USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DÜNYA KÜÇÜK

26-12-2025
-1 Bölüm;
“Dünya küçük,” diyordu Arif.
Marmaris’te, Ankara’dan gelmiş olmanın yabancılığıyla ama kaderin tanıdık sesine teslim olmuş bir halde…
“Ne dilersek, Allah veriyor. O yüzden dileklerimize dikkat edelim,” diye ekliyordu.
Ve sonra, çok dilediği bir hikâyeyi anlatmaya başladı.
Arif, yıllar sonra teknolojinin açtığı bir kapıdan geçmişti. Lise yıllarından kalma bir yüzü, bir ismi, bir duyguyu arıyordu. Soyadı değişmişti; hayatlar değişmişti ama kader, adresini şaşırmamıştı. Uzun süre yazıp yazmamak arasında kalmış, beklemişti. Sonra bir gün, “Bugün o gün,” deyip klavyeye dokunmuştu.
Kibarca, mesafeli bir cümle kurdu:
— Siz … filanca kişi misiniz?
Cevap gecikti. Bekleyiş uzadıkça kalbi hızlandı. Ve sonunda Messenger ekranında beliren cümle, yılları bir anda silip attı:
— Evet sersem Arif!
Elif…
Ona, lisedeki lakabıyla seslenmişti.
Arif gülümsedi.
— Sersemliğime kadar hatırlıyorsun. Peki, sersemleştirdiğini de hatırlıyor musun?
— Hafızam o kadar güçlü değil, diye yazdı Elif.
Bir sessizlik çöktü. Yazılmayan kelimeler, yazılanlardan daha ağırdı. Arif sabırsızlandı.
— Telefonunu yazar mısın Elif? Arayayım seni.
— Yazayım ama şimdi arama. Konuşamam. Görüntülü bir arama bekliyorum.
Arif, yılların ağırlığını hissetti.
— Nasıl geçti bunca yıl?
Elif’in cevabı netti, hatta acımasız:
— Duymak istediğin gibi mi? Sensiz kötü geçtiğini mi söyleyeyim? Yoksa her yılın artısını, eksisini mi dökeyim önüne? Yitip giden yılların muhasebesini mi çıkarayım sana?
Arif yerinden kalktı. Odanın içinde dolaştı.
“Yitip giden yıllar…”
Bu sözü defalarca fısıldadı kendi kendine.
Sonra yazdı:
— Rahatlığını sevdim… Beni yine sersemleştirdin. Çoluk çocuk?
— İki oğlum var, diye yazdı Elif.
Ardından gururla ekledi:
— İkisi de Amerika’da. Finans sektöründeler. Hayatlarından memnunum.
Ve bir cümle daha:
— Birazdan küçük oğlum görüntülü arayacak.
Arif duraksadı.
— Eşin?
— Mutfakta sanırım. Kendine sandviç, bana kahve yapıyor.
Son soru geldi:
— Mutlu musun? Sevgiyi, aşkı doya doya yaşamak istiyordun.
Elif’in cevabı uzun ve ağırdı:
— Sevgi mi, aşk mı? Birbirlerinin kalbini paramparça eden ne aşklar gördüm. Sonuç hep sıfır. Eşimle aşık mıyız bilmiyorum ama gözlerime baktığında taparcasına bakıyor. Konuşmasına gerek kalmıyor.
Arif, lise yıllarına savruldu. Kıskançlığı, baskıyı, Elif’i bir eşya gibi sahiplenişini hatırladı. Utandı.
— Lisede seni çok sıkıyordum, diye yazdı. Gençliğin ateşi…
— Neyse ki, dedi Elif, senden sonraki hayatımda baskı olmadı. Özgür bir birey olmanın tadını çıkardım. Kendi kararlarımla yaşadım. Ama bana şu an kahve yapan o ellerden başka eli tutmadı ellerim. Asaletimden ödün vermedim.
Arif küçüldü. Kendini, bir böcek kadar değersiz hissetti.
— Güzelliğin kadar asil olduğunu da biliyorum, diye yazdı.
Devamını getirdi. Uzun, itiraf dolu bir cümle kurdu.
O sırada Elif’in eşi, elinde kahve ve sandviçle salona girdi. Telefon çaldı. Elif, Arif’in mesajını okudu.
Yüksek sesle, şaşkınlıkla:
— Hadi canım! dedi.
Ayağa kalktı.!!!!
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?