Kutsal Ramazan ve Oruç Ayının son gününde 3 gün bayram kutlayacağız. Milli Bayramlarda olduğu gibi Tıp ilim kurullarının tavsiyelerine uyarak Ramazan Bayramını kutlamayı bilinen sosyal örf ve adetlerin dışında geçireceğiz. Bu salgının 2. Devresi Demoklesin Kılıcı gibi başımızın üstünde görünüyor. Virüs’ün hakkını da yemeyelim. Ekonomiye, ticarete işsizliğe, eğitime, spor faaliyetlerine, aklımıza ne gelirse vurduğu darbe yenilir, yutulur cinsinden değildi. Benim için sadece bir yararı oldu, Neredeyse iki aylık eve kalma süresinde okuduğum kitap sayısı on adedi geçti.
Bugün gazetelerin birinde okudum. Dünya ülkeleri arasında kitap okuma da en sonuncu ülkelerden biri olduğumuz yazılıydı. Ayrıntılarda bu haber şöyle devam ediyordu. Türkiye’de günde insan başına ortalama bir dakika kitap okunuyormuş. Haber devam ediyor. Buna karşılık TV izleyenler günde 6 saat, bilgi sayar kullananlar ise günde 3 saat zaman harcıyorlarmış. Bu konuda ve bu istatistiklerle mutlu olduğumuz söylenemez. Ama şu söylenebilir. Biz her şeyi doğuştan bilerek dünyaya geldiğimizden muhtemelen okumaya gerek duymuyoruz. “Bana bir kelime öğretenin kulu kölesi olurum” diyen Hazreti Ali’nin bundan takriben 1300 yıl önce söylediğinin bilim ve ilim konusuna verdiği önemin maalesef tam idrakinde olmamışız. Umalım bugün ki istatistik genç nüfusumuzla olumlu anlamda kısa zamanda yükselsin. Kutsal Ramazan Bayramınızı kutlar, her şeyin ülkemiz ve insanlık için sağlık ve barış içinde olmasını dilerim. Saygılarımla… Erol Uysal 21 Mayıs 2020