Mumya hareket etmek istiyor ama edemiyordu. Uzun yıllar kaldığı hareketsiz yaşantısı ve
sevgiye olan inançsızlığı yüzünden bir Mumya'ya dönüşmüştü. Bencil, egoist, kendinden
başkasını düşünmeyen bir insan olarak yıllarca yaşamış, sağlığını ve çevresindekilerinin
yaşantısını hiçe saymıştı. Hayatında her hareketinde önce “BEN” der, kendisi için ne gerekliyse
onu yapardı. Tek bir kimse için, insanlık için elini yormamıştı.
Zavallı karısı didinir, sabah kahvaltısını, öğle ve akşam yemeklerini hazırlar, akşam
televizyonun önünde otururken çayını getirir, yine de kocasını mutlu edemezdi. Adam sürekli
bağırır, suratsız bir bezginlikle hastayım diye ortada dolanır, arada yapmacık ağlamalarla
dövünür, “benim halim ne olacak” diye sızlanır dururdu. Kadın sabırlıydı. Yılmadan didinirdi.
İçinde, özünde inançları olan biriydi ve asla şikâyet etmez, sabırla kocasının isteklerini yerine
getirmeye çalışırdı. O da yorulmuştu aslında. Tüm bu karanlık ve şiddet içeren davranışlara
rağmen içi halen sevgi doluydu. Doğayı insanlığı, çocukları, hayvanları sever, boş zaman
bulduğunda kapının önüne gelen hayvanlarla dertleşirdi. Apartmanın önünde oynayan
çocuklara kocası “susun, gürültü etmeyin” diye bağırırken, o sessiz bir sevecenlik içinde
“çocuklarım çevreyi kirletmeyin, bu çevrede siz yaşıyorsunuz. Gürültü yapmayın, yaşlı hasta
insanlar var. Rahatsız olur yavrularım” diye mütevazi bir ses tonuyla konuşurdu.
Dünyada sevginin azalması, gökyüzünde sevgiyi ve insanlığı yok etmek için el ovuşturan
karanlık bulutları yeniden harekete geçirmişti. Mumyalaşmış bir hayalet daha karanlığın içinde
yerini bulacaktı. Gökyüzündeki bulutlar, “biz kötülüğü koruyanlar sevgiyi yeneceğiz ve tüm
Dünya'yı karanlık bulutlar ile saracağız.” diye el ovuşturmaya devam ediyorlardı.
Adam, Kafka'nın Dönüşüm'ünde olduğu gibi kendi iç dönüşümü ile yaşamın kirli yönlerini ve
içindeki kötülüğü, insan olamamanın zavallılığını ve kendi öz bakışlarıyla oluşturduğu çirkin
Dünya'yı, içindeki kini ve nefreti gözlerinden yansıtmış, kendini bir karafatma gibi köşeye
sıkıştırmıştı. Tiksindiği ve verimli kullanamadığı yaşamı içindeki tüm kötü kırıntılarla
“Mumyalaşmış Bir Hayalete” dönüşmüştü.