Sevgili okurlarım, bildiğiniz gibi anneler gününü geride bıraktık, babalar günü ise haziran ayının üçüncü pazarı kutlanıyor. Annelerin ve babaların geleceğin büyüklerini yetiştirme rolü düşünüldüğünde onları yılda hiç değilse bir gün anmak, bu sorumlulukların altını çizmek çok güzel. Ancak bu tür özel günlerin bir diğer amacının ekonomiye canlılık getirmek, piyasayı hareketlendirmek olduğu da bir gerçek.
Saygı ve sevgi açısından anne ve babalar eşit gibi görünse de “anne” gerek çocuklarla daha fazla vakit geçirmesi, gerekse doğasındaki anaçlıkla, sabırla babalardan hep birkaç adım önde olmuştur; olmalı da.
Günümüzde yaşam koşulları: ekonomik, sosyolojik, psikolojik olarak aile kurumunun dengesini bozmaktadır. Çocukların manevi olarak en çok beslendikleri ortam olan aile, ekonomik zorluklarla sınanıyor ve maalesef çoğu zaman arzu edilen huzur sona eriyor. Çocuklarına layık oldukları refahı sağlayamayan anne babalar için bu kurum azap haline gelebiliyor. Saygı, sevgi, hoşgörü, güven, kabul görme gibi bir dizi değerler silsilesi sona eriyor. Kredi kartı borcunu ödeyemeyen bir babanın intiharına, psikolojisi bozulan bir anne ya da babanın küçücük bebeklere şiddet uyguladığına tanık olabiliyoruz mesela. Burada asıl suçluyu aramak isteseydik ve Nasreddin Hoca’ya danışsaydık her birimize “Sen de haklısın. derdi ” herhalde. Çünkü toplumun en küçük yapı taşı olan aile bozulunca diğer bütün kusurlar da olacaktır.
Nasıl toplum anneyi babadan biraz daha fazla önemsiyorsa ben de kız çocuklarımızı biraz daha fazla önemsiyorum. Futbol dahil tüm spor takımlarıyla dünyada bizi temsil eden, başarılarıyla bizi gururlandıran, ticarette, tıpta, sağlıkta, yargıda her kulvarda yerini alan kızlarımızı gördükçe umudumu koruyorum. Elbette kadın erkek ayrımı yapmayı hiç doğru bulmuyorum ama geleceğin çocuklarını yetiştirecek olan bugünün genç kızlarının donanımı inanın ki çok daha önemli.
Yüce önder Atatürk, gerek yaptığı eş seçimiyle, gerek dünyadaki pek çok “uygar” ülkeden önce kadınımıza seçme ve seçilme hakkının tanınmasını sağlayarak, gerek meclisinde akademisyen, pilot, öğretmen hanımları öne çıkarmasıyla bunu vurgulamıştır. O, geleceğin annelerine yapılacak yatırımın çağdaş Türk milletini hak ettiği yere getireceğini biliyordu çünkü. Kadınların araba kullanmalarının, erkeklerle tokalaşmalarının ve hatta göz teması kurmalarının yasak olduğu İslam ülkeleri düşünüldüğünde kızlarımızın ve kadınlarımızın bu büyük lidere minnet duymaları kaçınılmazdır.
“Bir babanın evladına verebileceği en büyük hediye, çocuğunun annesini yani eşini sevmektir.” derler. Bir aileyi aile yapan; kadın ve erkeğin birlikte, sevgi ve saygı ile, bütün olumsuzluklara rağmen güçlü kalabilme iradesidir. Baba olmanın mutluluğunu iki kez yaşamış biri olarak tüm babaların babalar gününü kutluyorum. Gencecik yaşında vatanı savunmak için babalığını yaşayamadan cepheye giden ve bizlerin huzuru için şehit olan bütün babalarımıza da Allahtan rahmet diliyorum.
Erol Uysal
