve yalana inandırma çabasında oldular. Dış görevlerdeki temsilcilerimizi alçakça katlettiler. Özellikle 1980’li yıllarda Fransa’nın öncüğünde Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Türkiye’yi 1915-1925 yılları arasında Ermenilere soykırım yapmakla suçlamalarına ve bunu yıllardır Türkiye’ye kabul ettirmeye olağanüstü gayret sarf ettiklerini hepimiz iyi biliyoruz. Bugün Birleşik Amerika Temsilciler Meclisinin almış olduğu karar bunun somut delilidir. Bu çirkin ve asılsız kararı gelecek günlerde Amerikan Senatosunda oylanabileceğini bekliyoruz.    

Ulusal kokartlı Turist Rehberi de oluşum ve yabancı turistlerimizin bu konuda soru sorabileceğini düşünerek doğru ve haklı yanıtlar verebilmemiz için rehber arkadaşlarımıza 2003 yılında yazdığım bir yazımda bu konudaki bilgilerini geliştirmelerini önermiştim. Bu konuda Turist Rehberlerine yıllık vizeler öncesinde  ‘Sözde Ermeni Soykırımı’ konusunda konunun uzmanı üniversite hocalarımızın verdiği konferanslara katılım zorunluydu. Sonradan bunlar kaldırıldı. Daha önce Fransa başta olmak üzere Avrupa Ülkelerinin çoğu bu tasarıyı parlamentolarında oyladılar. Biz geleneksel alışkanlığımızın etkisiyle hep olaylar meydana geldikten sonra harekete geçtik. Oysa Ermenistan ve Avrupa Ülkeleri bu yalanı siyaseten hep işlediler. Dosyaları güncelleştirip açık tuttular. Amerikan Temsilciler Meclisinin yaptığı oylama ve sonucunda tasarının kabulü aslında beklenen durumun ayak sesleri oldu. Buz dağı yıllar geçtikçe büyüdü. Tam biz Cumhuriyetimizin 96. Yıldönümünü onur ve güvenle  kutlarken ve Kuzey Suriye’de ülkemiz güvenliğine tehdit oluşturan terör yuvalarına adı ‘Barış Pınarı’ olan operasyonla başarılı bir güvenlik koridoru sağlamışken sözde NATO Müttefikimiz Amerika 435 kişilik Temsilciler Meclisinde ‘Sözde Ermeni Soykırım Tasarısı’nı 403’e karşı 16 oyla kabul etti. Şimdi bu tasarı 100 kişilik Senato’da da oylanacak.

 

Peki, biz tüm bu gelişmelere karşı ne yapıyoruz? Raflara kaldırdığımız tozlanmış dosyaları yeniden masa üstüne çıkarıyoruz. Bu sözlendiği gibi “Hiçbir önemi yok, bizi etkilemez” şeklinde geçiştirilecek bir gelişme değildir. Bunun arkasından yaptırımlar gelebilir. Suçlu ülke olarak görülürüz. Bu yalana karşı diplomaside büyük mücadele vermemiz gerekir…

         1960-63 yılında Erzurum’daydım. Astsubay olarak Şark Hizmetimi yaptım. Bekârdım. Bir Dadaş ailenin kerpiçten yapılmış bir evinde kiracıydım. Ev sahiplerim Hüseyin Ağa (Altılı Hüseyin) ve eşi İpek Bacı idiler. Soğuk kış gecelerinde tezek yakılan sobanın başında çay içer, sohbet ederdik. Bir akşam söz Ermeni Soykırımına gelmiş ve Hüseyin Ağa erkek kardeşinin hayvan damında Ermeniler tarafından katledildiğini, katliamların Aşkale’de çoğaldığını anlatmış ve her ikisi de gözyaşlarını tutamamışlardı.   

 Van ilimizin Zeve’deki,  Iğdır’daki Türk Soykırım müze ve anıtlarını bizzat ziyaret ettim. Açılan mezarlarda binlerce Türkün yattığı, bölgede toplanan kafatasları ve kemikleri uzmanlarca incelenmiş, anılan müzelerde teşhir edildiğini görmüştüm. Türkler Almanların yaptığı gibi hiçbir Ermeni’yi sabun yapmamış, fırınlarda yakmamıştır. Almanya, geçtiğimiz yıllarda parlamentosunda aldığı kararla hukuki kanıt ve değeri olmayan bir yalana alet olmuş,  suç işlemişti. Bu en son aldıkları kararla atalarının yaptıkları suça ortak aramışlardır. Biz bu suçu işlemedik ve her zaman kınıyoruz. Burada Sayın EGE Cansen’in ‘Alman Parlamentosu ve Ermeni Tehciri’ başlıklı yazısının sadece bir bölümünü okurların yararlanması için buraya aldım.  Bakın Sayın Cansen Hürriyet Gazetesinin 5 Haziran 2016 tarihli sayısında ne yazmıştı. “Türkler ve Türkiye, dünyada hiçbir millet ve devletle Almanlar ve Almanya ile olduğu kadar yakın ve derin ilişkide değildir. Almanya’da 4 milyona yakın Türk yaşamaktadır. “1915 olayları bir soykırımdır” kararı başka hiçbir devletin aynı yönde aldığı karara benzemez. Almanlar bu olayda kendilerinin de suçlu olduğunu aynı karar metninde kabul ettiler. Bu kararı Hıristiyan kültürünün “günah çıkar, rahatla” geleneği çerçevesinde anlamak mümkündür. En yanlış savunma “siz de Yahudileri öldürdünüz” denmesidir. Maalesef bizim kendimizi savunma kültürümüzde “tencere dibin kara, senin ki benden kara” paradigması hâkimdir. Alman parlamentosunun kararına karşı “Ama siz de Yahudilere soykırım uyguladınız” demek aslında suçlamayı kabul etmektir. Şunu mu teklif ediyorsunuz? “Tamam, kabahatliyiz. Ama siz de beterini yaptınız, biz sizin ayıbınızı görmeyelim, siz de bizimkini görmeyin”. Kaldı ki Almanlar Yahudi soykırımı yaptıklarını inkâr etmiyorlar. Onların tek sahtekârlığı “soykırımı Almanlar değil, (sanki gaipten gelen ve harp bitince geldiği gibi gaibe dönen bir kavim olan) Nazi’ler yaptı” demeleridir. Benzer yöntemi bize de öneriyorlar. “Bu kötülüğü TC değil Osmanlı’nın Jön Türkleri yaptı deyin rahatlayın” diyorlar.  Anılan yazı başlığında ‘Tehcir’ sözcüğü var. Tehcir neden yapılır. Bir ihanet veya güvensiz ortam vardır o yüzden yapılır. Bilakis soykırım en kolay yoldur. Tehcirle buradaki Ermeniler daha güvenli olacak topraklara sevk ediliyorlar. Bir güvenlik ve disiplin sistemi içerisinde sorunlu bölgeden başka daha güvenli bölgeye sevkti bu hareket. Bizim de mezarlarımızda kendi insanlarımız, şehitlerimiz yatıyor. Daha düne kadar diplomatlarımız öldürülüyordu. Bizim zayiat ve kurbanlarımız bu karar alınırken neden dikkate alınmaz. Neden Hüseyin Dayı ve İpek Teyzelerin yaşadıkları yerlerde olan, yaşayan yakınlarından, dadaşlardan neden sorulmaz. Ermenilerin olduğu kadar bizim insanımızın bu dönemde hayatının hiç mi önemi yoktu? Bu tür yanlış değerlendirmeleri yapmak yerine olay tarihçilere sorulmaz mı?  Almanlar Çanakkale’de Limon Von Sanders Paşa Genel Kurmay Başkanı iken bu olaylardan haberdar değil miydi? Anılarında ve diğer yabancı yazarların bazılarının araştırmalarında gerçeklerin zaman zaman vurgulanması bu kararlar alınırken neden dikkate alınmadı?  Amerikalı  Bernard Lewis’ler,  2003 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde sözde soykırım konusunda konuşma yapan Amerikalı tarihçi Prof. Justin Mccarthy “ Siz soykırım yapmadınız” demişti. Ama konuşmasının sonunda “Siz kendinizi iyi anlatamıyorsunuz”  demeyi de ihmal etmemişti…

 Biz bu ve benzer milli meselelerimize yeterli önem vermiyoruz. Biraz değil epey kalenderiz. Unutuyoruz, günü gelince olumsuz bir gelişme karşısında da geç kalmış oluyor, olur olmaza konuşuyoruz. Ben ve benim neslim bu yalanla, bu suçlamayla gerçek olmadığı halde neden yaşasın? Meselelere ‘boş’ deyip üstüne yatarsak, her konuda haksızlığa uğrar, diplomaside, uluslar arası ilişkilerde hep kaybederiz. Peki, ne yapalım? Her il ve ilçelerde Atatürkçü Düşünce Derneklerimiz var. Bu iftira Atatürkçü Düşünceye karşıdır. Biz Atatürk gibi düşünelim. Atatürkçü Düşünce Dernekleri yurt çapında bir kampanya başlatsın. Örneğin Marmaris’te Ermeni Asala Örgütleri tarafından 1979’da Hollanda Lahey’de ’ katledilen Ahmet Benler yavrumuz Armutalan Mezarlığında yatıyor. Marmaris Kalesinin 1. Dünya Savaşında ve 1916 yılında Yalancı Boğaz dışındaki bir Fransız Destroyerinin yaptığı top atışları sonunda ölen, yaralanan hemşerilerimiz, askerlerimiz olduğunu unutmayalım. Bunları bir mermer kitabe üzerine yazalım, ilçemizi ziyaret edenler okuyup öğrensinler. Yurt dışındaki insan hakları ve siyasi kurumlara, derneklere bu iftirayı kınayan yazılar yazalım.  Bu görüşümü 3 yıl önce yazmıştım. Yine tekrar ediyorum.  Katıldığımız bir gezide Yunanistan’ın Midilli Adasında Kuzey Kıbrıs’ta Barış Harekâtımızda öldürülmüş bir Yunanlı askerinin mezar abidesinde ölen askerin Kıbrıs’ta Türkler tarafından öldürüldüğü yazıyordu. Biz bunu neden yapmıyoruz? Atalarımız “Korkunun ecele faydası yok” demişler. Çanakkale’de 250 bin Türkün şehit olmasına neden olanlar kimlerdi? Korkmayalım, sesimizi dünyaya duyuralım. Doğruyu dost düşman iyi bilsin, sırtımızdan vurulmayalım…

 Erol Uysal 31 Ekim 2019

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?