USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DÜNYA KÜÇÜK 4. Bölüm

30-12-2025
Arif’in mesajı ekranda kısa ama sarsıcıydı:
“05xx20xxxxx. İstediğin zaman arayabilirsin… Hep müsaitim.”
Kemal, Elif’ten izin isteyerek mesajı okumuştu. Elif ise cümlelerin ağırlığını omuzlarında hissederek yavaşça ayağa kalktı. Gözleri bir noktaya takıldı, sesi yorgun ve şaşkındı.
“Çocuklarının tanıştığımızı bilip bilmediğini merak ediyorum…” dedi.
Kısa bir duraksamadan sonra ekledi:
“Ama sormayacağım. Çok şaşkınım… ve çok yorgunum.”
Mutfağa geçti.
Biraz sonra salona geri döndüğünde elinde şık bir kayık tabak vardı; ince ince dilimlenmiş limonlar, bir tuzluk ve içinde birkaç buz bulunan boş bir bardak… Üç ay önce Amerika’dan dönerken havaalanındaki free shop’tan aldığı 1800 Añejo’nun ahşap kapağını açtı. Tekilayı bardağa döktü. Küçük tepsiyi alıp Kemal’in yanına oturdu. Yarım kalmış,çayı kenara itti.
Kemal’in elini tuttu.
Yaşanan şokun etkisini üzerinden atmaya çalışıyordu. İçinden geçenleri kimse duymuyordu:
Yıllar öncesinden bugüne… Şükürler olsun, Tuttuğum bu ,sıcacık eller…
Elif kendi kendine sordu:
Ben neyi, kime ispatlamaya çalışıyorum? Kendime mi?
Kemal’in elini yüzüne sürdü, dudaklarına götürüp öptü. O sırada bilgisayarın tuşuna dokundu; müzik sessizliği yararak odaya yayıldı.
Kemal şaşkındı.
Elif neler yapıyordu böyle?
Elif, bardağın kenarını limonla ıslattı, sonra tuza batırdı. İlk yudumu aldı ama hemen yutmadı. Tekilayı ağzında gezdirdi, sabırla… Boğazından ağır ağır indirdi. Tabaktan bir dilim limon aldı, acele etmeden emdi.
Hiç acelesi yoktu.
Elli yaşını çoktan devirmiş, emekli İngilizce öğretmeni Elif Hanım’ın bu sakin, kendinden emin hâli, emekli sınıf öğretmeni Kemal Bey’i daha da afallatıyordu.
Kemal’in zihni karmakarışıktı. Elif’in Amerika’da kaldıkları sürede, küçük oğullarının iş arkadaşının annesinden,Amerikalı, üstelik bir eğitimci olan Kate’ten, tüm bunları öğrenmiş olabileceğini aklından geçirdi. Bir ay süren Amerika ziyaretlerinin son üç haftasında neredeyse her gün Kate’le birlikte olmuşlardı.
Elif ikinci yudumu aldı.
Sonra üçüncüyü.
Sonrası…
İyilikti.
Güzellikti.
Gece uzundu. Bitmesi hiç istenmeyen, zamanın ve dünyanın durdurulmak istendiği bir geceydi.
Kemal hâlâ şaşkındı.
Bu neydi şimdi?
Cevap aslında çok basitti:
Elif’in elindekinin değerini fark etmesine, Arif istemeden de olsa bir ışık tutmuştu.
O sırada Arif, kilometrelerce uzakta, evinde film izliyordu. Sabaha karşı uykuya daldı. Onun gecesi de böyle geçmişti. Ama farkında olmadan, Kemal ve Elif’e unutulmaz bir gece armağan etmişti. Arif, Elif’in yaşadığı bu geceden haberdar olsaydı, belki de tam o anda unutması gerektiğini anlayacaktı.
Sabah olduğunda Kemal, bir tanrıçanın kollarında uyanmış gibi hissediyordu.
Elif gülümsedi.
“Çok uzaklara… Bir yerlere… Kır kahvaltısına gidelim,” dedi.
Elif’in emir eri olmuş Kemal’in başka ne cevabı olabilirdi ki?
“Harika olur,” dedi. “Temiz kır havası iyi gelir.”
Arabaya bindiler.
Kır kahvaltısına doğru yola çıktılar.
Halen uyumakta olan Arif bey ise telefonun çalmasıyla uyandı..Arayan Elif hanımdı. Yıllar sonra sesini duyacaktı..
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?