?>

MELEK YANSIMALARI

2 yıl önce

Mumya hareket etmek istiyor ama edemiyordu. Uzun yıllar kaldığı hareketsiz yaşantısı ve

sevgiye olan inançsızlığı yüzünden bir Mumya'ya dönüşmüştü. Bencil, egoist, kendinden

başkasını düşünmeyen bir insan olarak yıllarca yaşamış, sağlığını ve çevresindekilerinin

yaşantısını hiçe saymıştı. Hayatında her hareketinde önce “BEN” der, kendisi için ne gerekliyse

onu yapardı. Tek bir kimse için, insanlık için elini yormamıştı.

Zavallı karısı didinir, sabah kahvaltısını, öğle ve akşam yemeklerini hazırlar, akşam

televizyonun önünde otururken çayını getirir, yine de kocasını mutlu edemezdi. Adam sürekli

bağırır, suratsız bir bezginlikle hastayım diye ortada dolanır, arada yapmacık ağlamalarla

dövünür, “benim halim ne olacak” diye sızlanır dururdu. Kadın sabırlıydı. Yılmadan didinirdi.

İçinde, özünde inançları olan biriydi ve asla şikâyet etmez, sabırla kocasının isteklerini yerine

getirmeye çalışırdı. O da yorulmuştu aslında. Tüm bu karanlık ve şiddet içeren davranışlara

rağmen içi halen sevgi doluydu. Doğayı insanlığı, çocukları, hayvanları sever, boş zaman

bulduğunda kapının önüne gelen hayvanlarla dertleşirdi. Apartmanın önünde oynayan

çocuklara kocası “susun, gürültü etmeyin” diye bağırırken, o sessiz bir sevecenlik içinde

“çocuklarım çevreyi kirletmeyin, bu çevrede siz yaşıyorsunuz. Gürültü yapmayın, yaşlı hasta

insanlar var. Rahatsız olur yavrularım” diye mütevazi bir ses tonuyla konuşurdu.

Dünyada sevginin azalması, gökyüzünde sevgiyi ve insanlığı yok etmek için el ovuşturan

karanlık bulutları yeniden harekete geçirmişti. Mumyalaşmış bir hayalet daha karanlığın içinde

yerini bulacaktı. Gökyüzündeki bulutlar, “biz kötülüğü koruyanlar sevgiyi yeneceğiz ve tüm

Dünya'yı karanlık bulutlar ile saracağız.” diye el ovuşturmaya devam ediyorlardı.

Adam, Kafka'nın Dönüşüm'ünde olduğu gibi kendi iç dönüşümü ile yaşamın kirli yönlerini ve

içindeki kötülüğü, insan olamamanın zavallılığını ve kendi öz bakışlarıyla oluşturduğu çirkin

Dünya'yı, içindeki kini ve nefreti gözlerinden yansıtmış, kendini bir karafatma gibi köşeye

sıkıştırmıştı. Tiksindiği ve verimli kullanamadığı yaşamı içindeki tüm kötü kırıntılarla

“Mumyalaşmış Bir Hayalete” dönüşmüştü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI